Bölüm Yedi: Siz ikiniz epey meşgul görünüyordunuz.

7.8K 496 50
                                    

Selam, yine ben :D

Yeni kapak hakkında ne düşünüyorsunuz? Bence hojdur. Yorum yapın, fikirlerinizi paylaşın, beni karanlıklarda bırakmayın.

İyi okumalar ponçikler :)

My heart's a stereo

It beats for you, so listen close.

Anahtarımla kapıyı açıp eve girdiğimde ilk dikkatimi çeken şey bir ağlama sesi oldu. Annem oturduğu koltukta burnunu çekip elindeki mendille gözyaşlarını sildi.

"Dağ gibi adam gitti!"

Televizyona baktım ve gözlerimi devirdim.

"Yine mi Titanic? Gerçekten mi anne?"

Filmde Jack buz gibi suyun derinliklerine batarken annem hıçkırdı.

"Bu film asla eskimeyecek, tamam mı?"

"Ama aynı herif yirminci defa ölüyor ve sen yirminci defa ağlıyorsun!"

"Herif deme ona!" diye payladı beni. Tekrar burnunu çekti. "Onun adı Jack."

İç çektim.

Yeni bir hıçkırık dalgasıyla sarsıldı. Peçeteye sümkürürken elini bana doğru sinek kovar gibi salladı.

"Beni acımla yalnız bırak."

Sinirle inleyerek odama çıktım.

*

"Aman Tanrım," diye mırıldandı Clara. "Bunca şey oldu ve sen bana şimdi mi anlatıyorsun?"

Dudağımı dişleyip omuz silktim. Hamburgerimden büyük bir ısırık aldım.

"Yani şimdi çıkıyor musunuz?"

Heyecanlı yüzüne bakıp dudaklarımı büktüm.

"Hayır, sanırım. Aslında o çok tatlı..." Çenemi elime yaslayıp hülyalı hülyalı baktım. "Çok çekici ve film zevklerimiz çok uyumlu..."

Gözlerimiz buluştuğunda karşı masada oturan Matt tek kaşını kaldırdı. Deminden beri ona hülyalı hülyalı baktığımı fark edince yüzümü buruşturarak önüme döndüm.

Clara çatalını salatasına batırdı. "Bunca şeyden sonra neden hala sapsın öyleyse?"

"Sakin ol Clara. Sadece kahve içtik, yatmadık."

Omuz silkti. "O günler de gelir."

Günün geri kalanı sakin geçti. Ne Matt'le, ne de James'le ortak dersim yoktu. Matt'le olmaması iyiydi ama gözlerim James'i arıyordu. Gün boyu onu bulamadım, ama çıkışta kitaplarımı dolaba koyarken o beni buldu.

"Selam güzellik." Dolaba yaslanıp bana rahatça gülümsedi.

Sakin ol, Angie. Sakin.

"Selam James." Dolaptan aldığım bir defteri çantama attım ve yüzüme sakin bir ifade oturttum.

Elini saçlarından geçirip gözlerini koridorda dolaştırdı. Bakışları yüzüme döndüğünde aklıma dünkü öpücük geldi ve bu bile utanmama sebep oldu. Yüzünü eğerek yüzüme yaklaştırdı.

"Dün çok eğlenceliydi. Bence tekrarlamalıyız."

İçgüdülerim geri çekilmemi söylese de bunu yapmadım. Ona iyice yaklaştım ve yüzlerimiz arasında birkaç santim kalana, ferah nefesinin tenimi yaladığını hissedene dek sokuldum.

"Harika bir fikir," diye fısıldadım.

Göz bebekleri genişledi. Özgüvenli gülümsemesi sekteye uğrarken bir eli havalanıp yanağımı buldu ve tüy hafifliğinde okşadı. Gözleri dudaklarıma yöneldiğinde yutkundum. Başı biraz daha eğildi ve-

"Kendinize bir oda bulun gençler."

Ateşe dokunmuş gibi James'ten uzaklaştım. Sesin sahibine dönüp gözlerimden alevler çıkararak baktım.

"Senin burada ne işin var?"

Matt bana o kendine has kedi gülümsemesiyle baktı. Gözleri James'le benim aramda gidip gelirken kızardığımı hissettim. Çenesiyle bizi işaret etti.

"Benim bir işim yok ama siz ikiniz epey meşgul görünüyordunuz."

James bakışlarını ben ve Matt arasında gezdirip sonunda bende karar kıldı. İfadesindeki soru işaretlerini görebiliyordum. İç çektim.

"James, bu Matt..."

"Beyzbol antrenmanında tanışmıştık." James başıyla Matt'e selam verdi.

"Ve benim çocukluk arkadaşım." Duyulmayacak kadar kısık sesle ekledim. "Malesef."

"Aynen. Bez taktığı zamanlardan beri arkadaşız. Angie sana üç yaşındayken sürekli yatağa işediğinden bahsetti mi, James?"

Gözlerim kocaman açıldı. James bana gülerek baktı.

"Henüz değil. Ama eminim çok eğlenceli bir hikayedir."

İstediğini alamayan Matt hoşnutsuz bir ses çıkardı ve bana sıkılmış bir bakış attı.

"Her neyse. Cumartesi akşamı Sophia'nın evinde parti var. Siz çifte kumrular da gelmelisiniz."

James'in elini belimde hissettiğimde bakışlarım ona döndü.

"Kulağa eğlenceli geliyor. Ne dersin, Angie?"

Beklenti dolu gözlerine baktım bir süre. Onunla partiye gitmek istiyordum ama Sophia'nın partisine gitmek istemiyordum. Gece geç saate kadar dışarıda kalamazdım ve Matt'in niye bizi davet ettiğini de anlayabilmiş değildim.

Derin bir nefes alıp gülümsedim.

"Tamam, gidelim."

KaranlıktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin