Domino taşları... Bir tanesinin düşmesi, ötekileri devirmeye yeter artardı.
Fakat sanmayın bu etki yeterlidir. Baştan sona sarsılmaz bir yıkım için, tüm taşların uygun mesafede dizilmesi gerekir.
Domino taşları... Dizdikten sonra size ihanet etmemesi için güvenmeniz gerekendir.
İnsan doğası, Deniz'in güvendiği tek şeydir.
"Bugün çok ateşlisin."
Öyleydi. Ateşi başındaydı ve acilen alınmalıydı. Dudaklarını Ceren'in boynuna sürtmeye başladığında fark etti kapının çaldığını.
"Kapı."
Açmaya niyeti yoktu. Şu an bırakıp gidemeyeceği kadar çok ihtiyacı vardı tatmin edilmeye. Tıklanmanın ötesine geçen kapı ise zil ile süslenmişti.
"Deniz kapı çalıyor."
Ceren'in bir memesini istila ile uğraşan eli sıkılaştı. Ele avuca sığan yâri, bundan etkilenmişti. Dokunulmaktan Ceren kadar hoşlanan başka bir kadın daha acaba var mıydı?
"Gider."
Ve bir kere daha çalınca Ceren'in de Deniz'in de dikkati dağılmıştı. Kanepedeki bedenin üzerinden kalkıp oflayarak uzaklaştı. Ceren de dikleşmişti. Yüzündeki gülümsemenin kaynağı ise arzulanıyor olmaktı.
Gün boyu gergin dolaşmışlar çünkü pazardan beri birbirlerinden uzak kalmaya çalışmışlardı. Fakat olmuyordu, bunu ikisi de aynı anda anlamışlardı. Böyle olunca hastane çıkışı Deniz kapıda beklemiş, Ceren de mesajı almıştı.
Deniz'in evine varır varmaz öpüşmeye başlamış ve susuzluklarını giderme yolunda ne varsa yapmışlardı. Sonuç ise hüsran, yine ve her zaman yarım kalmıştı.
"Hemen geliyorum."
Hızla kapıya ilerlerken saçını düzeltmekten de geri durmamıştı. Ne olur ne olmaz, domino taşları ters tarafa yığılma riski olandı.
Kapıyı açtığında ise Sıla'nın varlığı her şeyden daha çok şok etmişti onu. Bundandır ki ağzı açık dururken Sıla her zamanki gibi yine neşeli ve girişkendi, Deniz'i şaşırtmayı severdi. Ağzını açan çenesine minik bir dokunuştan sonra içeri doğru adımladı. Zaten ne zaman buyur edilmeyi beklemişti ki?
"Ne yapıyorsun vajina doktoru? Eve tıkılmaktan sıkılmadın mı daha?"
İçeri girdikçe kısıklaşan ses ve kapıyı bırakınca kilitle birleşen dili onu içindeki şoktan çıkarmaya yetti. Ceren oradaydı. Yarı çıplak, tamamen şehvetli... Sıla bile o görüntüye kayıtsız kalamazdı.
"Sıla!"
Geçti... Kulağına gelen mırıltılar, karşılaştıklarına delaletti. Hızlı adımlarla yanlarına vardığında olmaması için dua edeceği aklına gelmediği şey zaten olmamıştı. Saç başa değillerdi.
Aksine Sıla'nın yüzünde koca gülümseme yer tutmaya devam ediyor, Ceren ise yakalanmış olmaktan hiç gocunmuyordu. Domino etkisi domine mi edilmişti?
"Çok tatlısınız ya! Daha önce iki kadını iş üstünde bastığım olmamıştı."
Bakışları Deniz'le Ceren arasındaki gidip gelirken gülümseme daha egzotik bir hâl almıştı. Arkasından Hawai kolyeli dansöz kızlar çıkıyor gibiydi. Alakasız olduğu kadar komikti.
"Teşekkürler."
Ceren ise daha şaşırtıcıydı. Üzerindeki rahatlığı da alıp Deniz'e sarılmak için yanına gelmiş ve kafasını boynuna gömmüştü. Kadınlar arası kıskançlıkta farklı bir evreye girmişlerdi: av, avcı, avcının arkadaşı.
"Harika görünüyorsunuz. Görünüyorsunuz da..."
Sıla şimdi Deniz'e çevirmişti bakışlarını. Potu patlatmak üzereydi. Ha gayret, Deniz'i kalpten götürmeye az kalmıştı.
"Arada bir arkadaşımı görsem fena olmazdı. Bir haftadır gül cemaline hasretim sultanım! Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen?"
Hah! Tam da buydu, ne diye uzatıyordu ki?
Lafını ektikten sonra bir şeyler sayıklayarak mutfağa doğru giden Sıla'nın arkasında kulakları uğuldayan iki kişi kalmıştı. Biri, daha üç gün önce birlikte olduklarını sanan Ceren, öteki bunu yapmadığını saklayabileceğini sanan Deniz'di.
Ceren hiçbir şey söylemeden önce durmuş, ardından gerilen kolunu ve elini Deniz'in sırtı ile göbeğinden çekmişti. Kafası ise usulca uzaklaşmıştı. Birbirlerine bakmıyorlardı. Deniz ise gözlerini kapadığı için baksa da göremezdi.
"Ben sana..."
Ceren hızla hareket edip çantasına ulaşmıştı bile. Şu kadınlar acayip varlıklardı. İsteyince nasıl da çabuk hazırlanıp çıkabiliyorlardı.
"Kendine iyi bak Sıla."
Kapıya doğru koşar adımlarla giderken Deniz peşinden gitmeye karar vermekte de şaşkınlığını gizlemek kadar beceriksizdi. Ancak kapının hızla kapatılma sesini duyunca kıpırdayabildi.
Zafer "Benimdir." diyebileninmiş. Sıla artık narasını atabilirdi. Öyle hin bir gülüştü ki ondaki, neredeyse hafta sonu kaçamağını bildiğini düşünecekti.
Domino etkisi... İlk taş sallanıp sallanıp düşmüştü. İnsan doğasına duyduğu güven, Deniz'in bindiği daldı. Kesmeyeceğini umuyordu.