♦️BÖLÜM 47♦️

77.1K 3.3K 1.2K
                                    

İyi okumalar.❤

Parıltılarını çoktan kaybetmiş olan yeşil gözlerini boşluğa sabitlemişti Roza. Oturmuş olduğu yumuşak koltuk,ona şu an bedeninin kaskatı kesildiği sert bir zemin gibi gelirken koltuğun,elleri arasında sıkışan süngerli yapısı bu düşüncesine tezat eziliyordu avuçlarının içinde. Gözlerini sabitlemiş olduğu boşluktan çekmeden net bir ses tonuya fısıldadı aynı boşluğa.

"İstemiyorum."

Dudaklarından dökülen tek kelimenin bittiği saniyelerde duydu Yiğit'in sinirle soluduğu nefesi arasından firar eden öfke dolu kelimeleri.

"Hâlâ istemiyorum diyor ya.Çıldıradağım,kafayı mı yedin kızım sen?"

Sorduğu soruya karşın bir cevap beklemeyen adamın gözlerine inatla bakmasada Roza,hissedebiliyordu şu an onun gözlerinden kendisine doğru akan öfkeyi.Ve aynı öfke yine sesinden de yansımaya devam ediyordu.

"Aklını başına al Roza. Son kez söylüyorum. Emniyete gideceğiz,sen o şerefsizi ve ailesini şikayet edeceksin!"

Bir kez daha aynı cümeleri duymanın verdiği bıkkınlık hissiyle boşluğa sabitlemiş olduğu gözlerini sertçe yumdu Roza sakin kalmak adına. Ardından derin bir nefes alırken kapatmış olduğu gözlerini açtığı gibi kendisine öfkeyle bakan adama sabitledi.

"Şikayet etmek istemiyorum."

Cümlesini bitirdiği an odayı doldurmuştu Yiğit'in gür sesi.

"Kafayı yiyeceğim ya!Kaçırıldığın yerde mantıklı düşünme yetini mi kaybettin kızım sen? Hâlâ inatla şikayet etmeyeceğim diyorsun ve yine inatla mantıklı bir sebep sunmuyorsun bana-ki bunun mantıklı hiçbir sebebi olamaz.-"

Adamın sinirli haline karşın kaşları hafifçe çatılan Roza,konuşmak için araladığı dudaklarını Aslı'nın kendisinden önce davranmasıyla kapatmak durumunda kaldı.

"Sakin olmayı deneyip ona biraz daha zaman vermeye ne dersin Yiğit?"

O an Yiğit'in öfke dolu bakışları kendisinden çekilmiş ve Aslı'yı bulmuştu. Yüksek ses tonu bu kez yüzünü buruşturmasına neden olmuştu iki kadınında.

"Ne süresinden bahsediyorsun sen? Neredeyse iki hafta geçti İstanbul'a dönüşümüzün üzerinden ama Roza hanım bir türlü kendine gelip mantıklı düşünmek istemiyor."

Kurduğu cümlelerin sonuna doğru tekrar kendisini bulmuştu adamın iğneleyici bakışları. Fakat Roza'nın gözleri,duydukları ile sinirle ayağa kalkıp Yiğit'e yaklaşan arkadaşına dönmüş ve sinirli ses tonunu duymuştu.

"Yeter be,kez bağırmayı. İki hafta senin için uzun bir süre olabilir ama neredeyse yedi ayını kaçırıldığı yerde ve o insanlarla geçiren biri için uzun gelmez anladın mı? Şimdi sinirini de alıp gidiyorsun ve biraz rahat bırakıyorsun arkadaşımı."

Aslı ve Yiğit arasında çıkabilecek bir tartışma ihtimaline karşın oturduğu yerden kalktı Roza ve ikisinin yanına yaklaştığı an bakışları kendisine dönen adamın işaret parmağını uzatması ile duraksamak zorunda kalırken keskin sesini duydu.

"Bu iş burada bitmedi. Aklından ne geçiyor da şikayet etmeyi kabul etmiyorsun bilmiyorum ama o şerefsiz ve ailesi şikayet edilecek."

Ardından havada ki elini indirdi ve Roza'nın bir cevap vermesine izin vermeden hızlı adımlarla yanlarından ayrıldı adam ve birkaç dakika sonra sertçe kapanan kapının sesi yankılandı odanın içinde.

Duraksamış olduğu yerde,aynı pozisyonda kalmaya devam ederken yanına gelen Aslı'nın,kolunu sıvazlamasıyla bakışlarını ona çevirdi Roza ve samimi bakışlarının ardından yumuşak ses tonu ilişti kulaklarına.

GÜN DOĞUMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin