Bölüm 18

215 39 73
                                    

"Ya Abdullah, ona ne oldu kurtulabildi mi? Görebildin mi sen, onu?"

"Kendime geldiğimde muhaliflerin hastanesindeydik. Sen kendinde değildin. İlk müdaheleyi yaptıktan sonra helikopterle Türkiye'ye getirildik. Oradayken doktorlara Abdullah'ı sormuştum, öyle birini getirmediklerini söylemişlerdi."

"Abdullah'ın yaralandığını sen de gördün"

"Evet, ölmüşse ailesine yazık oldu. O kadar çocuk yetim kaldı"

"Sen bütün bunları onun için mi söylüyorsun. Yüzlerce, belki de daha fazla çocuğun yetim, öksüz kalmasına neden olan şu adam için mi söylüyorsun?"

"Ne bileyim, çocuklarına üzüldüm galiba."

"Unutma, eli kanlı bir katil o, ne yaparsa yapsın, daha önce yaptıklarının hem de, bile isteye yaptıklarının yanında hiç kalır. Bin çocuğu olsa da üzülmem ben o adama. Çocukları şanslı bence ölmüşse. Öyle babanın hayrından çok zararı dokunurdu onlara sağ kalırsa. Kendisi itiraf etti yaptıklarını, sen de duydun, öyle bir adam bağışlanır mı?"

"Hayır, doğru söylüyorsun, zaten o da anlattıklarını pişman olduğu için anlatmıyordu. Sadece yaşantısının bir parçası gibi, askerlik anılarını anlatır gibi anlatıyordu. O zaman da şaşırmıştım. Anlatırken bile içten içe yaptıklarıyla böbürlenir gibi gelmişti bana. Ama yine de üzülüyor insan, ne olur olsun o bir insan. Belki de bundan sonraki hayatını doğru dürüst yaşamak için harcayacaktı."

" Hayır ben öyle düşünmüyorum. O, pişman olmamıştı, sadece yorulmuştu. Daha rahat hayat sürmek istiyordu, endişesiz, kimseyi düşünemeyeceği bir hayat. Parasız kalınca, zora düşünce aynı şeyi yapacaktı. Belki geri dönemezdi, ama kolay yaşamanın türlü yollarından yararlanacaktı, eminim. Elleri bunca insanın kanına bulaşmışken, tevbe etmeyi bile düşünmedi. Bizi kurtarmaya niyetlenirken bile kendini düşünmüştü. Cebini ve gelecekteki rahatını."

Anna susarak Cemal'i dinliyor söylediklerinden dolayı onu haklı bulduğunu gösterir gibi kafasını sallıyordu.

"Öylelerinin yaşaması, zalimliğini devamettirmesi belki de kendileri için daha büyük bir bir cezadır. Keşke tevbe etseydi. Şayet tevbe etmiş olsaydı, bu onun hayrına olurdu. Ölmüşse de, yaşıyorsa da. Yaşarsa ettiği tevbeye göre yaşar, bundan böyle kötülük yapmaz, suçsuz, günahsız insanları öldürmezdi. Ölmüşse yine de Allah'ın taktiridir. Belki de daha fazla suç işlememesi için ona tanıdığı şanstır, ona sunulan ölüm şekli"

"İnsan değişir mi? Tevbe ederse değişir mi sence?"

"Tevbe; kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm yetişince: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler için değildir. Tevbede bir hesap olmamalı, pişmanlığı kalbinden gelmeli insanın. işte o zaman Tevbesi gerçekse, kabul olur. Bir Ayet-i Kerimede denildiği gibi. " De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. (Zümer Suresi, 53. ayet)" Anna "ne kadar da inanarak konuşuyorsun" dedi.
                     
                         *********

      Abdullah yıllar önce katılmıştı örgüte. O zamanlar büyük oğlu hala 10 yaşındaydı. Talim, eğitim derken bir iki yıl geçmişti. Katıldığı ve yaptığı eylemlerden taktir aldıkça daha çok eylem yapmak, daha çok savaşmak istiyordu. Bu da ona kendisini önemli hissettiriyordu. İlk önceler evlerine gitmesine izin verilmiyorken örgütün güvenini kazandıktan sonra arada sırada ailesini ziyaret edebiliyordu. Ailesi geçim sıkıntısı çekerken onun nerelerde olduğunu anlamakta zorlanan karısının sorularını yanıtlamaktan kaçıyordu. Örgütün has elemanlarından biri olmuştu kısa zamanda. Yaşadıkları bölgenin sorumlularındandı. Kendi eliyle kaç genci, hala on beş yaşını doldurmamış kaç çocuğu örgüte katmıştı.

Doktor Cemal bir sevda hikayesi(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin