Bölüm 40

152 24 28
                                    

Arabayı nasıl kullandığını eve nasıl geldiğini  hatırlamıyordu. Deniz kıyısından ayrıldıktan sonra önce Aysel'in evine gitmişti.  Sahil Onu görünce sevinçle koşup;

"Cemal amca, hoş geldin. Neden yalnız geldin? Gülnar babanneyi, Afik dedeyi neden getirmedin?" diye sormuştu. Cemal Sahil'i kucağına almış, sıkı sıkı sarılmış, kokusunu ilkkez içine çekmişti baba olmanın verdiği içgüdüyle. Ardından  yanaklarından öpmüş, saçlarını okşamış, karşısında durup ona bakan Aysel'e kızgın bir bakış atmıştı. Gözlerindeki kini görmeye özel çaba gerekmiyordu ama Aysel buna aldırmamış, belki de görmemiş, ya da anlam verememişti.

"Oğlum, Cemal amcayı rahat bırak" diye ondan uzaklaştırmaya kalkmıştı. Cemal  Aysel'in bu hareketine daha da kızmış az kalmıştı ki

"beni evladımdan uzak tutmaya senin değil, kimsenin gücü yetmez" desin. Ama

"öylesine geldim bir şeye ihtiyacınız var mı diye sormak için" diye  konuşmuş, içinden geçenleri söylememişti. Sahil'in

"hadi Cemal amca, biraz  daha kal, sonra gidersin" diyen sesini duyunca ve de  gözlerine bakan gözlerini görünce vazgeçmişti.  Kaç gündür meylini ona vermiş, baba bimeden baba yerine koymuştu onu. Nasıl incitebilirdi, nasıl kırabilirdi küçük kalbini. Büyüklerin sorumsuzluklarının bedelini ona ödetemezdi.   Belki de olanları öğrenirse kendisinden uzaklaşır diye korkmuştu.

"Seni almaya geldim, bize gidelim mi?" diye sormuştu Sahil'e.

"Evet " demişti.

"Anne gidelim mi? Ben burada sıkılıyorum. Afik dede bana söz vermişti, balık avına  götürecekti beni."

"Bu saatte balık mı tutulur?"

 "Olsun, uyuyruz onlarda. Yarın gideriz. Sen Gülnar babanneyle oturur, sohbet edersiniz  sıkılmazsın. O da tekbaşına kalmaz, sen de. Hem  ben biliyorum balığa erkenden çıkılıyor. "

Aysel;

"hayır" dedim "olmaz, izin vermiyorum. Sonra gideriz" deyip kestirip atınca, Cemal, Aysel'in şüphelenmemesi için fazla ısrar etmemişti.

"Oğlum," dedi "şimdi geç oldu. Hem Afik dedenin işi var  yarın, önce izin alsın sonra gidersiniz balık avlamaya." demişti.  Sahil üzgün ama ikna olmuş şekilde eve girmeden  Cemal'e tekrar sarılmış.  Aysel yine aynı karanlık ve endişe ve korkuyla  bakmıştı Cemal'e. Cemal de aynı sıcaklıkla kokusunu içine çeke çeke sarılmıştı Sahil'e.  Bunu yaparken de bir gözü Aysel'de, nasıl tepki verecek diye  izledi onu. 'Acaba anlamış mıydı? Öğrendiğimi hissetti mi?' diye cevap aradı  Aysel'in bakışlarında.    Bir an neden böyle yaptığını sormak, kavga etmek, çocuğu alıp götürmek, bir daha ona göstermemek gibi şeytani fikirler geçti aklından. Tüm bunları söyleyecekmiş gibi  başını kaldırdı. Sahil'in eve geçip kapını kapattığını gördükten sonra efesle 

"Neden?" diye sordu Aysel'e.

"Ne neden?" Aysel anlamayan bakışlarla baktı Cemal'e. Hiçbir şey anlamıyordu. Düne kadar kırılmasın, üzülmesin diye  davranırken şimdi bu kabalık neydi neden böyle bakıyor' diye düşündü.

'Neden gözlerinde  kin birikmiş? Gözlerindeki o sarı yılanlar neyin nesi?' diye  kendi kendine sordu.  Cemal'in sorusundan  bir şey anlamadığını belli etmek için tekrarladı sorusunu.

"Ne neden?"

Sonra yıllar önce ona sorduğu sorunun cevabının peşinde olduğunu tahmin ederek;

"Yine mi aynı soru?  Bıkmadın  mı aynı soruyu defalarca  sormaktan? Sana söyledim yıllar önce cevabını. Bir daha sorman, sorunun cevabını, olanların sonucunu değiştirecek mi?"

Doktor Cemal bir sevda hikayesi(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin