Bölüm 23

169 30 46
                                    

Bazi şeyleri görmeden, okuyarak, ya da birilerinden öğrenerek anlayabilirsin. Ama bazı şeyleri anlamak için görmek, yaşamak lazım.

Belki de daha önceden olsaydı böyle şeyler yaşayanlara;

'ne yapacaksın öylesini' derdi. 'Beni terk edeni, dünden terk ederim' derdi. 'Unut' derdi. Ama aynı şeyi şimdi biri çıkıp ona söylese;

'sen ne anlarsın sevdadan, kolay mı sandın unutmayı' der, kızar, tepki gösterirdi. Kaç yıldır kalbinin bir köşesine gömdüğü ve ya gömdüğünü sandığı sevdası bu gün gün yüzüne çıkmıştı. Körüklenmiş ateş gibiydi, alev alev yanıyor, kalbini yakıyordu. Sebebini bilmediği bir ayrılığın ardından yıllar geçmişti. O yüzden şimdi duydukları ona anlamsız gelmiş, kafasında soru işaretleri bırakmıştı.

'Neden peki? Neden? İnsan terk ettiği birine bunu neden yapsın, umurunda olmaması gerekirken. Belki, belki ben sebep olmuştum gitmesine. Evet, evet, yoksa beni terk etmezdi. Ne yaptım, ne yaptım peki, hatırlayamıyorum, hatırlayamıyorum. Ben sana ne yaptım?" diye yüzünü kayalara çarpan dalgalara tutup haykırdı. Bağırdı, bağırdı. İçindeki öfkeyi, hırsı, belirsizliği, şüpheyi, keşkeyi ne varsa hepsini dışarı püskürtürcesine bağırdı.

"Neden?" diye kaçan onca yılına yandı, bin kere sordu kendine, ama doğru düzgün giden bir ilişkinin neden böyle son bulduğunu anlamasına yetmedi cevabı.

"Aysel, beni ezmek mi istedin? Yok, biliyorum, sen öyle bir şey yapmazsın. Aradan onca yıl geçmiş, peki, madem seviyordun beni, bana bir şey olmasını istemiyordun, neden bıraktın?"

'Ya sen? Sen de aynı şeyi yapmaz mıydın?'

"Yapardım, ama ikisi aynı şey değil, ben seni terk etmemiştim, hala seviyordum."
'Seviyordun? Güldürme beni..Hani, nefret ediyordun? En son benden nefret ettiğini söylemiştin. Ne çabuk değişti fikrin?'

"Öyle söylemem gerekirdi."

'Kime?'

"Kendime. Öyle söylemezsem yaşayamazdım."

'Aldattın kendini demek.'

"Evet aldattım, yalan söyledim, ama işe yaradı.'

'Yaramamış, kimi kandırıyorsun. Yarasaydı bu halde olur muydun?'

"Olmazdım doğru, yanlış yol seçmişim. Unutmak için bir yalana sığınacağıma, peşine düşüp gerçek sebebini öğrenir, kabullenirdim."

'Yıllardı taşıdığın yükün altında ezildin, atabildin mi kafandan? Unuttuğunu sanarken, hop diye çıkmadı mı karşına?'

"Öyle. Aslında bunca yılda öğrendiğim tek bir şey hiçbir şeyin unutulmadığıdır. Hisslerinle, duygularınla yaşadığın hiçbir şeyin. Üzüldüğün anlar, sevindiğin anlar, seni heyecanlandıran her an, hiçbir şey unutulmuyor. Ona benzeyen her hissi yaşadığında; 'ben burdayım' der, hatırlatır kendini.

'Bir zamanlar biz seninle tanıdıktık, ben seni tanıyorum, sen de beni tanıyorsun.' der..."

'Öyleyse, karşına neden çıkmadı şimdiye kadar, neden hatırlatmadı kendini?'

" Sana hissettiğim duygulara benzer duygular yaşamadım. O duygunun aynısıyla karşılaşmadım, ne benzerine, ne de bir çakmasına. Şayet karşılaşmış olsaydım, vedalaşırdım senle, yolverirdim o hisslerime. Misafir gibi, zamanını doldurmuş, gitmiş olurdun, arada sırada hatırlatırdın kendini, o kadar, acıtmazdı. Yerin dolmuş olurdu çünkü."

'Ne o, sen de mi 'çivi çiviyi i söker' diyorsun'

"Ben demiyorum, atalarımız diyor. Zamanla sen kendini farklı sansan da, senin böyle insanlardan ayıran hiçbir özelliğinin olmadığını görüyorsun."

Doktor Cemal bir sevda hikayesi(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin