Bölüm Otuz Sekiz: Çünkü en iyi arkadaşlar bunun için vardır.

6.4K 427 37
                                    

Bu bir geçiş bölümü ama sonraki bölümde olaylar var ya üff...

Gazı verdim gidiyorum :D Oy ve yorumu unutmayın lütfen :)

*

Size adeta bir Usain Bolt olduğumu, nesneleri çift görürken bile rüzgar gibi koştuğumu söylemek isterdim. Ancak ne yazık ki gerçeği ben bile bu kadar çarpıtamam.

O yüzden, işte size gerçek: Ben banyodan kaçmak için odanın kapısına koşarken Clara beni hemen yakaladı.

Daha üç adım atabilmiştim.

Rezillik, gerçekten rezillik.

Sonra Dani Sophia'nın odadan kaçmasını engellerken Clara beni duşa sokup suyu açtı. Ve inanın bana, su buz gibiydi. Soğuk demiyorum. Buz gibi. Motelin su deposu herhalde Sibirya'da falandı.

Her tarafıma bulaşmış olan boyalar çıktıktan ve nesneleri yeniden tek görmeye başladıktan sonra Clara, nereden bulduğunu bilmediğim eşofman, çamaşır ve tişörtü elime tutuşturup giyindiğimden emin oldu. Sonra saçımı zorla kuruttu ve beni çift kişilik yatağın bir yanına yatırıp üstümü örttü. Bu kadar aksiyondan sonra duş alıp yatağa yatmanın nasıl bir rahatlama olduğunu kelimelerle ifade edemezdim.

Festivalin ve alkolün yorgunluğu birleşince uyku karşı konulmaz hale geliyordu. Göz kapaklarımın üzerinde tonlarca ağırlık var gibiydi. Gözlerimi kapattığım anda uykuya dalmışım.

*

"Kalk bakalım, tembel teneke!"

Birinin ayağıyla karnımı dürttüğünü hissedince gözlerimi açmadan vahşi bir homurtu çıkardım. Elimi Clara'nın olması gereken yere doğru salladım ama tenime havadan başka bir şey değmedi.

"Defol git başımdan Clara," diye homurdandım.

"Angie," dedi yavaşça. "Annen arıyor."

Yataktan zıplayarak kalktım. Ve tabii ki, yere kapaklandım.

İnledim. "Hani? Telefonum nerede? Saat kaç?" Yatağın yanında yerde yatarken çevreye bakındım. "Neredeyiz biz, Tanrı aşkına?"

Clara benim az önce uyuduğum yere gelip bana tepeden baktı.

"Saat dokuza geliyor. Bir moteldeyiz. Başının ağrıdığını tahmin ediyorum çünkü gerizekalı olduğun için dün akşam festivaldeki içkilerin yarısını içtin. Öbür yarısını da Sophia içti."

Odanın öbür yanından bir inleme geldi. "İngiliz..."

Clara ağzının içinde bir şeyler homurdandı. Sanırım Sophia'ya sövüyordu.

"Her neyse. Sizinkiler dün akşam cenazeden döndüklerinde seni ve Matt'i evde bulamayınca sizi aramışlar. Matt de annene senin bizim evde, kendisinin de kız arkadaşında kalacağını, o yüzden evde olmadığınızı söyledi."

Gözlerimi kırpıştırdım. "Kız arkadaşında mı?"

Clara bana bakıp gözlerini devirdi.

"Evet. Hatta kız arkadaşlarında. Isaac ve Logan'la beraber yan odada kaldılar. Eminim çok hareketli bir gece olmuştur. En son Logan'la Isaac'in sandalyelerle yastık savaşı yaptıklarını duydum. Saat gecenin üçüydü."

Yüzümdeki rahatlamayı görmüş olmalıydı. Ama bir şey söylemedi. Buna müteşekkirdim.

Tek zıplamada ayağa kalktım. Başımdaki ağrı olmasa her şey güzel olacaktı. Yine de, en çok korktuğum şey olan anne tehlikesi atlatıldığına göre işlerin geriye kalanını da çözerdik.

KaranlıktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin