İyi okumalar.❤
Yeni günün aydınlığını bulundukları odanın perdelerini açarak odasına davet eden Roza,yüzüne çarpan ışığın etkisiyle elini gözlerine siper eden kocasının uykusunda mırıldanışını duyduğunda bakışlarını ona çevirdi ve gülümseyerek tekrar yanına yöneldi.
Yatağın boşta kalan kısmına oturup dizlerini kendine çektikten sonra başını diz kapaklarına yaslayarak kocasını izlemeye başladı. Onun yüreğini ısıtıyordu kocasının uykurkenki masum yüzü. Roza onu,bir çocuğu sever gibi sevmek istiyordu.
İçinde huzurlu bir heyecan peyda oluyordu adamı uyurken izlediği zaman. Yeni bir sabaha gözlerini onun yanında açtığı günden itibaren kendini tuhaf bir rahatlığa kavuşmuş gibi hissediyordu.Tarifini yapamıyordu fakat onunla uyuduğu ilk günden itibaren yeni güne daha farklı bir hisle uyanıyordu. Roza,tahmin ettiğinden daha çok sahiplenmişti adamın kollarını ve başını yasladığı göğsünü ev edinmişti kendine.
Yoğundu. Kendi iradesinin bile kavrayamayacağı kadar yoğundu adamın,kalbindeki yeri. Roza bazen kendisi bile şaşırıyordu yüreğinin bu adamı böylesine sahiplenmiş olmasına. Anlamlandıramadığı,yaşamadığı duygulardı bunlar. Ve böylesine yoğun bir şekilde kalbinden peyda olan duyguların bu adama yol almış olması ise içinde bulunduğu durumu daha da inanılmaz fakat bir o kadar da kudretli hale getiriyordu.
Roza şu an uyurken izlediği kocası nedeniyle yüzünde peyda olan gülümsemesinin,sadece yüzünü süslemekle yetinmeyip kalbine kadar ulaşarak orayı şahlandırdığını da hissediyordu. Gözleri değildi sadece kocasından çekmediği. Kadının bütün benliği,başa çıkamayacağı bir yoğunluk ile çekiliyordu kocasına karşı. Roza ondan ne gözlerini ne kalbini ne de ruhunu çekebilirdi bu saatten sonra.
Hissiyatlarının bu kadar kudretli olmasına karşın şaşırmayı hiçbir zaman bırakamasada artık sorgulamıyordu Roza. Zira sorgulayacak olursa bile,ne kadar sorgularsa sorgulasın kocasının tek bir gülüşüyle bile onun için çırpınmaya başlayan yüreğinin düşmüş olduğu bu hissiyatlara bir cevap bulamayacaktı. Bu yüzdendi sorgulamaktan vazgeçmiş olması.
O artık duygularının güzelliğinin tadını çıkarıyordu. Yanında huzurlu hissettiği adamın varlığı için atan kalbinin ona kavuşmasına izin veriyor,kadın artık kocasıyla beraber güzel bir hayatın düşüncesini istemekten başka hiçbir düşünceye yoğunlaşmıyordu.
Dağ gibi bir yapıya sahip olan kocasının uyurken bir bebek kadar masum görünen şu anki hali ise Roza'nın düşüncelerini ister istemez tetikliyordu. Kadın,bütün düşüncelerini bir kenara atıp onu böylesine izlemenin tadını çıkarıyor,dokunmadan seviyordu onu. Fakat izledikçe huzura kavuşan yüreği daha fazlasını istiyor,ona dokunmanın güzelliğini yaşamak,tadını almak istiyordu.
Roza bu isteği için çırpınan kalbine bir güzellik yapmak istedi bu kez. Bacaklarının önünde birleştirmiş olduğu ellerini çözüp bir tanesini kocasının yüzüne yaklaştırdı ve uykusunun hafif olduğunu bildiğinden dokunmaya korkarcasına alnına düşmüş olan saç uçlarıyla oynamaya başladı.
Yaptığı dokunuşlarının etkisi onu,kocasını uyandırma korkusundan daha mutlu hissettirdiğinden istemsizce pozisyonunu bozdu ve kocasına doğru iyice eğildi. Eli,artık saçlarından içeri dalmış ve her bir telini okşamakla meşgulken bakışları ise adamın yüzünü ezberlemek için her bir zerresinde geziniyordu.
Kocasının güzelliği ona dokundukça,yüzünü yakından izledikçe mest etti kadını. Roza her geçen saniye ona yaklaştığını fark etmeksizin usulca sokuldu yanına ve kapalı olan gözlerinden birine tüy kadar hafif bir öpücük kondurduktan sonra biraz geri çekildi ve aynı öpücüğü diğer göz kapağına da bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN DOĞUMU
Romance"Birbirimize en yakın olduğumuz an, Gün doğumu." Baran ARSLANOĞLU: Bir şehre sahiplik yapan gözü kara,delikanlı bir adam. Mardin'in en büyük aşiretinin başı, Baran Ağa'sı. Roza KARACAN: İstanbul'da doğup büyümüş azimli,çalışkan bir kadın. İstanbul'u...