İyi okumalar.❤
▪ 1 ay sonra ▪
Baran,elindeki çay bardağından bir yudum daha alarak karşısındaki hırçın dalgaların vurduğu denize çevirdi gözlerini. Bütün yaşananlara inat hiç durmadan geçen zaman,ilk kez ona aldığı her nefesi zehir etmişti.Geçirdiği bir ay, hayatından yıllar götürmekle beraber iştahını kesmiş,uykusuzluk ve huzursuzluk adamı hem bedenen hem de ruhen yıkmıştı.
İnsanların heybetinden korktuğu adam erimiş gitmişti günden güne. Ailesini Mardin'e yolladıktan bir hafta sonra artık babasının ısrarlarına dayanamamış çok sıkıntıya gelirse ona da bir şey olucağından korkup zorlukla ayrışmıştı İstanbul'dan.
Mardin'e vardığında ise nefes alacak bir zaman dilimine dahi kavuşamamıştı.Bir yandan eve baş sağlığı dilemek için gelen misafirler ile ilgilenmiş diğer yandan hayatını karartan o katilleri aramaya koyulmuştu.Bir ay içerisinde gitmediği şehir, aramadığı delik kalmamıştı.Bu süre için de kendisine düşman olanlara da iyice saldırmış düşmanlıklarını körüklemişti.
Hem kendi ailesiyle ilgilenmiş hem Berfin'in ailesiyle ilgilenmişti.Kaybetme korkusu bütün bedenini sardığından herkesi korumak için siper olmuştu. Bulamadığı şerefsizlerin başka birine daha zarar verme ihtimali her seferinde kalbine bir bıçak gibi saplanmıştı. Kendisi ise katili bulamamın siniri ve Berfin'e olan özlemi ile bitip gitmişti.
Herkese kendini feda edip kendi halini hiç düşünmeyen adamın bu halini gören yakınlarının içi acırken gözlerinde büyüyen ateş, fiziki olarak çökmüş olmasına rağmen düşmanlarını korkutuyordu. Bütün Mardin biliyordu ya Baran Ağa'nın içindeki ateş Mardin'i bile yakardı.
İki gün önce ise Berfin'in kırkı için ailecek tekrar İstanbul'a gelmişlerdi. Buradaki mevlitler bitince tekrar Mardin'e dönülüp orda daha büyüğü verilecekti.
Baran ise az önce sevdiğinin mezarına gidip yine içini döktükten sonra ayrılmıştı ordan. Evdeki kalabalıktan uzak kalmak istediğinden küçük bir çay bahçesi görmüş ve oturmuştu.Biraz kafasını dinlemek istemiş ama geçmiş yine peşini bırakmamıştı. Biliyordu ya o şerefsizleri bulmadıkçada rahata ermeyecekti. Çayından bir yudum daha alırken karşısına tanımadığı bir kadın dikildi. Baran kafasını kaldırıp karşısındaki kadına ' hayırdır' bakışı atınca konuşmaya başladı kadın.
"Bey efendi kusura bakmayın rahatsız ediyorum. Fakat size söylemem gereken bir şey var."
Adamın kaşları çatılırken sakin kalmaya çalıştı.
"Kimsin sen önce bi onu söyle?"
"Söyleyeceğim. Her şeyi anlatacağım size. Oturabilir miyim?"
Baran işkillenmişti kadından ama ne söyleyeceğini merak etiiğinden başını onaylar anlamda sallayınca kadın direkt oturdu.
"Öncelikle siz çok aradım ama bulamadım. Öğrendim ki Mardin'deymişsiniz. Ben de buraya sevdiğiniz kadının kırkı için geleceğinizi bildiğimden sizi bekledim."
Duyduğu sözler hassas noktasına ulaştığında sakin kalmak adına sarfettiği çaba uçtu adamın ve sesinin yükselmesine engel olamadı.
"Bana bak! Kim olduğunu söyle önce,canımı sıkma benim. Bunları nerden biliyorsun?"
Sarfedilen sözlerden akan öfke, genç kadını korkudan gersede sakin kalmaya çalışarak konuştu.
" Sizin başınızıdan geçenleri biliyorum. Ben sevgilinizin ameliyat edildiği hastanede kalp cerrahıyım. Sevgilinizi getirdiğiniz gün ben de oradaydım. Hatta ameliyatına ben de girdim Roza hanım ile beraber."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN DOĞUMU
Romansa"Birbirimize en yakın olduğumuz an, Gün doğumu." Baran ARSLANOĞLU: Bir şehre sahiplik yapan gözü kara,delikanlı bir adam. Mardin'in en büyük aşiretinin başı, Baran Ağa'sı. Roza KARACAN: İstanbul'da doğup büyümüş azimli,çalışkan bir kadın. İstanbul'u...