İyi okumalar.❤"O zaman bende devletin bana verdiği yetkiye dayanarak sizi karı koca ilan ediyorum. Bir ömür boyu mutlu olun."
Nikâh memuru farkında değildi ama yıllardır mesleği gereği dudaklarından dökülen klasik cümleler bu sefer yerine ulaşmayacaktı. Bu iki kurbanın evliliği bir ömür boyu mutlu olmak için değil,geri kalan ömürlerini birbirlerine zehir etmek için gerçekleşmişti.
Roza,memur tarafından uzatılan defter ve kalemi görmeyecek kadar dalmıştı. Aklı hala kardeşindeydi. Yanındaki adam kendisi gibi bir celladı da kardeşinin başına dikmişti ya korkmamak imkansızdı.
Baran,kadının önüne koyulan defter ve kaleme tepki vermemesi üzerine sabır çekti. Zaten zor dayanıyordu şu anki haline bir de bu kadın uzattıkça uzatıyordu. Belliki çok işi olacaktı bu kadınla.Kolundan sarsarak gerçek dünyaya dönmesini sağladı. Gözleri kendi gözlerine değince sinirle önündeki kalemi işaret etti.
Roza bakışlarını önüne çevirince fark etti yapması gerekeni. Biliyordu ya artık çaresi kalmadığını bu yüzden uzatmadan aldı kalemi. İmza atması gereken yere tereddütle baktı. Daha sonra yanindaki adamında söylediği gibi imzaladı ölüm fermanını kendi elleriyle.
Roza'nın nihayet imzayı attığını gördükten sonra defteri kendi önüne alan adam ve hiç düşünmeden attı imzasını. Biliyordu ki çok az bir süre bile düşünseydi alıp yırtacaktı o defteri. Yakacaktı bu odayı da konağıda.
Nikah memuru defterin imzalanması ile önüne aldı şahit imzaları Agit Ağa'nın isteği üzerine önceden iki şahit tarafından atılmıştı. Yaptığının şuç olduğunu farkındaydı ama Ağası onun en yakın dostlarından biriydi ve onu kıramamıştı. İşlemlerini bitirdikten sonra evlilik cüzdanını Roza'ya uzatsada Baran tarafından aniden elinden alınınca bir tepki veremeden kalktı yerinden.
"Hayırlı uğurlu olsun Ağit Ağa."
Agit Ağa sonunda kazasız belasız bitirmiş olmanın mutluluğunu dışarıya yansıtmasa da fazlasıyla hissediyordu. Karşısında ki dostuna minnetle baktı.
"Sağ olasın Erdal kardeş. Bedirhan yolcu etsin seni."
Daha sonra nikah haberi konaktaki halka duyurulmuş ve imam tarafından dualar edilmişti. Agit Ağa'nın büyük ısrarı ile ve gerekli olduğunu bildiği için Baran'ın da kabul etmesi sonucu hazır mevlit ortamı ve imam varken resmi nikah sonrası dini nikahta kıyılmıştı.
Nihayet biten nikah işlemleri sonrası Baran ve Roza bir birlerinin yüzüne dahi bakmadan yaşadıklarının ağırlıkları yüzünden sessizce odalarına çekilmişken konaktaki insanlara ikramlar verildikten sonra mevlid bitmiş ve konak boşalmıştı.
Arslanoğlu konağına sessizlik hakim olunca bütün aile üyeleri bir köşeye çekilmiş olması imkansız olan nikahın bitişini, geldikleri bu konumu düşünüyordu.Rojbin hanım insanlarla ilgilenmiş olduğundan çok yorulmuş ve terastaki çardağa atmıştı kendini ama aklındakiler yüzünden yoğrunluğu bile yaşayamıyordu . Oğlunun başına gelenleri düşünürken içi parçalanıyordu. Hayat bazen ciddi anlamda kurduğumuz bütün planları altüst edebiliyordu.
Tıpkı oğlunun hayatını altüst ettiği gibi. Son zamanlarda yaşananları düşündü kadın. Daha iki ay önce oğlunun düğünü için hazırlıklar yapıyorlardı. Bambaşka planları vardı bu ailenin ama kim bilebilirdi ki kurdukları planların böylesine büyük bir patlak vereceğini öyle ki şimdi oğlu sevdiği kadının katili ile evlenmek zorunda bırakılmıştı.
Düşündükleri yine gözlerinin yaşla dolmasına neden oldu kadının. Oğlunu görme isteğiyle kalktı yerinden. Ne halde olduğunu görmek istedi. Kapısının önüne gelince çalma gereği duymadan yavaşça açarak içeri girince oğlunu yerde sırtını yatağına dayamış şekilde otururken buldu. Usulca yanına yaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN DOĞUMU
Romance"Birbirimize en yakın olduğumuz an, Gün doğumu." Baran ARSLANOĞLU: Bir şehre sahiplik yapan gözü kara,delikanlı bir adam. Mardin'in en büyük aşiretinin başı, Baran Ağa'sı. Roza KARACAN: İstanbul'da doğup büyümüş azimli,çalışkan bir kadın. İstanbul'u...