İyi okumalar.❤
Roza yirmi dakika öncesine kadar etkisini hissetmediği yağmurun baştan sona ıslatmış olduğu bedenindeki hafif titremeyi durdurabilmek adına bedenine sardığı kollarını sıkarken başını arabanın camına yaslamış ve artık gönlündeki yeri daha farklı olacak olan yağmuru izliyordu. Gözleri yağmurdaydı fakat gördüğü sahneler çok daha farklı ve hissettiği titremeye rağmen içini eritecek türdendi.
O,dudaklarının üstünde hissettiği soğuk dudakların kalbini eritecek seviyedeki sımsıcak baskısının etkisinden henüz çıkamamış,üzerine bir de bu yaşanılan anın asla tahmin edemeyeceği bir zamanda gerçekleşmiş olmasının ve kendi üzerinde bıraktığı bu denli büyük etkinin şaşkınlığını yaşıyordu.
Aynı sahne,aynı duygular ve aynı tat beyninde tekrar tekrar canlanıp bütün bedenininde yankı yapıyordu. Roza kendi içinde canlanan sahnenin gerisine çekilmiş ve o anı uzaktan izledikçe kendisini saran utanç hissiyle bakışlarını bir türlü kocasına çeviremeyip tek kelime söyleyemiyordu.
Şayet bir kere göz göze gelse adamın siyahlarıyla,sanki yüreğinden başlayıp en ufak zerresine kadar hissettiği utanç duygusuna karışan hazzı, kocası gözlerinden okuyacak ve Roza daha çok utanacaktı. Zira içini saran arzu hissini kendisi fark ediyor olmak bile deli gibi utandırıyordu onu. Fakat ne kadar utanırsa utansın,o an kocasına karşı duyduğu hazzın gerçekliğini de kabullenmeden yapamıyordu. Hatta emindi Roza kocası geri çekilmeseydi o an,kendisini ona kaptırmasına sadece saniyeler kalmıştı.
"Yavrum,geldik."
Dalmış olduğu yoğun düşünceleri bir anda kocasının sesiyle kesildiğinde Roza hafifçe irkilerek kocasına döndü fakat onun dikkatle kendisini izliyor olduğunu gördüğü an utançla tekrar önüne döndüğünde bir kez daha duydu adamın sesini.
"Kadın arabaya bindiğimizden beri parçalıyorsun,bırak artık şu dudağını ısırmayı. Kendine de eziyet çektirme bana da."
O an ısırdığını ancak fark ettiği dudaklarını hızla serbest bırakan Roza,kendine gelebilmek adına gözlerini bir kez kapatıp açtı ve derin bir nefes aldıktan sonra emniyet kemerini çıkarırken ses tonunu normal tutmaya çalışarak konuştu.
"Farkında değildim. Eve geçelim artık,ben çok üşüyorum."
Kadının bu hallerinin elbette ki farkında olan Baran,bu durumun keyfini fazlasıyla çıkarırken başını hafifçe eğip karısının yüzünü tamamen görüş alanına aldıktan sonra yüzündeki imâlı gülüşünün eşliğinde konuştu.
"Öyle mi? Bana daha çok yanıyormuşsun gibi geliyordu oysa ki?"
Pençesine düşmüş olduğu duyguların üzerinde yarattığı etkinin kocası tarafından fark ediliyor oluşuyla iyice utanan kadın aynı zamanda onun bu kadar açık sözlü oluşuna karşın sitem de ediyordu. Gözleri yine kocasını bulmadan arabanın kapısını açan kadın inmeden önce yine sessizce söylenmeyi ihmal etmedi.
"Arsız."
Baran,arabadan inerek eve doğru yürümeye koyulan karısının arkasından yüzünde muzip bir ifadeyle bakarken kendisi de keyifle indi arabadan ve eve doğru ilerledi.
Yarısı açık bırakılmış olan kapıdan içeri girdiğinde karısı da odasına ulaşmıştı. Baran üzerindeki ıslak ceketi çıkarıp portmantoya bıraktıktan sonra boy aynasının önüne geçip ıslak saçlarını tek eliyle karıştırırken yüzündeki huzurlu ifadenin her haliyle belli olduğu yansımasına bakarak derin bir iç çekti ve karısının odasına doğru yöneldi.
Roza üzerindeki hırkasını çıkardığı sırada açılan kapısından giren kocasıyla göz göze geldiği an sesini duydu.
"Benim üstlerim nerede? Kuru bir şeyler versene bana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN DOĞUMU
Romance"Birbirimize en yakın olduğumuz an, Gün doğumu." Baran ARSLANOĞLU: Bir şehre sahiplik yapan gözü kara,delikanlı bir adam. Mardin'in en büyük aşiretinin başı, Baran Ağa'sı. Roza KARACAN: İstanbul'da doğup büyümüş azimli,çalışkan bir kadın. İstanbul'u...