İyi okumalar.❤
Kurulması,bütün imkansızlıkların üstesinden güçlüklede olsa gelinerek,pes etmeksizin bütün çabalar sarfedilerek başarılabilinmiş olan küçük bir dünya. Roza ve Baran'ın küçük,iki kişilik dünyası bugünün nihayetinde yaşadıkları muazzam anların büyüsüyle bir kez daha güçlenmişti. Onlar bir kez daha kendi dünyalarının büyüsüne kapılıp teslim olmuşlardı bütün güzelliklerine.
Hayatları boyunca büyüsünden çıkamayacakları,güzelliğini unutamayacakları günün sonunda ikisinin de yüzünde güzel tebessümleri kalmıştı. Kadının yüzündeki tebessüm,hâlâ inanamadığı anların içinden çıkılmaz etkisinden doğmuştu. Adamın tebessümü ise izlemeye doyamadığı karısının mutluluğundan besleniyordu.
Vakit birhayli geçikmişti. Onlar,diğer aile üyeleriyle birlikte uzun süre o karın altında oturmuş,soğuk nedir bilmeksizin kendi kalplerinden doğan sıcaklığın eşliğinde eğlenmişlerdi. Fakat güzel olan her anın son bulması gerektiği gibi yavaş yavaş toparlanılmış,adam ve kadına mutluluk dilekleri sunularak düğün bitirilmişti.
Herkesi evlerine gönderen çift bir türlü kendi düğün mekanlarından kopamamıştı. Roza,kocasının kolları arasında hiç bıkmadan küçük düğün alanını izlemiş,yüzünden asla düşmeyen tebessümüyle her anın güzelliğini bir kez daha kazımıştı aklına.
Aklına kazıdığı her anın beraberinde iyice sığınmıştı bütün bu güzelliklerin kaynağı olan kocasına. Roza nefesini kesecek kadar kudretli bir şekilde kalbine işleyen aşkın, üzerlerine yağan kar tanelerinin sonsuzluğuyla yarışabileceği hissederek,buna tüm kalbiyle inanarak bitirmişti düğün gününü.
Şimdi ise ikisi,yine çok tanıdık bir anlarındaydılar. Onlar yine arabanın içinde,konağın önünde beklerken gittikçe sabırsızlanan Roza gözlerini arabanın ön camından izlediği konaktan çekip kocasına döndü.
"Uyumayan kalmış mıdır ki hâlâ?"
Sol elini yerleştirmiş olduğu direksiyona parmaklarıyla sabırsız bir ritim tutturan Baran,duyduğu ses ile gözlerini yorgun olduğu belli olan karısına çevirdi. Yorgundu,fakat yorgunluğu beyaz gelinliğinin içinde sanki ilk kez görüyormuşçasına nefesini kesecek gibi olan güzelliğine engel olamıyordu. Adam,şaşırıyordu onun bu büyüleyici güzelliğine. Yine de şu an bunları dile getirmek yerine söylenmeye niyetli olan arsız tarafı devreye girmeye kararlıydı.
"Hiç söylenme kadın,sen tutturdun eve gidelim diye. Bana kalsa direk çiflik evine sokacaktım seni,alacaktım koynuma sonra..."
Düz ses tonundaki söylenişi sonlara doğru hevesli bir hal almaya başlamışken dilinden dökülecek olan kelimeleri, karısının koluna vurması ile son bulduğunda onun küskünce önüne dönüşü olmuştu asıl susmasına neden olan. Direksiyonu bırakıp iyice karısına döndüğünde hevesi sönmeye yüz tutmuş ses tonunu duydu.
"Yeni odamız hazır çünkü,düğünümüzün sonunda kendi yeni odamızda uyuyalım istedim."
Kulağına ilişen sözler ile samimiyetle gülümsedi Baran. Onun bu naif düşüncesi adamın elbette ki fazlasıyla hoşuna gitmişti. Bunun yanı sıra neredeyse iki aydır düzeni devam eden odayı bir kez olsun görememiş olmanın verdiği merakı da çözülme hevesiyle meydana geldi tekrardan. Zira karısı oda bitmeden görmesini istememiş,ve şansları yaver gitmiştiki bittiği vakit,bu güzel güne denk gelmişti.
Yüzündeki tebessümü arsız bir gülüşe dönüşürken iyice eğildi kadına doğru ve hevesini tekrar kazandırmak adına konuya en iyi becerdiği yerden giriş yapmak için bir eliyle kadının yüzünü örten saçlarını geriye attı. Açıkta kalan güzel boynuna yerşetirdi parmaklarını ve usulca göğsüne doğru yol aldrırıken nihayet cevapladı onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN DOĞUMU
Romantik"Birbirimize en yakın olduğumuz an, Gün doğumu." Baran ARSLANOĞLU: Bir şehre sahiplik yapan gözü kara,delikanlı bir adam. Mardin'in en büyük aşiretinin başı, Baran Ağa'sı. Roza KARACAN: İstanbul'da doğup büyümüş azimli,çalışkan bir kadın. İstanbul'u...