İyi okumalar.❤
"Ölüm fermanını imzalayacaksın hazır mısın ?"
Duyduğu sözlerin acımasızlığı kızdırdı genç kadını. Kaşlarının çatılmasına mani olamazken soğuk bir ses tonuyla cevap verdi.
"Senin içinde aynısı geçerli olacak sanıyorum."
Roza'dan duymayı beklemediği bu sözlerin doğruluğu karşısında sinirlendi Baran. Doğruları duymak, hele ki bu kadından duymak öfkesini şaha kaldırırken sinirle Roza'ya yaklaşıp kolundan tutarak aralarında ki birkaç adımlık mesafeyide kapattı ve kadının acıdan buruşan yüzüne aldırmadan konuştu.
"Sana konuşmaman gerektiğini söylediğimi hatırlıyorum. Sabrımı zorlama!"
Kolunun acısı ile dudaklarından ufak bir inleme çıkan Roza, kolunu kurtarmaya çalıştı adamın pençelerinden fakat beceremedi.
"Bırak kolumu,canımı acıtıyorsun."
Roza'nın dudaklarından acıyla dökülen kelimeler ile alay dolu bir gülümseme yerleştirdi Baran yüzüne ve elinin altındaki kolu biraz daha sıktı.
"Canını mı acıtıyorum? Daha bu acı ne ki ? İşte anlaman gereken de bu. Ben psikolojik olarak ölüm fermanımı imzalayacağım ama sen sadece psikolojik değil fiziksel olarak da cezalandırılıcaksın. Hemde bizzat kocan tarafından."
Dondurucu bir etki yaratacak kadar soğuk bir ses tonuyla konuşan adam 'kocan' kelimesini bastırarak ve iğrenerek dökmüştü dudaklarıdan. Sonunda karşısındaki kadının gözlerinin dolduğunu fark edebildiğine elini gevşetti ama kolunu tamamen bırakmadan Roza'yı yavaşca öne itti.
"Yürü gidiyoruz. Ve sakın ağlayayım deme."
Roza kolunun serbest kalmasıyla diğer eli ile ovarken derin bir nefes alarak güçlü durmaya çalıştı. O da o insanların önünde ağlayıp güçsüz görünmek istemiyordu. Arkasındaki adamın önüne geçip kapıyı açarak kendisine çıkmasını işaret etmesi ile yavaş adımlarla çıktı ve Baran'ı takip etti.
Agit ağa ve Bedirhan, Nikah memuru ile birlikte Baran'ın, nikahın başka bir odada kıyılmasını istemesi üzerine hazırlanan odada beklerken Miran aşağıda erkeklerin olduğu tarafa iletmişti nikahın kıyılacağını. Kadınlara ise evin hanımları haber vermişti.
Agit Ağa açılan kapı ile heyecanını saklamaya çalışarak ayağa kalktı. Sonunda istediği olacaktı. İçeriye giren önde oğlu arkasında da kızı görünce sorun çıkmadan gelmelerine sevinmişti.
Bedirhan ise kapı açıldığı andan itibaren ağabeyine değil Roza'ya odaklanmıştı. Bakışları hayretle üzerinde gezindi. 'Bu kadın bu kadar güzel miydi' diye düşünmeden duramadı. Bakışları nihayet Roza'dan ayrılıp kendisine öfkeli bakışlar atan ağabeyine dönünce onun sinirli bakışları üzerine hemen kendini toparladı.
"Buyrun ağabey nikah memuru da sizi bekliyordu."
Baran bu işin fazla uzamasını istemediğinden arkasındaki kadını kolundan tutarak oturması gereken yere yönlendirmiş daha sonra kendisi de yerini almıştı. Babasına hiç bakmamayı tercih ediyordu. Bakarsa sinirlerine hakim olamayacaktı ama yinede duyduğu ses ile bakmasına gerek kalmadan sinirlenmişti.
"Erdal sen benim yakın dostumsun. Gerek yok öyle şahşahlı laflara falan gerekeni söyle kıy nikahı uzamasın."
Memur, babasına samimi bir gülüş göndererek işine başlamıştı. İçinden sabır çekerek baktı adama Baran. Olay çıkarmak istemiyordu. Bir an önce bitsin istiyordu yoksa her an patlayabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN DOĞUMU
Romance"Birbirimize en yakın olduğumuz an, Gün doğumu." Baran ARSLANOĞLU: Bir şehre sahiplik yapan gözü kara,delikanlı bir adam. Mardin'in en büyük aşiretinin başı, Baran Ağa'sı. Roza KARACAN: İstanbul'da doğup büyümüş azimli,çalışkan bir kadın. İstanbul'u...