♦️BÖLÜM 24♦️

76.4K 3K 1K
                                    


İyi okumalar.❤

Mutfağın kapısının önünde öylece dikilmiş karanlık gökyüzünü seyre dalan Roza,herkesin uyuduğuna emin olduktan sonra çıkmıştı mutfaktan. Bilerek oyalanmıştı çünkü bundan bir kaç saat öncesine kadar adamın dilinden tehlikeyke dökülen

'Ödeşeceğiz'

Kelimesi, korkmasına yetmişti. İçinden geçirdiği kelimeleri nasıl dışına vurduğuna hiçbir anlam veremezken,kazasız belasız bitirmeyi umduğu günün sonunu yine kendi aptallığıyla tehlikeli bir sonla bitirmiş olmanın sıkıntısını çekmişti gün boyunca.

Ve kadın biliyordu. O adam 'Ödeşeceğiz.' Dediyse intikamını alacaktı. Ödetecekti bu sözleri Roza'ya. Bu yüzden o saatten sonra adamdan köşe bucak kaçmıştı fakat nereye kadar burada durabilirdi? Saatin geç olduğunu biliyordu.
Adımlarını merdivenlere yönlendirip üst kata çıktığında odaya gitmeye elvermedi içi.

Aklına gelen düşünce ile bir üst kata daha yönelerek terasa gitmeye karar verdi. İlk defa gidecekti terasa ve bunu kimsenin olmayışını fırsat bildiğinden yapıyordu. Gündüz vakti Miran'a çayları verirken görebildiği kadarıyla ilgisini çekmişti.

Terasa çıktığı an tenini yalayan soğuk rüzgar hoşuna giderken bir kaç adım daha atıp tahmin ettiğinden büyük alanı inceledi. Terasın sağ köşesine salıncak biçiminde tasarlanmış büyük,sallanan bir bank yerleştirilmişti.

Roza eğer kendi evi olsaydı burası,vaktinin çoğunu o sallanan bankta kitap okuyarak geçireceğini düşünüyordu. Terasın orta ve trabzanlara yakın kısmında ise büyük bir çardak vardı. Üzeri minderler ile döşenmiş bu çardak tam da Mardin havasını taşıyordu üzerinde. Sol tarafta ise yan yana dizilmiş sandalyeler ve bir masanın üzerinde iki semaver ve bir kaç malzeme duruyordu.

Roza incelemesini bitirdikten sonra hepsini es geçip trabzanlara doğru ilerledi.Ayaklarının altındaki Mardin manzarasına karanlık hakim olsada evlerden yansıyan ışıklar aydınlatıyor ve süslüyordu. Bir süre seyretti manzarayı. Birkaç ay içinde değişen hayatını düşündü. Şu anda hiç bilmediği bir evde,tanımadığı insanlarla ve belki de normal şartlarda hiçbir zaman göremeyeceği bir manzaraya bakıyordu.

Hayat kendisini cehennem rüzgarıyla hiç bilmediği,zehir dolu bir yaşama savurmuştu. Bundan sonra ne olacağını bilmiyordu ve bunun korkusunu yaşamayı şu anlık bir kenara iterek manzarayı izlemeye devam etti.

Bir süre sonra gözlerini manzaradan çekip gökyüzüne kaldırdığında göz bebekleri büyüdü.İstanbuldayken yıldızlar böylesine büyüleyici görünmüyordu ya da Roza hiçbir zaman böyle bir yerde göğe bakma fırsatı bulamamıştı. Bedenini saran rüzgar dalgası,biraz temiz hava ve biraz da yanlız kalmış olmak huzurlu hissetmesini sağlarken aşağı inmek yerine çardağa yöneldi ve masanın üstünde katlı bir şekilde duran pikeyi alarak üstüne örttü. Biraz daha bu güzel anın tadını çıkarsa nolurdu ki?

🍁

Baran elindeki dosyayı masanın üzerine sertçe atıp ağrıyan gözlerini ovuşturarak sandalyesinde geriye yaslanıp saate baktı. 02.15 olduğunu görünce sinirle söylendi. Bunca saat burada oturmasının tek nedeni odasına gittiğinde o kadının uyumuş olmasını istemesiydi. Bu yüzden bu kadar saat burada oturmak canını sıkarken Roza'nın artık uyumuş olacağı düşüncesi ile sandalyesinden kalktı ve çalışma odasından çıkıp kendi odasına yöneldi.

Kapıyı açtığı an gözleri kanepeye kaymıştı fakat boş olduğunu görmesi ile kaşları çatıldı. Böyle bir şeyi beklemiyordu. Işığı kapalı olmasına rağmen yine de banyoya yöneldi ve iki kere kapıya vursada bir ses çıkmayınca kapıyı açıp orada olmadığını da görünce, tepesine ulaşmak üzere olan sinirleri ile hızla odadan çıkıp mutfağa indi fakat orada da yoktu.

GÜN DOĞUMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin