"Erdem'e göründün mü?"
Erdem tıp fakültesinden arkadaşlarıydı. Güzel bir grupları vardı ve apayrı şehirlerde olsalar da görüşmeyi sürdürüyorlardı.
"Hayır."
Bakışları daha bir netlik kazanan Azra ise Deniz'i süzmeye devam ediyordu. Deniz ise özellikle sağ elindeki, ancak dikkatli gözlerin fark edebileceği titremeye dalmıştı.
"Benimle konuşmak ister misin?"
Hafta sonu için geldiği şehir merkezinde buluştuğu eski dost, bir şeyler döndüğünü anlamış olacak ki saatlerdir kurcalamak için fırsat kolluyordu. Azra psikiyatrdı. Hem de en azılısından. Dolayısı ile ondan kaçmak mümkün değildi.
"Kafam karışık biraz."
Oturdukları mekan sessiz olduğu için Azra çevresini kolaçan ettikten sonra sandalyesini biraz daha yaklaştırdı ona. Bu "Anlat" demekti. Anlatacaktı da... Normalde Sıla'ya açılması gerekirken, onun hezeyanları ile boğuşmak istemediği için haber vermeden gelmişti.
"Bir kadın var."
Azra'nın yüzünde bir kıpırtı bekledi. Yadırgamayacağını biliyordu ama yine de onun gözünde ne denli statik bir hayatı olduğundan da haberdardı. Yani Deniz'den beklenmeyecek hareketler bunlar deyip kahkahayı basabilirdi. Öksürerek devam etti. Bir yandan da titreyen ellerini tutmaya çalışıyordu.
"Biz.. Yani ben biraz cesur davranıp ona yanaştım."
Bir ara daha vermeliydi. Önündeki bardaktan su içip tekrar Azra'ya baktı. Sinir bozucu sessizliğini koruyordu.
"Bana ne oluyor bilmiyorum ama aklımdan çıkaramıyorum Azra."
İşte şimdi olmuştu. Azra'nın dudaklarında belirmeye başlayan gülümseme ve ardından sıcacık avcunu Deniz'in zaten birleştirmiş olduğu ellerine bastırması hiç istemediği bir duruma düştüğünün resmiydi. Deniz böyle aciz biri değildi. Birinden etkilendiğini bile kabul etmek zorken, bir de anlatarak kendi ayağına sıkıp tüm prensiplerini altüst etmişti.
"Önce sakin ol. Tamam, senin için biraz garip durum olabilir ama bunun çok doğa-"
"Biliyorum. Sorun o değil zaten."
Ellerini, sert olmamasına özen gösterecek bir hızda çekerek sandalyede geriye yaslandı. Merhamet sinirini bozan bir duyguydu. Hele hele kendi merkezdeyse eğer öyle duygunun ebesini bellerdi.
"Ne o zaman?"
Derin bir nefes aldıktan sonra anlatmazsa patlayacağına karar verip dudaklarını oynattı.
"Güzel bir kadın ve ben ona karşı koyamıyorum."
Artık göz temasını kesmek zorundaydı. Çünkü Ceren'i anlatırken yüzünün aldığı aptal âşık şeklinin Azra tarafından nasıl karşılandığını görmek istemiyordu. Dudaklarını ıslatıp devam etti.
"Fiziksel bir çekim var aramızda. Tanıştığımız ilk günden beri farkındaydım."
"Ya o?"
Kafasını onay vermek amacıyla sallayıp devam etti. Konuştukça rahatlıyordu ve bu daha çok sinirini bozuyordu. Bir insanı en iyi anlayacak kişi yine kendisiydi ve böyle durumlarda kendi bulamadığı çözümü bir başkasından dilenmek acayip derecede geriyordu.
"Kafa yapımız, inançlarımız, tepkilerimiz, her şeyimiz farklı. Benim A dediğimi o çoktan B olarak kabullenmiş bile. Ortak nokta yok denecek kadar az yani."