Bölüm 41

155 24 30
                                    

Annesinin arkasından 

"Yemek hazırlayayım mı oğlum, aç mısın?" diye seslenişiyle kendine geldi.

Cemal "Hayır anne, tokum hastanede yedim bir şeyler.  Uyuyacağım, yorgunum." diye cevap vererek odasına geçti. Üstünü değiştirmeden  yatağa attı kendini, ne yapacağını,  nasıl davranacağını bilmiyordu. Kafası karmakarışıktı. Bir tarafı  'oğlun olduğunu herkese haykır' diyor, diğer tarafı 'hayır acele etme, 'bekle' diyordu.

Sevinçliydi, içi içine sığmıyordu. Bir babaydı artık. Dudaklarının altında 'babayım ben, baba' diye tekrar etti kendi kendine.  Elini kolunu nereye koyacağını bilmedi. Sevinçten ışıldayan  gözlerini tavana dikti, avizenin lambalarına takıldı gözleri  'ışık gibi,  aydınlık gibi baba olmak' dedi kendi kendine. 'Gecemi aydınlattın oğlum, hoşgeldin hayatıma' diye fısıldadı.  Yavaş yavaş gözleri kapandı, uykuya teslim etti kendini  ışıkların altında.

Annesi kapının altından süzülen ışığı görünce 'bir fincan çay falan götüreyim, çalışıyor her halde' diye  kapıyı tıklattı, ses gelmeyince;  'yine okumaya kaptırmış kendini' deyip   kapıyı açtı..

"Oğlum, sana çay getirdim..." diyecekken Cemal'in  uyuduğunu görüp lafının gerisini getirmedi. Oğlu  üstünü değiştirmemiş, öylece sızıp kalmıştı.

'Vah yavrum ne kadar da yorulmuş, üstünü değiştirecek hali bile kalmamış' diye içinden konuştu.  Yaklaşıp üzerini örttü,  ışığı kapatıp dışarı çıktı.

'Bu kadar çalışmasan olmaz mı?' diye  yatağına girerken hala söyleniyordu. Afik Bey karısının bir şeyler mırıldandığını duyup;

"Ne oldu hanım, yine ne vır vır söylenip duruyorsun  dudaklarının altında." diye karısına döndü yüzünü.

"Hiç, Cemal'i diyorum, çok yoruluyor. Üstünü değiştirecek hali bile kalmamış, öylece sızıp kalmış yavrum." Afik Bey karısına ters bakış attı.

"İlk kez mi böyle yapıyor, hep geç gelir zaten. Sen de aynı şeyi söylemekten bıkıp usanmıyorsun. Belki işten gelmiyordur ne biliyorsun? Gencecik çocuk arkadaşlarıyla takılır, öylesine gezer. Bırak Allah aşkına çocuğu kontrol etmeyi."

"Ben mi kontrol ediyorum? Ona gezme diyen mi var. Kendisi söyledi hastanedeydim diye. Ben uyduruyorum sanki. Hem ne yapayım, evladım o benim, üzülüyorum aç susuz kalınca, yorulunca."

" Çocukken 'oğlum doktor ol, beyaz önlük giy, sana ne kadar da yakışır' deyip dururdun.  Şimdi anladın mı  doktorluğun giyinip kecinmek olmadığını. "

"Ondan başka doktor yok sanki koskoca hastanede."

"Var tabii, onlarcası var. Oğlun da mesleğinde iyi ki ona daha çok  ihtiyaç duyuluyor. Gurur duyacağına şikayet ediyorsun."

"Evet öyle, benim oğlum herkeslerden iyi, akıllı, başarılı. Şikayet ettiğim falan da yok." deyip gururlandı Gülnar Hanım. Afik Bey karısının çelişkili tavırların  bakıp gülümsedi, ardından ' "nıç nıç" diyerek başını salladı.

"Hadi yatalım, ne istediğini kendin de bilmiyorsun. Uyutmadın  sabahtan beri. Oğlun geç yattı diye kocanı da uykusundan ettin. Varsa da, yoksa da oğlun."

"Allah, Allah, sana uyuma diyen mi oldu.  Ben kendi kendime konuşuyordum."

"La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim." deyip arkasını karısına dönerken yorganı tamamen üstüne çekti. Gülnar Hanım üstünde yorganın kalmadığını görünce kenarından iki eliyle tutup sinirle kendisine doğru  çekti. Afik Bey

Doktor Cemal bir sevda hikayesi(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin