"Ne yapacağız?" diye sordu Anna
"Bildiğimiz işi"
"Ben hiçbir şey bilmiyorum bu konuda, korkarım sana yardım edemeyeceğim"
"Korkma, daha önce böyle kötü vakalarla karşılaştım. Şansımız yaver giderse, hastayı kurtara bileceğiz. Önce ödem çekilsin, sonrası kolay"
"Sence hasta iyileşirse bizi bırakırlar mı?"
"Bilmiyorum, daha önce kaçırılmadım. Belki bırakırlar, belki de yok. Ama bunun için zamanımız var. Yaralının iyileşmesi zaman alacaktır. Bu da bize vakit kazandırır, ona kadar kurtarırlar bizi......Her halde."
Anna Cemal'in bu kadar rahat konuşmasından durumu kavrayamadığını düşünerek sordu.
"Cemalciğim, sen hale durumun farkında değil misin? Biz kaçırıldık, belki de işleri bittikten sonra bizi öldürecekler. Neden böyle rahatsın?"
"Rahatım çünkü inanıyorum. Hiç bir günahımızın olmadığına, buradan kurtulmak için Allah'ın bize yardım edeceğine inanıyorum?"
"Ne o, bunca öldürülenler hepsi suçlular mı? Allah onlara neden yardım etmiyor? Neden o çocuklar öldürürlüyor? Peki, kaçırılan bunca insanların neden hainsin, neden suçlusun, neden kafirsin diye kafası kesiliyor? Onlar inanmıyorlar mıydı suçsuz olduklarına?
" Ben öyle bir şey mi dedim? Tabii ki tüm bunları biliyorum, ama çıkmayan cana umut çok değil mi? Öldürmedikleri sürece, "öldürecekler" dediğinde, bir de 'belki' demek geliyor içimden, belki öldürmediler diye umutlanıyorum. Bence sen de öyle yap."
Cemal'in söylediklerinden sonra kendine gelen Anna
"Galiba, doğru söylüyorsun, neden korkalım değil mi? Hala nefes alırken, bir umudumuz varken"
"Ha şöyle, buralara kadar gelip savaşın ortasında görevini yapmaya çalışan kız böyle konuşmalı işte. Umudunu asla kaybetme. Son ana kadar"
"Son ana kadar."
Bir birlerine baktılar ikisi de diğerinin gözünde kendini gördü. İkisi de dimdik ölümün gözüne korkusuzca bakacak kadar yüreklilerdi.
Anna serumu kontrol edip odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Kilitli olduğunu görünce tekmelemeye başladı. Az geçmeden Abdullah'ın "ne oluyor?" diyerek sert bakışlarla onlara baktığını gören Cemal
" Durumu kontrol altına aldık. Açlıktan ölmek üzereyiz, bir kap yemek verirsiniz her halde, ölü doktorlar işinize yaramaz değil mi?" diye çıkıştı. Kapıyı onların üzerlerine kapatan Abdullah bir süre sonra yanında silahlı bir adamla tekrar geri geldi. Abdullah Cemal ve Anna'nın ellerini bağlayıp karşıdaki boş odaya aldı. Odada masa, iki sandalye ve üst üste yere atılmış döşekler vardı. Bu kirden renkleri belli olmayan yatakların üzerine birkaç tane daha battaniye de atılmıştı. Cemal hızlıca odaya göz gezdirdi. Demir parmaklıklı tek penceresine dışarıdan bir de tahta çivilenmişti. Anna Cemal'in pencereye baktığını görüp
"açık olsa bile buradan kaçmamız imkansız " diyerek gülümsedi.
"Öylesine bakıyordum."
"Öyle olsun." Cemal Anna'nın yüzünün düştüğünü görüp
" Az önce ne konuştuk biz. Hani umudumuzu kaybetmeyecektik."
Anna önce Cemal'e sonra da etrafına baktı.
"Benim de umudum bu kadar sürüyor işte bu odaya tıktırılıncaya kadar."
"Şükret Anna." Anna Cemal'e ters ters bakarak,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor Cemal bir sevda hikayesi(TAMAMLANDI)
Mystery / ThrillerÖnceleri acılara dayanamadıkları için ağlıyorlardı, şimdi de ağlamadan duramadıkları için. Şimdi sıra geldi "Doktor Cemal'"e Keşfedenlerin dikkatini çeken ve bitirmeden bırakmadığı bir hikaye olduğunu söyleyebilirim. Doktor Cemal iç çatışmalarında...