Bölüm Bir: Evet, tam olarak bunu istiyorum.

16.5K 600 185
                                    

Well I bet that you look good on the dance floor.

Uzun bir ıslık çalarak eşyalarını dolabına yerleştiren çocuğu boydan boya süzdüm.

"Gerçekten dediğin kadar varmış."

Clara bana yandan hınzır bir bakış atıp kendi metal kapaklı dolabına yaslandı.

"Koçun uzaktan bir akrabasının oğluymuş sanırım," diye fısıldayarak bilgi verdi.

"Biliyorsun, bu sene beyzbol takımı şampiyon olmaya kararlı. Bu çocuk da eski okulunun yıldız oyuncusuymuş. Bu okula gelmesi için burs teklif edildiğine dair dedikodular var ama baksana şuna..." Omuz silkti. "Hiç de bursa ihtiyaç duyacak bir tipe benzemiyor."

Okulun yeni öğrencisi James Thompson'ın giydiği gri kapüşonlunun önündeki timsah logosu Clara'yı doğruluyordu. Siyah pantolon uzun bacaklarını sarmıştı ve kırmızı Nike spor ayakkabıları yepyeni duruyordu. Koyu kahve saçları sanki karıştırılmış gibi dağılmıştı. Onu izleyen iki kızdan habersiz, kulağındaki kulaklıkla işine devam etti. Başını müziğin ritmiyle hafifçe aşağı yukarı sallıyordu.

"Bizim tatlı Malefiz'imize bak sen."

Kulağımın dibinden gelen sesle sıçrayıp sesin sahibine döndüm. Yemyeşil gözleri görmeden önce de kiminle karşılaşacağımı biliyordum. Bana Malefiz diyen tek kişi oydu.

"Ne var Matt?"

Elini neredeyse sarı denecek kadar açık kahverengi saçlarından geçirip sağ omuzunu dolaplara yasladı. Biraz eğilse bile aramızda kayda değer bir boy farkı vardı. Çenesiyle on metre ötedeki çocuğu işaret etti.

"Sana sormak lazım. Tadı güzel miydi?"

Kaşlarımı çattım. "Ne?"

Sırıttı. "Çocuğu gözlerinle yedin ya, tadı güzel miydi diyorum."

Başımı yana eğip gözlerimi gözlerine diktim. "Biraz daha konuşursan sen alt takımlarına bir tekme yiyeceksin. Toz ol."

Sesli bir kahkaha attı. Bana sataşmaya bayılıyordu ama ona karşılık vermem daha çok hoşuna gidiyordu.

"Ne var, biliyor musun Malefiz?" Kahkahası yerini fırsatçı bir sırıtmaya bırakırken elinin kenarıyla yaşaran gözünü sildi. Kollarını geniş göğsünde kavuşturdu. "Bu çocuk sana hayatta bakmaz."

Aynı onun gibi, tam karşısında dolaba yaslandım ve kollarımı göğsümde kavuşturdum. "Hadi ya?" Gözleri tenis maçı izlermiş gibi ikimizin arasında gidip gelen Clara aramızda duruyordu şimdi. "Nedenmiş o?"

Alayla dudaklarını büktü ve tanıdık haylaz parıltı gözlerine yerleşti. "Bilirsin işte..." diye mırıldanıp eliyle kapüşonlumun altındaki göğüslerimi gösterdi. Gözlerim büyüdü.

Clara bana aşağıdan işaret parmağını gösterdi. Bir sıfır.

Gözlerimi Matt'in gözlerine dikip tek kaşımı kaldırdım.

"Bu nedense kulağa benim göğüslerimle epey ilgiliymişsin gibi geliyor, Matthew."

Clara skor eşitlendi dercesine elini havada yatay tuttu.

Matt ise ona Matthew dememden duyduğu sıkıntıyı alt dudağını ağzının içine yuvarlayarak gizledi. Böyleyken keyfi son derece yerindeymiş gibi görünüyordu.

"Olmayan şeylerle ilgilenemem, Malefiz."

Göz kırptı. Belki de keyfi son derece yerindeydi.

Clara bana dudaklarını birbirine bastırarak baktı. Nakavt.

KaranlıktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin