Bölüm 27

160 26 89
                                    

 Başhekim Cemal'in yıllık iznini kullanmasını tavsiye ederek;

"bu kafayla sana hasta falan emanet edilmez, nereye gidersen git, tatil mi yaparsın, kendini odalara mı kapatırsın bilmem, ama geri gelince seni böyle görmek istemiyorum. Yoksa külahları değişiriz." dedi.  Cemal;

"tamam hocam, kafamı toparlamadan dönmem" diyerek odadan çıktı. Cemal'in odasından çıkması ardından başhekim Afik Bey'i aradı.

"Komutanım, istediğinizi yaptım. Cemal'i izne yolladım"

"Razı geldi mi?" 

"İtiraz edecek yol bırakmadım diyelim. Kabul etmekten  başka çaresi kalmadı. Umarım bu tatil ona iyi gelir" 

"Merak etme, onu kendine getirmeden bırakmam"

"Az şey yaşamadı çocuk, dinlenmesi lazım tabii. Kariyerini de etkiliyor bu halleri. İşine konsantre olamıyor. Kaç tane konferansı  kaçırdı"

"İyi olacak inşallah. Biraz kafası karışmış şimdi,  ben onu memlekete götüreyim de sıkıysa iyileşmesin." 

"Size iyi yolculuklar o zaman"

"Sağ ol, seni de bekleriz.  Biliyorsun yolu, ne zaman istersen gelebilirsin. Bekliyorum."

"Biliyorum, bilmez miyim. Az mı gittik. Şimdi olmaz. Siz başbaşa kalın bir, Cemal kendini toparlasın,  ben daha sonra gelirim" 

"Hadi o zaman, tutmayayım seni, hastaların bekler"

"Görüşürüz. Size iyi yolculuklar."

****

Cemal başhekimin yanından ayrıldıktan sonra  izin işlemlerini halledip odasına geçti.  İş saati bitmek üzereydi. Bir kaç eşyasını alıp hastaneden çıktı. Doğru eve gitti. İznini nasıl değerlendireceği  üzerine hiçbir fikri yoktu.  

'Bir kaçgün yatak keyfi yaparım, sonrasını düşünürüz" dedi kendi kendine. Eve geldiğinde akşam çökmüş, şehir karanlığa  karışmıştı. Babası ise hala işten gelmemişti. Annesi her zamankinin aksine, kocasını merak etmiyor, kendi işiyle meşguldu. Normalde bu saatlerde girer çıkar; 

"nerede kaldın be adam" diye pencere önünden ayrılmazdı.  Annesini bir yere gidecek gibi harıl harıl hazırlık yaptığını görünce annesine sormadan edemedi.

"Ne oluyor anne, bir yere mi gidiyorsunuz?"

"Bilmiyorum evladım, baban hazırlanmamı söyledi, yıllık iznini almış da"

Cemal bunun bir tesadüf olmadığını anladı, babasının kesin bu işte bir parmağı vardı. Zaten başhekim onun arkadaşıydı. Kesin o ayarlamıştı. 

"Of baba ya, rezil ettin beni. Çocuk gibi bana izin almışsın" diye düşünürken, kapının  zili çaldı. Afik Beydi gelen. İçeri girer girmez saklama gereği duymadan sordu:

"Oğlum, geldin mi? Hazırlanıyor musun?"  

Anlaşılan saklamak gibi bir düşüncesi de yoktu. Cemal, Afik Bey'in bu tavrı karşısında ne yapacağını şaşırdı, ona olan kızgınlığı uçup gitti.  Hatta babasının fikri cazip bile geldi. Ona kalırsa, kendini odalara kapatıp yatağa mahkum edecekti. 

"Ah Cemal," dedi kendi kendine. 

'büyümedin gittin, ne zamana kadar baban, annen düşünecek seni. İlk fırsatta depresyonu boyluyorsun. Çık be oğlum, kurtul bu illetten, artık kendi yoluna bak, hayatını toparla.' diye söylendi içinden.

"Evet babacığım,  nereye yolculuk, bu kez nereye gütüreceksin beni" diye kendisinin babasının bu işte eli olduğuna şaşırmadığını göstererek direkt sordu. 

Doktor Cemal bir sevda hikayesi(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin