İyi okumalar. ❤
"Sayın Roza ARSLANOĞLU.
Hastanemize yaptığınız iş başvurunuz onaylanmış olup,sizi en kısa zamanda aramızda görmekten büyük onur duyarız."Aynı kelimeler birkaç kez tekrarlanıp durdu Roza'nın aklında. Gözleri ne kadar süredir elindeki kağıttaydı bilinmez fakat artık algılamaya başladığı yazılar onu etkisi altına aldığında bakışları,bakmaya can attığı siyah gözlere döndü.
Ona anlamayan,anladıklarını henüz kabullenemeyen bakışlar atıyordu."Bu..."
Baran karısının fazlasıyla şaşkın yüz ifadesini bir süre izledikten sonra hafifçe gülümseyerek ona iyice yaklaştı ve rüzgarın etkisiyle savrulan saçlarını kulağının arkasına dikkatle yerleştirirken konuştu.
"Bunu istiyorsun."
Kocasının yumuşak sesinden duyduğu bu iki kelime, kadının kalbinde kazılı kalmış olan belki de son yarasına ilaç olacak olan sözlerdi. Nihayet elindeki zarfta yazanları ve önünde bulundukları büyük hastane binasının geleceğindeki yerini anlayan Roza'nın bakışlarındaki şaşkınlık adama olan aşkıyla beraber hayranlığa dönüşürken bir kez daha duydu sesini.
"Hiçbir isteğini dile getirmedin bu zamana kadar. Bir kere olsun 'ben şunu istiyorum.' Demedin ama ben görüyorum gözlerinde. Ben senin gözlerinden bütün içini okuyorum Gün Doğumu. Biliyorum mesleğine ne kadar çok dönmek istediğini. Yine de bu kadar geçiktirmemin sebebi kendi kararsızlığım."
Gözleri dalgınlaşan adam derin bir iç çektikten sonra devam etti konuşmasına.
"Hep düşündüm,erteledim. Kendi kendime 'Çalışmaya başlarsa sana ayıracağı zaman azalacak.' Dedim sürekli. 'İlgileneceği bir sürü insan olacak,bütün gününü senden uzakta geçirecek ve eve yorgun dönünce sana takati kalmayacak.' Dedim. Şimdiden olmayan hastalarını,hergün adım atacağın hastaneyi kıskandım. Huysuzlandım,istemedim. Hep odamızda beni bekle,bütün zamanını sadece bana ayır istedim. "
Duyduğu sözler ile yüzünde buruk bir tebessüm oluşan Roza,onun bu düşüncesine itiraz etmek için dudaklarını aralayacaktı ki kocası kendisinden önce davrandı ve dalgın bakışlarını kendisine çevirip ellerinden tuttuktan sonra konuştu.
"Ama sonra daha anlamlı düşünmeye başladım. Benim kalbime kadar ulaşıp,bütün yaralarımı iyileştiren bu ellerin başka yaralara da ilaç olmasına engel olmamam gerektiğini düşündüm. Sana muhtaç diğer insanların hakkına girmemem gerektiğini düşündüm."
Elini saran büyük eller,kadını dünyanın en güvenli yuvasındaymış gibi hissettirirken,o ellerin sahibinden duyduğu her bir söz ile katlanıyordu yuvasına ve o yuvanın kurucusu olan kocasına beslediği aşkı.
İstiyordu. Elbette ki çok istiyordu hayatını adadığı mesleğine geri dönmeyi. Elinden bir anda çekilip alınan çalışma hayatını her zaman fazlasıyla özlüyor,içten içe bu durum için üzülsede dile getiremiyordu.
Onca yaşananların ardından çok daha olgunlaşmış,ölüm ve kaybetme korkusunu tatmış,hiç bilmediği bir çok duyguyu tadarak daha çiddi bir kişiliğe bürünmüştü. Büründüğü bu kişilik ise işine daha büyük bir sevgi beslemesi ve daha çok değer vermesi gerektiğini öğretmişti ona.
Fakat bu öğrendiklerini aktaracak iş hayatına bir türlü atılamıyor oluşu her zaman yüreğinde bir burukluğa neden olmuştu. Şimdi her derdine deva,her yarasına ilaç olan kocası bir kez daha düzeltmeye hazırlanıyordu kalbindeki bir burukluğu daha.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN DOĞUMU
Romance"Birbirimize en yakın olduğumuz an, Gün doğumu." Baran ARSLANOĞLU: Bir şehre sahiplik yapan gözü kara,delikanlı bir adam. Mardin'in en büyük aşiretinin başı, Baran Ağa'sı. Roza KARACAN: İstanbul'da doğup büyümüş azimli,çalışkan bir kadın. İstanbul'u...