...38...

6.5K 486 10
                                    

                                               

Kuzey gece yarısı eve döndüğünde tam olarak olmasa bile sarhoş olduğunun farkındaydı. Bilinci açık bir sarhoşlukla eve geldiğinde salonun ışıklarını yakıp kendini koltuğa attı. Gözleri dalgın bir şekilde şöminenin önünde duran minderlere takılıp kaldı. Yukarı çıkıp o odaya girmeye cesareti yoktu. Asya muhtemelen kendi odasında uyuyor olmalıydı. Gitmemişti, gitmediğini biliyordu. Gitseydi bunu yüreğinde hissedeceğini bildiği gibi. Elini uzayan sakallarında dolaştırdı. Gecenin sessizliğinde yüzünden yankılanan sert sesle irkildi. İlk fırsatta tıraş olup kendine çeki düzen vermek zorunda olduğunu hatırlattı kendine. Güçlükle ayağa kalkıp merdivenlere yönelirken olduğu yerde tökezleyince uzanıp duvara tutundu. İçine düştüğü bu duruma yeniden lanet okudu. Ayakta bile zor duruyordu neredeyse. Işıkları söndürüp odasına yöneldi. Koridorda Asya'nın odasının önünden geçerken bir an durup kapıya yasladı yüzünü.
"Benim gibi bir adamdan daha iyisini hak ediyorsun. Affedemediğim sen değilsin, ben kendimi affedemiyorum küçük kıta." diye mırıldandı.
Başını ahşap kapıya dayayıp gerileyerek odasına yöneldi.
Kapıyı açıp üzerindeki gömleği çıkararak bir kenara fırlattı. Işıkları açmadı. Kendini yatağa öylesine bırakırken gözlerini kapadı. Eli göğsünün üzerinde derin derin nefes alıp verdi. Olduğu yerde yan dönerek iki büklüm bir şekilde yüzünü yastığa gömdü. İçindeki acıyı çıkarıp atmak ister gibi elini kalbinin üzerine bastırdı. Yatak ona sanki çivilerle döşenmiş gibi batıyordu. Acıyla ve kızgınlıkla inledi.
"Tanrı'm lanet olsun!"
O sırada hissetti sıcaklığı ve aynı anda beline sarılan incecik kolları fark etti. Olduğu yerde donup kaldığını hissetti. Ne kadar içtiğini hesaplamaya çalıştı. Hâlâ gözü açıkken rüya görebiliyorsa içtiği onca şeye boşuna para verdiğini düşünüp küfür etti. Gözlerini sımsıkı yumdu. Sırtına dayanıp kalan sıcaklığı daha çok hissederek hızla açtı gözlerini. Yavaşça dönmeden önce bunun bir rüya olmadığını yavaş yavaş algılamaya başlıyordu. Güçlükle sırtüstü döndüğünde Asya'nın loş ışıkta parlayan gözleriyle karşılaşınca nutku tutuldu.
"Ne yapıyorsun burada?" diye homurdandı aksi bir sesle. Kalbinin hızla atmasına engel olamıyordu.
"Uyumaya çalışıyordum. Seni bekledim, iyi misin?" diye mırıldandı Asya.
"Burada olmamalısın. Odana git Asya. Bana eziyet mi etmek istiyorsun?"
"Hayır, burada kalacağım. Bu gece ve bundan sonra her gece. Sen söylemiyor muydun bu evlilik gerçek olacak diye? Olmam gereken yer burası."
Kuzey yataktan doğrulup onun yüzüne baktı. Üzerinde gömleği yoktu ve ne ara çıkardığını da hatırlamıyordu. Asya ise üzerindeki pamuklu gecelikle bir çocuktan farksızdı. Dudaklarında kendi bıraktığı morumsu izler dışında iyi görünüyordu.
"Odana git Asya, fikrimi değiştirdim. Bu, iyi bir fikir değil artık. Odanda daha güvende olacaksın."
Asya hiçbir şey söylemeden ona sarılıp yüzünü göğsüne dayadı.
"Yeterince güvende oldum. Sensiz uyumayacağım ve sen sarhoşsun. Bence uyandığında yeniden konuşmalıyız bunu." diye fısıldadı.
"Tanrı aşkına kadın yeterince konuşmadık mı? Daha ne söylememi istiyorsun ki? Ve evet sarhoşum ama hâlâ düşünebiliyorum ve senin burada olmanı istemiyorum."
Asya gülümsedi ve hiç istifini bozmadan başını yastığa koyarken esnedi.
"Kocam bana bir zamanlar sarhoş bir adamı dinlememelisin demişti.Onu dinliyorum Ve seni dinlemiyorum.Uyu artık sabah konuşuruz."
"Senin kocan benim ve benim sözlerimi bana satıyorsun." diye homurdanarak ona baktı Kuzey.
Asya kıkırdadı.Bu gecenin ve bütün günün sonuçlanma şekli nedense onu güldürebilmeyi başarmıştı.
"Artık yatarmısın lütfen ! Hem kendini hemde beni bundan daha fazla yoramazsın.Yorulmadın mı ?"
"Odana gitmeyeceksin yani !"
"Odamdayım zaten Kuzey ve artık uyumak istiyorum.Seninle...lütfen ."
Kuzey bu yakarışa itiraz edemedi. Onunla birlikte uzandığında ne düşünebilecek ne de onu odadan çıkarabilecek güce sahipti. O karısıydı, sevdiği her şeyin toplamıydı.

Sen Giderken... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin