♦️BÖLÜM 56♦️

91.6K 3.2K 1.1K
                                    

Merhaba arkadaşlar.
Bölümü perşembeye yetiştiremediğimi,gecikeceğini panomda duyurmuştum fakat görmeyen olmuşsa onlar için de buradan özür diliyorum tekrardan.❤

İyi okumalar❤

"ARSLANOĞLU ailesinin soğuk yuvası,gözün aydın olsun. Sana cenneti getirdim."

Kocasının dudaklarından dökülen kelimeleri dinlerken Roza'nın da gözleri karşılarındaki büyük konağın üzerindeydi. Kulağına ulaşan kelimeler onu maziye alıp sürüklerken kadın,aylar önce yine bulundukları bu pozisyonu hatırladı.

Hayatının en kötü günlerinden biri olan o gün, tam şu anki pozisyonlarındayken korkudan titreyen bedeninin nasıl kasıldığını,yine yanında bulunan adama değmekten korkan bakışlarının bu konakta nasıl ürkek bir şekilde gezindiğini hatırladı.

Korkudan deli gibi atan kalbine inat nefes almaya bile çekindiği o anlarda yanındaki adamın varlığını düşündü bu kez. Konağa sabitlemiş olduğu gözlerini kocasına çevirdi ve o kara gün de yine aynı pozisyonda duran adamı düşündü.

Lanetli olduğunu düşündüğü o ateş saçan, zifiri karanlık gözlerden kendisine ulaşan öfkesi belirdi bir an gözlerinin önüne. O korkunç yüz ifadesine eklenen hakimiyetsiz ve acımasız davranışlarıyla beraber insanlığını kaybedip bir canavara dönüştüğü o anları hatırladı.

İçini sarmak için harekete geçmek üzere olan sıkıntı dalgası,tam şu an kocasının samimiyet dolu bakışlarının kendisini bulmasıyla dağılıp giderken Roza,aklını saran bütün düşüncelere inat ona küçük bir tebessüm sundu.

Bir şeyler değişmişti. Hatta baştan sona her şey değişmişti. O karanlık günün acımasız canavarını Roza yenmiş ve şimdi kendisine büyük bir sevgiyle bakan bu adamı kurtarmıştı ondan. Roza kendisi bile nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde adamın taşlaşmış olan kalbinin en ufak çatlağına düşen bir tohum olmuş ve her şeye rağmen azimle büyüyüp filizlenerek o taş kalbi cennet bahçesine çevirmişti. Bizzat en güzel yerine konmuş,ev sahibi oluvermişti.

Nihayetinde sonunun ölüm olduğunu düşündükleri o kara gün,üstüne haftalar aylar eklenerek, o haftalar ve aylara binlerce duygunun ev sahipliği yaptığı anılar sığdırılarak tekrar dönüp dolaşıp aynı bu noktada birleştirmişti onları. O günün sonu bugündü aslında.Bugün kadında korku,adam da öfke yoktu. Bugünün sonunda ölüm yoktu.

Bugün onlar,aylar önce bulundukları konumdaydılar ama o güne dair hiçbir şey aynı kalmamıştı. Bugün aşk vardı. Kadının yüreğinde kocası tarafından bahşedilen duyguların sıcak heyecanı,adamın yüreğinde ise eşi benzerini yaşamamış olduğu yoğunluktaki o büyüleyici,dolup taşan duyguları vardı.Bugün sonunda ölüm değil, yaşam vardı.

"Gözlerin eskiye dalıp giderken bile bana gülümsüyorsun."

Dalmış olduğu yoğun düşünceleri,yine o düşüncelerinin sahibi olan adamın kurduğu sözler ile dağıldığında Roza kendini toparlarken bir kez daha duydu sesini.

"Bu yüzden söylüyorum. Ben seni ne kadar sevsem yetmez senin o dünyanın bütün güzelliğini içinde toplamış olan kalbine."

Yüzünde belirmiş olan küçük tebessümü biraz daha büyürken Roza hafifçe kocasına doğru eğildi ve bir elini adamın yanağına yerleştirerek parmaklarının, sakallarının üstünde gelinmesine izin verdi.Kocasının başını eline doğru eğip yanağını iyice bastırırken kapattığı gözlerini samimiyetle izleyen Roza'nın bu dokunuşu, o canavarın elinden kurtarmış olduğu adamı sevmek,ona sevildiğini göstermek içindi. İçinden geçen bu isteğini sesine yansıtarak samimi bir şekilde cevap verdi kocasına.

GÜN DOĞUMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin