Herkese merhabalar. Nasılsınız?umarım bir sorun yoktur. 😍
Bölüme gelmeden önce 24 Ocak tarihinde yaşadığımız talihsiz olay,depremin üzerimizde bıraktığı etki için hepimize 'geçmiş olsun' dileklerimi sunmak istiyorum.
Başta Elazığ,Malatya ve cevresinde oturup depremden birinci derecede etkikenen arkadaşlarımın,sonrasınsa ise bütün milletimizin başı sağ olsun kaybettiklerimiz için.🌹
Geride kalanlarımız için de çok büyük geçmiş olsun. Umarım bir daha böyle bir felaket ile karşı karşıya gelmeyiz. Hepinizin can sağlığına.Kendinize dikkat edin.♥️
| | |
İyi okumalar.♥️
Savur'da ki evin yanıp kül oluşu, sessiz bir vaziyete bürünen adam ve kadının akıllarından toz buhar olmuş gibiydi.Evlerine doğru yol alan arabada ne Baran'ın ne de Roza'nın yüzünde az önce yaşanılanların izi kalmış,bir kez bile bahsi yapılmamıştı.Geçmişin acısı gibi o anlarda silinip gitmişti akıllarından.
O andan sonra pek konuşmamışlardı lakin bu konuşmayış,bir olumsuzluk yansıtmıyordu. Şimdi her ikisi de evlerine kavuşmanın hevesindeydiler.Yüzlerinde burukluk yahut üzüntü değil sevinç parıltıları vardı. Her ikisinin de özlem dolu bakışları yuvaları olan şehrin sokaklarında ve insanlarında geziniyor,kendilerini görenlerin hevesli baş selamlarına hasretle gülümseyerek karşılık veriyorlardı.
Nihayet yol,ARSLANOĞLU konağının önünde son bulduğunda her ikisi de rahat bir nefes verdiler. Bütün kötülükleri gerilerinde, Baran'ın 'bitti' diye dile getirdiği kelimenin ardında bırakıp ferah bir yürek ile konağa kavuşmanın sevincini yaşadılar.
Onlar henüz arabadan inemeden koca konağın kapısı açıldı. Açılan kapıların ardından çıkıveren bir ufaklık hevesle arabaya doğru koşarken aynı zamanda sevinç dolu haykırışı sokağı doldurup,kulaklarına işledi.
"Yozaa,dayııı!"
Roza'nın bugün büyük bir özlemle kavuştuğu bu evi zamanında kendisine sevdiren sesin sahibi ile her ikisinin de yüzünde çok içten,özlem dolu bir gülüş peyda oldu. Aynı anda arabalarının kapılarını açarak hızla indiler ve Roza kendisine heyecanla koşan çocuğa yönelip eğilerek kollarına atlamasına izin verdi. Özlem dolu sesi,yüreğinden akar gibi dile getirdi ismini.
"Ali'mm."
Küçük Ali'nin boynuna sarılı kollarının arasında bütün sıkıntılarını unutan Roza,onun saçlarını şefkatle okşadı. Hemen ardından geri çekilip yanaklarından özlemle öptüğü sırada bu kez hararetli çıkan sesini tekrar duydu.
"Babamlar tek gelince sen gelmeyeceksin sandım Yoza. Ağlayacaktım yine. Bir daha gitme sen,annenler buraya gelsin. Ben çok sıkılıyorum burada."
Ufaklığın tatlı sitemi ile yürekten bir tebessüm belirdi Roza'nın yüzünde. Kısa bir an dalıp giden aklı,Ali'nin temiz dünyasında bildiği gibi annesi ve babasının sağ olduğu hayaline sarıldı. Sağ oldukları ve yuvasına gelip kocaman ailesini, kocasını,hamileliğini kendisiyle birlikte yaşayıp hayatına ortak oldukları anların kalbini saran hayalini yeşil gözlerinin önünde canlandırdı. O çok kısa dalgınlaştığı zaman diliminde Ali'nin dünyasına karışıp ailesinin varlığına kavuştu. Onlara kavuşur gibi bir daha sarıldı kolları arasındaki ufaklığa. Geri çekildiğinde ise gözlerinin içine bakarak ona istediği sözleri dile getirdi.
"Onları buraya getiremem ama bir dahakine seni götürürüm belki. O zaman hiç ayrılmamış oluruz,olur mu pamuk şeker."
Ali,Yoza'sından duymayı en çok sevdiği hitabın ve birlikte olacaklarına dair dile getirdiği sözlerin sevinciyle kocaman gülerek ellerini sevinçle birbirine vurdu. Onun bu hali ile neşesi tekrar bahar açan Roza,ufaklığı kucağına alıp kalkmak için hareketleneceği an kısa bir süreliğine varlığını unuttuğu kocası kendisinden önce davranarak yanlarına yaklaştı. Eğilerek Ali'yi kucağına alırken gözlerinin içine bakarak güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN DOĞUMU
Romance"Birbirimize en yakın olduğumuz an, Gün doğumu." Baran ARSLANOĞLU: Bir şehre sahiplik yapan gözü kara,delikanlı bir adam. Mardin'in en büyük aşiretinin başı, Baran Ağa'sı. Roza KARACAN: İstanbul'da doğup büyümüş azimli,çalışkan bir kadın. İstanbul'u...