♦️BÖLÜM 37♦️

84K 3.4K 930
                                    

İyi okumalar.❤

Derin bir nefes aldı Roza ve saçlarını geriye attıktan sonra bir kez daha uzanmaya çalıştı ağacın yüksek ve erik dolu dalına. Güneşin kavurucu sıcaklığına rağmen bu çabasından vazgeçmeyişinin nedeni eriğe olan sevgisi ve sulanan ağzıydı.

Fakat belliki daha önceden birileri gelmiş,ağacın alt dallarındaki erikleri tüketmişti ve yüksek dallarına ise Roza bir türlü ulaşamıyordu. Çabasının bir kez daha boşa çıkması ile sinirlerinin bozulduğunu hissederken beklenmedik bir şekilde ensesine hissettiği sıcak nefes irkilmesine neden oldu ve hızla arkasını döndüğünde kocasının ağacın yüksek dalına kolaylıkla uzandığını ve aşağı çektiğini gördü. Yine de oralı olmamaya çalışarak kaşlarını çattı.

"Ne diye sessiz sessiz geliyorsun?"

Kocasının tutmuş olduğu daldaki bakışları kendisini bulduğunda yüzünde hafif bir tebessüm peyda oldu.

"Şarkı söyleyerek mi gelmem gerekiyordu?"

Gülen yüzüne karşın gözlerini kıstı Roza ve kollarını göğsünde birleştirerek konuştu.

"Ha ha yine çok komiksin."

Adamın yüzünde ki gülüş bütün yüzüne yayıldığında başını olumsuz anlamda salladı Roza. Bu adamın gülen haline alışmak sandığı kadar kolay olmayacaktı anlaşılan.

"Bak sana erik dolusu bir dal uzatıyorum. Yinede neden sessiz geldiğimi tartışacaksak o da uyar bana."

Kocasının söyledikleri ile bakışları erik dolu dala kaydı Roza'nın. Ağzının sulandığını hissederken dudaklarını yalıyordu. Gözleri bir kez daha kocasına kaydığında kendisini izlediğini görünce yaladığı dudaklarını eliyle sildi ve ardından elini indirmeden havada gelişi güzel salladı.

"Vazgeçtim istemiyorum."

Canının deli gibi çekmesine rağmen söylediği yalan ile beraber eve doğru ilerlemek için iki adım attığında kolununun tutulması ile bakışları önce kolundaki ele ardından siyah gözlere tırmandı.

"İstiyorsun. Sadece dalı tutuyorum. Toplarsın ve giderim. Rahat rahat yersin."

Onayını isteyen gözlere baktı bir süre Roza. Neden böyle baktığını bilmiyordu ama sanki reddetse büyük bır yıkım yaşayacak gibiydi. Siyah bakışlardan kendisine ulaşan etkiyi hissedebiliyordu Roza fakat bunun sebebini bilmiyordu. Kolunun serbest kalması ile düşüncelerinden sıyrılarak eriklere baktı tekrar ve yutkundu. Başını olumsuz anlamda sallarken eriklere ve kocasına karşı yenilgisini kabul ederek geri döndü ve biraz öncesine kadar boyunun yetmediği daldaki erikleri toplamaya başladı.

Dalın biraz daha inmesi ile gözleri kocasına kaydığında elini başına yaslamış ve kendisini izlediğini gördüğünde aldırmayarak toplamaya devam etti.

Biraz sonra Roza üç daldan bıkmadan erik toplamış ve bir poşete doldurmuştu. Nihayet artık durmaya karar verdiğinde poşetteki erikleri yıkamak için mutfağa yöneldi ve bir leğene doldurup yıkayarak yerine geri döndüğünde kocasının ayaklandığını gördü.

"Topladın ve gidiyorum. Sana afiyet olsun."

Roza yanından uzaklaşmakta olan adamın arkasından bakarken gözleri dizlerinin üstündeki eriklere kaydı ve ardından tekrar kocasına dönen bakışları ile kısa bir tereddütün sonunda seslendi kocasına.

"İstersen sen de yiyebilirsin."

Kocasının duraksamasını izledi önce. Ardından kendisine dönüp büyük bir tebessümle yüzüne bakarken ensesini ovuşunu izledi.

GÜN DOĞUMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin