Etrafımdaki seslerin rüya olmadığını fark ederek uyandım. Gözlerimi açar açmaz köşedeki minik kız durmuş işaret parmağıyla beni işaret ediyordu. Yüzü Suigetsu'ya dönüktü.
''O abla iyi olacak mı?'' diye sordu tatlı sesiyle.
''İyi olacak,'' dedi. Ama cevap veren Suigetu değil içeri henüz giren Sasuke'ydi.
''Uyanmışsın,'' dedi bana bakarak. Konuşmaya halim olmadığı için başımla onayladım. Vücudum sanki yattığım yere bağlanmış gibiydi. Ne hareket edebiliyordum ne bunun için uğraşmak istiyordum. Sadece bütün gün burada ölü gibi yatabilirdim.
''Bu yaptığın şeyin yan etkisi mi?'' Sharinganı ile beni süzüyordu.
''Evet,'' dedim. ''Yaklaşık bir hafta boyunca belki daha fazla süre boyunca jutsu yapamayacağım.''
''Onun çakrasını mühürleyince bunu herkese yaparsan seni kimse yenemez diye düşündüm ama sanırım iş bu kadar basit değil.''
''Değil. Öncelikle zincirlerin onu yakalayacağından emin olmalıyım. Yani hızlı birine dövüşün ilk başında yapmam mümkün değil. Ayrıca bir kere kaçırdım mı dövüş karşımdakinindir çünkü çakram sıfıra yaklaşır ve doğal olarak bayılırım. Aslında yanında takımın varken yapmak daha iyi,'' diye açıkladım ve bu kadar çok konuştuğum içi nefes nefese kaldım.
Sasuke sadece anladığını belirtmek için başını salladı.
''Her şey için teşekkürler,'' diye ekledim. Sasuke bir şey demedi. Suigetsu ise önemli olmadığını söyledi.
Odanın bir köşesine sinmiş çocuklara baktım.
''Sizi korkutmuş olmalılar. Neden orada duruyorsunuz? Buraya gelin,'' dedim yanımı işaret ederek. Tereddütte kalsalarda yanıma geldiler.
''Öncellikle size teşekkür etmek istiyorum. Bizim hayatımızı kurtardığınız için.'' Aralarından tahminimce en büyük olan konuştu. Siyah saçları ve koyu renkte gözleri vardı. Ufak olmasına rağmen vücudundaki yara izleri görülüyordu.
''Köyünüzü kurtaramadık,'' dedim sessizce.
''Bizim köyümüz orası değil,'' dedi minik kız. Sarı saçları ve yeşil gözleriyle çok masum görünüyordu.
''Peki,'' Konuşmak için nefese ihtiyacım vardı, ''Neden oradaydınız? Köyünüz nerede? Ya da aileniz var mı?''
Ve son olarak üçüncüsü lacivert saçlara sahip olan ve en küçükleri gibi görünen konuştu. ''Köyümüz ya da ailemiz yok. Bu köye kısa bir süreliğine yiyecek bulmak için uğradık.''
Görüntüler sürekli kafamın içinde değişiyordu. O kanlar içindeki küçük kulübenin içindeki Dai'den, kirli bir şekilde yerde yatan Hiroki'ye... Önümdeki sarı saçlı kızın yanağına dokundum zorlukla.
''Ben Misaki. Sizin isimleriniz ne?''
En büyükleri konuştu, ''Ben Katsu.'' Eliyle minik kızı işaret etti. ''Aki.''
''Ve ben Yasushi.''
Ben zar zor destek alarak doğrulurken Suigetsu bir şeyler söyleyerek odadan çıktı. Sasuke köşedeki mindere uzandı sırtüstü ve gözlerini kapattı.
''Hayaliniz nedir?'' dedim tekrar çocuklara.
''B-ben daha cesur biri olmak istiyorum!'' dedi Yasushi. Gülümsedim.
''Çok güçlü olmak istiyorum. Bir kadının yapabileceğinin en fazlasını yapmak istiyorum.'' Aki'nin kaşları çatılmıştı bile. Onun kararlılığı bile çok tatlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman
FanfictionEğer 7. takımın bir üyesi daha olsa nasıl olurdu? ''Hokage-sama kararınıza sonuna kadar saygılıyım fakat Team 7 biraz şey... Naruto ve Sasuke zaten anlaşamıyor biliyorsunuz, ayrıca Sakura onları idare edebilecek biri değil. Üstelik Misaki... Yani bi...