"Aman Tanrı'm... Kavga mı ediyor bunlar sabah sabah?" diyerek yerinden fırladı Serdar. Işık onu kolundan yakalayıp durdurdu.
"Biz buna karışmasak iyi olur Serdar, otur."
"Karışmayacağız zaten sadece izleyeceğiz. Sabahın bu saatinde insanlar ne sebeple kavga ederler görmek istiyorum."
"Serdar..."
"Boş versene hayatım, bunu hayatta kaçırmam."
Işık kocasının arkasından bakarken gözlerini devirerek Kader Hanım'a baktı.
"Çocuk gibi. Neler oluyor dışarıda?"
"Kuzey Bey sürpriz yapmak için erken çıktı fakat Asya bunu farklı algıladı. Birazdan barışırlar."
"Sürpriz nedir?"
"Az sonra görürsünüz." diyerek homurdandı yaşlı kadın.
Her ikisi de Serdar'ın olduğu tarafa yürüyerek dışarıdaki çiftin durumuna bakmaya gittiler.Kuzey, kocaman bir kıl yumağına benzeyen köpeğin coşkuyla karısının etrafında dönüp durmasını iki eli cebinde gülümseyerek izliyordu. Asya yere diz çökmüş, gözlerinde yeşil ışıltılarla köpeğine kavuşmanın mutluluğunu yaşarken başını kaldırıp ona baktı ve gülümsedi. Ve Kuzey bu gülümsemeyle içindeki bütün buz tutmuş yerlerinin eridiğini, kalan son savunma kalkanlarının da yerle bir olduğunu hissetti. Sanki biri omuzlarından bütün yükünü almış gibi rahatlayarak derin bir nefes aldı.
Karısının köpekle konuşmaları kulağına çarptığında suratını asarak onlara yaklaştı ve parmağını Asya'ya doğru uzatarak ona seslendi.
"Bir konuda anlaşmamız lazım küçük hanım." diye mırıldandı hoşnutsuz bir şekilde.
Asya ayağa kalkıp onun karşısına dikildiğinde hâlâ gülümsüyordu.
"Seni dinliyorum." diye mırıldandı genç kadın.
"Ben onun babası falan değilim. Ona iki de bir bunu söylemeyeceksin. Özellikle yanımızda insanlar varken."
"Tamam, söylemem." diyerek küçük bir kahkaha attı Asya.
"Başka?"
"Evde, özellikle yatak odasında onu veya ona ait herhangi bir şeyi görmek istemiyorum."
Asya bir adım daha yaklaştı kocasına.
"Tamam, bunun çaresine bakabilirim sanırım. Başka?"
"Onu benden daha çok sevmene izin vermem."
Asya bir elini kocasının göğsüne koydu, diğer eliyle genç adamın yüzündeki siyah gözlüğü çıkarıp onun gözlerinin içine baktı.
"Sanırım bununla da ilgilenebilirim." diye fısıldadı Asya neredeyse fısıldayarak.
"Ve bir şey daha var." diye mırıldandı Kuzey ondan bir adım uzaklaşarak.
Asya ona doğru bir adım atınca gülümsedi genç adam ve sadece onun duyabileceği şekilde mırıldandı.
"İnsanlar bizi izlerken bana bu kadar yaklaşma ve elini üzerimden çek. Beni öldürüyorsun."
Asya gülerek göz ucuyla kapıda onları izleyen dostlarına bakıp gülümsedi.
"Peki, o zaman sana nasıl teşekkür edeceğim?"
"Sonra, lütfen bunu daha sonra yap."
"Pekâlâ, umarım bunu unutmam."
"Unutmana izin vermem. Şimdi benden uzak dur ve kahvaltımızı yapabilelim."
Asya gülerek ona doğru uzandı ve yanağına sıcacık bir öpücük bıraktı.
"Sen çok özel bir adamsın Kuzey Dağhan ve ben sabırsızlıkla sana teşekkür edeceğim zamanı bekleyeceğim."
"Lanet olsun Asya. İçeri girer misin lütfen?"Serdar yanından geçen Kuzey'in omzuna vurarak kahkaha attı.
"Ben sana sanırım birkaç yıl önce söylemiştim."
Kuzey ters ters arkadaşına baktı ve homurdandı.
"Bu ben sana söylemiştim muhabbetini kaçırmayacağını bilmeliydim. Ne söylemiştin?"
"Bu kadınların boyu ve ebadı ne olursa olsun sonunda diz çöken hep biz oluyoruz demiştim. Seni kendi saflarımda görmek beni çok mutlu etti."
"Ben diz falan çökmedim. Bu zırvaları kızların yanında da söyleme. Kahvaltıdan sonra Yalçın'ı alıp dışarı çıkalım. Konuşacağımız şeyler var."
Serdar sırıtarak ona baktı masadaki yerini alırken.
"Nedir o?"
Kuzey eğilip gözünü kapıdan ayırmadan mırıldandı.
"Asya'ya evlenme teklif ettim."
Serdar şaşkınlıkla bakıp ona yaklaştı.
"Birader siz zaten evlisiniz. Farkında değil misin?"
"Onu geç ve uzatma. Bu gerçek bir teklifti ve gerçek bir düğün planlamak istiyorum. Asya için bu kez her şeyi gerçek kılmak istiyorum. "
"Vay canına. Tamam dostum, bu kez her şeyi doğru yapmak istiyorsun anladım."
"Aynen öyle ve o koca çeneni sıkı tutacağına güvenmek istiyorum. Sakın..."
"Tamam tamam, sustum ve unuttum."
O sırada yanlarına gelen köpeği gören Serdar ona bir parça ekmek uzattı ve Kuzey'e bakarak sırıttı.
"Gel Biber gel. Babanın anneye sürprizleri daha bitmemiş."
Kuzey önünde duran zeytinlerden birini Serdar'ın kafasına fırlattı.
"Tam bir moronsun. Baba deyip durmasana be adam."
Asya ve Işık masaya geldiklerinde bu çekişme henüz son bulmuştu. Kuzey yanına oturan karısının uzanıp elini tutmasıyla ona dönüp sevgiyle baktı. Karısının gözlerindeki nemli pırıltıları görerek gerildi.
"Ne oldu, bunlar da ne?" diyerek eliyle yanağındaki ıslak izleri sildi.
Asya titrek bir gülümsemeyle önce ona sonra da masadakilere baktı.
"İlklerimi yaşıyorum. İlk kez büyük ve güzel bir ailenin bir parçası olmayı yaşıyorum. Hayatımın ilk ve son aşkı olacak olan adamın yanındayım ve artık gözlerinde dipsiz kuyular değil aydınlık mevsimler görüyorum. Ben mutluyum..."
Yeniden dönüp kocasının duygu yüklü gözlerine baktı.
"Ve seni seviyorum..."diye fısıldadı.
Kuzey hiçbir şey söylemedi. Avucunda duran eli kaldırıp öptü. Neşe içinde kahvaltılarını bitirdiklerinde kahvelerini içerken Kuzey karısının Işıkla ve Kader Hanımla yaptığı neşeli konuşmaları izledi. Bir süre sonra ayağa kalkıp Serdar'ı da kolundan çekiştirdi.
"Biz dışarı çıkıyoruz, Yalçınla buluşacağız." diye seslendi.
Asya koşarak ona doğru geldi ve nefes nefese sordu.
"Ne zaman dönersiniz?"
"Akşamüzeri sanırım ama emin ol bu kez ayık döneceğim." diye gülümsedi genç adam.
"Onu kastetmemiştim. Akşam için ne yapalım?"
"Hiçbir şey. Dışarıda yiyeceğiz, gerekli ayarlamaları yaptım. Şık bir yerde özel bir akşam geçireceğiz dostlarımızla. Bu yüzden erken gelirim."
Asya, onlar arabayla uzaklaşırken el salladı ve Işık'a dönüp gülümsedi. Yeniden bahçeye dönüp sohbet etmeye başladılar. Işık "Sizi böyle görmek için çok bekledik." diyerek onun elini sıktı.
Asya minnetle gülümsedi.
"Ne kadar çok şey yaşandı değil mi? O bana geldi ve ben gittim, sonra o beni yeniden buldu." diye hüzünle mırıldandı.
"Bulmak zorundaydı çünkü o senden önceki adam değildi ve seninle olduğu adamı sevdi Asya. Sana ihtiyacı vardı ve senin de ona. Birlikte olmanız kaçınılmazdı."
Asya'nın gözleri çok uzaklara daldı, üzerinden bir ürperti geçti.
"Gri duvarları hatırlıyorum. Defalarca inip çıktığım merdivenleri, yaşıtım olan kızlarla kurduğumuz hayalleri, daracık bir yatakta gece yarıları nereye ait olduğumu düşünerek büyümeyi beklediğim zamanları hatırlıyorum. En büyük hayallerim arasında bile olmayan bir aşkı. Hayal kurarak beklediğim, acı ve aşkla büyüdüğüm yılları karşılaştırıyorum şimdi. Aynı şehirde yaşayıp birbirimize teğet geçecekken birleşen yollarımızı, Yalçın Bey'in beni bu eve getirdiği ilk geceyi, onun gözlerini gördüğüm ilk anda duyduğum korkuyu ve nedensiz rahatlamayı. Şimdi bu adamın aşkına sahibim, aşkım karşılık gördü. Işık, mutluluktan ölecek gibiyim."
"Tam aksine güzelim, mutlulukla yaşayacaksın. Sen imkânsızı başardın ve bunun için sadece ona olan aşkına inanmana ihtiyacın vardı. Sen ona inandın Asya ve aşk sana geldi. Kuzey'den tamamen vazgeçseydin her ikiniz de kaybolup gidecektiniz. Sen onun bütün ölü topraklarına can suyu oldun. Onu hayata, sevdiklerine bağladın. Yaşama sevinci oldun. Bazen öfkesiydin, bazen özlemlerinin toplamı, kimi zaman nefreti ama bütün duyguları çok güçlüydü. Sen onunla savaşarak onu kazandın."
"Ona değerdi."
"Sende buna değersin."
Asya gülümsedi ve neşeyle ayağa kalktı.
"Bu kadar hüzün yeter. Akşam ne giyeceğimizi seçelim mi?"
Işık gülerek ona sarıldı.
"Hadi biraz eğlenelim."
Ve eğlendiler, saatlerce gülerek kıyafet denediler. Sonra işi büyütüp bir güzellik merkezinin yolunu tuttular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Giderken...
RomanceSanki ben camdan bir vazoyum da birileri üzerimden tüm örtülerimi sıyırmış...açıkta kalmışımda ufacık bir sarsıntıda düşüp kırılacakmış gibi. Benim bıraktığım her şey bir başkasına yuva olmak için hazır artık.