Bu kahkahaya alışmıştı.
Alışmak ne kelime, duymak için ne gerekiyorsa yapardı.
Her insan, çekim yaşadığı kişide bir şeye tutulurdu. Bu işlerin doğasında vardı. Deniz de göğsüne sırtını dayamış olan Ceren'in kahkahasına tutuktu. Bu gerçeği ne kadar erken kabul etse kendi için en hayırlısını yapmış olurdu.
"Hayatımda ilk defa birinin beni sürmesine izin veriyorum."
Kollarını iki yana açmış ve sırtını Deniz'e daha sıkı yaslamıştı. Söylediğinin abes kaçacağını daha yeni anlamış olacak ki, sadece doğadaki öteki canlıların sesinin duyulduğu ıssız patika yolda öksürerek kendini düzeltti. Fakat bu Deniz'in kıkırdamasına engel olmamıştı.
"O anlamda söylemedim."
Daha yüksek sesle gülen Deniz, yazları serin geçirmek için geldikleri dağ evinin yoluna dönerken Ceren'in kulağına eğilip:
"Ben de o şekilde anlamadım zaten." demekle yetindi.
"Deniz!"
Pedallere yüklenerek hızlanmalarını sağladı. Bir an önce eve girmeli ve ilkini ikiletmeliydi. Plan tıkır tıkır işliyordu.
"Tamam canım, ne diyorsan o."
Bir haftadır bu haldeydiler. Ceren'den izin aldıktan sonra hızla yola koyulmuştu. Sürekli konuşuyor, konuşturuyordu. Hakkında öğrendiği her şeyi onu elde etme yolunda harcıyor, hiçbir şeyi es geçmiyordu.
Yıllardır boş bıraktığı kalbi, fena halde kasılmaktaydı. Bu yoğunlukta bir odaklanma, doğru yöntemlerle dizginlenmezse sonu olurdu. Kokusunu içine çekip ruhunu dinginleştirdi. Gözlerini açtığında görmek istediği dünya, onları kapamasını sağlayanı görmek üzerine kuruluydu.
Ceren onu ele geçiriyordu ve Deniz'in panik yapıp kaçması gerekirken şu an tek yaptığı o biraz daha kahkaha atsın diye ne isterse söyleyecek olmasıydı.
...
Sıra Deniz'deydi...
Pencereden, dışarıdaki boz manzaraya dalmış olan Ceren'in sırtına dayadı göğsünü. Kollarını beline doğru indirerek onu kendine çekti.
"Huzur veriyor değil mi?"
Birilerinin duymasından çekiniyorcasına fısıldadı Ceren. Sesi titremişti.
"Hem de nasıl."
Dudaklarını onun boynuna yerleştirdikten sonra ellerini birleştirdi. Bir haftada sadece konuşmamışlardı elbet. Deniz her fırsatta ona dokunuyor ve alışmasını sağlıyordu. Ceren'in kadınlarla nasıl bir ilişki kurduğu önemli değildi. Deniz'in kuralları ve sistemi farklıydı. Onu ele geçirirken kendi kalıbıyla şekillendirmekten öte, kalıplarını iç içe geçirebilmeyi sağlamaktı amacı.
"Uslu dur."
Dudakları teninde dolaşırken konuştu:
"Uslu durursam bana ne vereceksin."
Ceren ellerini çözmeden ona döndü. Gözleri birbirindeydi şimdi. Sen Deniz'e böyle bakmaya devam edeceğine söz verirsen kölen bile olurdu be bonus güzeli!
Hâlâ fısıldıyordu.
"Ne istiyorsun?"
Dudaklarına kapanıp saatler önce buraya gelirken yalayarak sildiği rujdan kalanları temizledi. Dilleri temas ettikten ve bir miktar dudaklarında dolaştıktan sonra ayırıp aynı tonda fısıldadı: