Bölüm İki: Umarım topu tam kafasına isabet ettirirsin.​

10K 548 43
                                    

I'm just a sucker for pain.


Koç Merrick düdüğü tekrar çaldı ve önümde duran Lucas isimli çocuk beyzbol sopasını tüm gücüyle salladı. Topla buluştuğunda tok bir ses çıkaran sopayı yere atıp son hız koşmaya başladı. Üstümdeki soluk sarı tişörtün uçlarını gerginlikle çekiştirdim.

Sporla aram yoktu. Hem de hiç. Genelde topa vuramayarak rezil olurdum ama arada sahanın dışına uçurarak rezil olduğum da oluyordu. Bu birinci iyi haberdi. İkincisiyse Koç Merrick'in yeni gelen ve hemen takıma giren James'i bu ders top atıcı yapmış olmasıydı. Üçüncü iyi haberi duymak ister misiniz?

Vuruş sırası bendeydi.

"Umarım topu tam kafasına isabet ettirirsin," diye fısıldadı arkamda duran Matt. Bu da dördüncü iyi haberdi tabii.

"Kapa çeneni." Arkama dönmedim.

Matt diğer zamanlarda katlanılmaz bir pislikti ama beden dersi tüm o zamanları sollardı. Kendisi beyzbol takım kaptanıydı ve benim olmayan spor becerilerimle eğleniyordu. Bir topa bile vuramıyor musun, Malefiz? Alt tarafı sopayı sallayıp koşacaksın, Malefiz. Bok kafalı.

Ayrıca soyunmaktan hoşlanıyordu. Gerçekten. Dersi tişörtsüz geçirmenin bir yolunu hep bulurdu. Şimdi olduğu gibi. Ve kızlar da gözlerini ona dikip yiyecekmiş gibi bakarlardı. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Daha serin havalarda zatürre olması için dua ediyordum.

Birkaç adım öne çıkmadan önce terleyen ellerimi hızlı bir hareketle siyah taytıma sildim. Eğilip benim için ağır sayılan sopayı yerden kaldırdım ve iki elimde kavradım.

James gözlerini birkaç saniye üzerimde gezdirdi ve topu attı.

İsabet ettirmeyi bütün kalbimle umarak sopayı tüm gücümle savurdum. Tok çarpışma sesi açık havada dağıldı ve memnun olarak koşmaya başladım.

Daha yarı yoldayken arkamdan gelen kahkaha tufanıyla durup döndüm.

James suratını acıyla buruşturmuş, dizlerinin üstüne düşmüştü.

Ve şortunun önünü tutuyordu.

Kahretsin.

Çim sahada panikle James'in yanına koşup yanında onun gibi diz çöktüm.

"Ben- Ben çok özür dilerim. Buz filan getirmemi ister misin?"

Aklıma gelen ilk fikir pek parlak sayılmazdı. Ama öpeyim de geçsinden iyiydi.

Bana bakıp acıyla karışık güldü. "Önemli değil, sorun yok."

"Thompson!" diye arkamızdan bağırdı Koç Merrick. "Revire!"

Ayağa kalkıp James'e elimi uzattım. Bir an yüzüme baktı ve elimi sıkıca kavrayıp ayağa kalktı. İkimiz sahanın çıkışına doğru yürüdük.

"On ikiden, Angie! Tebrikler!"

Arkamdan toplu bir kahkaha ve alkış sesi geldi. Dönseydim Matt'in kendini beğenmiş, şimdiden iddiayı kazandığına inanan yüzüyle karşılaşacağımı biliyordum. Ben de dönmedim.

Eğer Matt, bu kazanın bütün iddiayı kazanma şansımı yok ettiğini düşünüyorsa çok fena yanılıyordu.

*
Bölümü beğendiyseniz oy vermeden geçmeyin lütfen :)

KaranlıktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin