Yalçın karşısında oturan, oturduğu yerde bile devasa bir heykelden farksız duran adama baktı. En son gördüğünden daha ürkütücü ama daha sakin duruyordu ve en azından bu bile bu konuşmayı onun yöneteceğini gösteriyordu. Dün geceki telefondan sonra sabah erkenden apar topar buraya gelmek için yola çıkmış ve her defasında olduğu gibi bu karanlık ormana girmekten ne kadar nefret ettiğini söyleyip durmuştu kendine. Düşüncelerine ara verip çantasından Kuzey'in görmesi için getirdiği dosyaları çıkardı.
"Nedir bunlar?" diyen Kuzey'e bakarak gülümsemeye çalıştı.
"Babanın senin görmen için bıraktığı evraklar. Bunları dört yıl önce de sana getirmiştim ancak o zaman koşullar farklıydı. Diğerleri bütün taşınır ve taşınmaz mal varlığının listeleri, bütün gelir ve gider hesaplarıyla birlikte. Ayrıca annenin, pardon üvey annenin ve üvey kardeşinin şu ana kadar yaptıkları harcamalar, alım-satım belgeleri. Şirketlerle ilgili belgeler diğer dosyada ve bir de mirasla ilgili özel bir dosya bulunuyor."
Kuzey yüzünde alaycı bir gülümsemeyle geriye yaslandı. Umursamaz bir tavırla masanın üzerindeki dosyalara baktı.
"Bunları geç, asıl konuya gelelim. Evlilik anlaşması hazırladın mı?"
"Hayır, bunu seninle konuştuktan sonra hazırlamayı düşünüyorum."
"İyi düşünmüşsün. Uzun cümleler kurmayacağım Yalçın. Söylediklerimi harfiyen aklında tutabilecek misin?"
"Başlayalım bir an önce. Evet, seni dinliyorum."
Kuzey pozisyonunu hiç bozmadan konuşmaya başladığında bütün dikkatini vererek onu dinlemeye başladı.
"Bu gerçek bir evlilik olmayacak, bu konuda hemfikiriz sanırım."
"Kesinlikle."
"Ve evliliğin gerektirdiği gibi aynı ev içinde uzun süreli bir arada olmak zorunluluğu yok."
"Sadece 6 ay. Süreleri siz belirlersiniz. Diğer 6 ayı nasıl değerlendireceğiniz size bağlı olacak."
"Bunu zoraki bir ev arkadaşlığı diye nitelendirmekte fayda var o zaman. Kız, evlilikten sonra benim belirlediğim evde yaşayacak. Evliliğin gerektirdiği konfora tamamen sahip olacak. Evlilik bir yıldan bir gün bile fazla sürmeyecek. Bu anlaşma için talep ettiği miktar hesabına yatacak ancak bunu boşanma gerçekleşmeden alamayacak. Bunun dışında herhangi bir talebi varsa net bir şekilde belirtecek. Boşanma için benim belirlediğim rakamdan bir kuruş fazla ödeme yapılmayacak. Çek veya nakit nasıl istiyorsa bunu anlaşmada özellikle belirt. Sosyal birliktelikler dışında asla bir araya gelinmeyecek ve bu durumlarda da taşıdığı soyadına uygun davranacak. Bu durumu evlilik boyunca devam ettirmesi kesin şartımdır. Evde sürekli kalmayacağım, dilediği gibi kullanabilir. Ancak ben evde olduğum süre boyunca benden uzak duracak, eve benim bilgim dışında kimseyi çağırmayacak. Şu an yaptığı işi bırakacak, başka bir işte olmayacak. Anlaşıldı mı?"
"Anladım, bunlar oldukça makul şartlar en azından benim açımdan. Asya'ya gerektiği gibi ileteceğim." diye memnuniyetle not aldı Yalçın.
"Ancak eğer bu süre içinde bir başkası ile birlikte olursa boşanma esnasında hiçbir şey almayacak."
"Okulu ne olacak? Onu bırakmak istemeyecektir."
"Ne istiyorsa öyle yapsın o zaman. Evli olduğu bir yıl boyunca bütün harcamaları karşılanacak nasılsa. Bu konuyla sen ilgileneceksin."
"Tamam. Ne zaman bir araya gelmeyi düşünüyorsun?"
"Bütün bunları kabul ettiğine dair anlaşmayı imzalayacağından emin olduğumda. O zaman bir araya geliriz."
"Bir şey daha var. Bu evliliğin gerçek bir evlilik gibi görünmesi için bazı detaylar olacak. Gelinlik, bir düğün ya da en azından nikâh, fotoğraflar ve aynı ev içinde yaşadığınızı gösteren detaylar."
"Detaylar senin işin Yalçın. Gerekli ayarlamaları yaptığında orada olurum."
Yalçın sırtını koltuğa yaslayıp düşünceli gözlerle genç adama baktı.
"Kuzey, bir şey daha var."
"Ne?"
"Biliyorsun ki bu evlilik ve senin ortaya çıkışın çok dikkat çekecek. Evliliğinin gerçek olduğuna inandırman gereken kişiler var. Topluluk içinde âşık karı-kocayı oynayabilecek misin?"
"İnsanların ne düşündüğü veya düşüneceği umurumda değil. Ne gerekiyorsa öyle olacak her şey. Uygun bir aşk hikâyesi yazmak zor değil."
"Ev için ne düşünüyorsun? Eski evinde mi yaşayacaksınız?"
"Evet.Gerekli düzenlemeler için talimat verirsin. Kimsenin kimseyi görmek zorunda kalmayacağı kadar büyük nasılsa."
Bir süre sessizce birbirini süzdü iki adam. Yalçın, Asya ile ilgili düşündüğü diğer şeyleri söylemekle söylememek arasında gidip geliyordu. Karşısındaki adam bir zamanlar tanıdığı, nazik, kibar, genç adamdan çok farklıydı. Bu kabalığı ve öfkesi ile o küçük, masum çocuğu yaralamasından duyduğu endişeyi nasıl dile getireceğini bilemiyordu.
Sıkıntıyla ayağa kalkıp pencereye doğru yürüdü. Gün batarken ormanın manzarası gerçekten muhteşemdi ancak bu bile içindeki sıkıntıyı yok edemiyordu.
"Kuzey..." diye mırıldandı sıkıntıyla genç adama dönerken. Kuzey'in ifadesiz yüzüne bakarken sıkıntısı daha da arttı.
"Seni dinliyorum." dedi buz gibi bir sesle Kuzey.
"Sana biraz o kızdan bahsetmek istiyorum, Asya'dan. Kabul ederse müstakbel eşinden."
"Kabul etmesi için elinden geleni yap o zaman. Yoksa bu iş asla olmayacak Yalçın."
"Tamam ama senden sadece bir tek şey rica ediyorum. Onu incitme. O, bizim dünyamızda olup bitenleri anlamayacak kadar temiz bir kız ve bu iş için onu kullanıyor olmaktan dolayı inan bana kendimden nefret ediyorum. Onunla konuşacağım, onu en zayıf tarafından yakalayıp bunun için ikna edeceğimden eminim. Ona başka bir şans tanımayacağım belki ama bir yılın sonunda bütün hayatını değiştirecek bir fırsatı olacağı için mutlu olacağım. Lütfen bu bir yılı onun için bir cehenneme dönüştürme Kuzey."
Kuzey yerinden kalkıp bardağına içecek bir şey koyduktan sonra şöminenin önüne gelip gözlerini alevlere dikti.
"Benim de bir şartım var Yalçın. Bu duygusallığı kes artık. Evlendikten sonra evliliğimden ve karımdan uzak duracaksın.Karışmayacak, müdahale etmeyecek, yorum yapmayacaksın. Beni buna ikna etmek için geçirdiğin bunca zamanı iyi değerlendir.Ve sakın müstakbel karımla aramda arabuluculuk görevine soyunma.Aksi takdirde hepimizin canının acıyacağını sana garanti ederim,unutma.Şartlarım kesindir.Anlaşıldı mı?"
"Ama o..."
"O artık seni ilgilendirmiyor Yalçın bunu sakın aklından çıkarma."
Yalçın buz gibi olduğunu hissetti bir an. Kendinden sekiz yaş küçük olmasına rağmen her zaman olgunluğu ile dikkat çeken bu adam bir zamanlar aralarındaki yaş farkına rağmen en yakın dostuydu. Dört yılda tanınmayacak kadar değişen bu adama küçük kıtasını emanet edecekti. Yüreği daraldı. Kuzey onu incitecekti bir şekilde. Önlem alsın veya almasın kurda kuzu emanet ediyor olduğu gerçeği değişmeyecekti.
"Söz vermeni istiyorum Kuzey. Onu incitecek bir şey yapmayacağına dair söz istiyorum senden."
"Kimseye bir söz vermiyorum. Yapmamı istediğin şeyi yapacağım, bunun dışında hiçbir söz geçerli değil. Şimdi git ve müstakbel gelinimle konuş, ikna et ve anlaşmayı hazırladığında beni haberdar et. Olmamı istediğin yerde olacağım."
Yalçın genç adamın elindeki bardağı bırakıp kalın montunu giymesini izledi. Tek kelime etmeden kapıya çıkıp ormanın derinliklerinde kaybolan adamı izledi önünde durduğu pencereden. Arabasına binip yola koyulduğunda ilk işi Asya'yı arayıp onunla görüşmek istediğini söylemek oldu.
"Tanrı yardımcımız olsun." diye söylendi endişeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Giderken...
RomansaSanki ben camdan bir vazoyum da birileri üzerimden tüm örtülerimi sıyırmış...açıkta kalmışımda ufacık bir sarsıntıda düşüp kırılacakmış gibi. Benim bıraktığım her şey bir başkasına yuva olmak için hazır artık.