♦️BÖLÜM 30♦️

90.7K 3.4K 717
                                    

İyi okumalar.❤

Güçlükle evin kapısına ulaşabilmeyi başaran Baran, kararan gözlerine ve her an yığılmak üzere olan bedenine inat tüm gücünü kullanarak ayakta kalmaya çalışarak cebindeki anahtarı çıkardı. Kapıyı açmak için anahtarı yuvasına yerleştirmeye çalıştığı an kapının oynaması ile zaten açık olduğunu fark edince kaşları çatıldı.

Eli belindeki silahına gitse de yerinde olmadığını hatırlaması uzun sürmedi. Tek eliyle kapıyı sonuna kadar açıp içeri girdinde görmeyi beklemediği iki yüz aynı endişe dolu bakışlarla kendisine döndü.

"Lan Baran! Ulan bu halin ne senin?"

En yakın iki arkadaşı Yavuz ve Baver'i görmek ile nasıl hissedeceğini düşünürken Yavuz'un cevapsız bıraktığı sorusuna bu kez de Baver'in sesi eklendi.

"Sen kendini mi dövdürdün? Ne lan bu yüzünde ki, üstünde ki kan?"

Yine sessiz kalmayı tercih eden adam aynı zaman da yine kaçmayı tercih etmek isteyip adımlarını odasına yönlendirdiğinde Yavuz hızla önüne geçti ve Baran'ı geri itti.

"Yeter lan! Noluyor oğlum sana? Ulan bir haftadır ne bok yiyorsun İstanbul'da? Bedirhan'ı bir başına koymuşsun Mardin'de. Miran'ı burada bir kızın başına dikmişsin,çekip gitmişsin bulamıyor seni."

Halâ sessiz bir şekilde gözlerine bakan Baran'ı bir kez daha sertçe sarsarak itti Yavuz.

"Lan bak delirtme beni. İki gündür koskoca İstanbul'da seni arıyoruz. Kimse haber alamıyor senden. Meraktan delirecekti insanlar bir gün daha bulamasaydık seni."

Sessizlik ortamı boğucu bir hale getirirken Yavuz cevap alamadığı sorularının üzerine bir de acı dolu bakışlara maruz kalıyor olmanın sinirini yaşıyordu.

"Lan ne oldu oğlum anlatsana! Derdin ne lan senin?"

Ortamın kızıştığını farkeden Baver aynı zaman da Baran'ın durumunun sandığından daha kötü olduğunu da fark etmişti. Zira bundan dört gün öncesinde Bedirhan'ın yanlarına gelip ağabeyine ulaşamadığını,İstanbul da olmasına rağmen Miran'ın bile ona ulaşamadığını,en son konuşmalarında sesinin çok kötü olduğunu ve Mardin'de tek kaldığından aileyi bırakıp gidemediğini söylediğinde Baver,arkadaşının sadece kafa dinlemek istediğini düşünsede Yavuz ile konuşmalarının ardından yanında olma kararı alıp İstanbul'a geldiklerinde Baran'ı bulamanın endişesi ve Cengiz'den,Baran'ın bir şey öğrendikten sonra bu hale geldiğini öğrenmeleri ile işin ciddiyete bindiğini farketmişti.

Yine de şuan gördüğü arkadaşının saçı sakalı karışmış ve darbe yediği belli olan kan, şiş dolu yüzüne,kir ve yine kan içinde ki giysilerine ve en önemlisi acının ev sahipliği yapmış olduğu kızarmış gözlerine bakarken,durumun sandığından çok daha ciddi olduğunu farketmişti.

Sıkıntılı bir nefes verip birazdan Baran'ın yüzüne sert bir Yumruk indireceği belli olan Yavuz'un yanına gitti ve ikisinin arasına girerken Yavuz'u bakışlarıyla sakinleştirip Baran'a dönerek iki omzundan destek verircesine tuttu ve siyah gözlerin kendi gözlerine değmesiyle konuştu.

"Bir şey olmuş belli. Ne olduysa canını çok yakmış. Kasıp kavurmuş ki seni, kendini cezalandırmak için herkesten kaçıp buralara sığınmışsın, öyle ki kendini dövdürtmüşsün,öyle ki bir yerlere vurup vurup ellerini üst üste günlerce yaralamışsın canın yansın diye. Kaç gündür aç susuzsun söyle,kaç kere düşüp yığıldın oraya buraya, söyle oğlum kaç kere uyandığında nerede olduğunu hatırlamadın, söyle Baran kimden,neyden kaçtığın için yaptın bunları?"

GÜN DOĞUMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin