Tural'ın ölümüyle memlekete- yakın akrabalarına haber verilmiş cenazeleri teslim edilmişti. Aysel için ise beklemekten başka çare yoktu. Ameliyatın ardından beyninin farklı bölgelerinde ihtiyaç görülen enerjiyi azaltmak amacıyla suni koma durumuna getirilmişti. Tedavi iyi sonuç verince uyutmak için verilen ilaçlar kesilecek, o da kendiliğinden komadan çıkacaktı. En azından şimdilik öyle umuluyordu. Bu süreçte Cemal, Aysel'in çocuğunu tedavi edildiği hastaneden almış, evlerine götürmüştü. Gününün çoğunu hatta neredeyse hepsini hastanede geçiren adam, fırsat bulur bulmaz Aysel'in odasında alıyordu soluğu.
On güne yakındı ki çocuk onlarda kalıyordu. Alçıya alınmış kırık kolu neredeyse iyileşmişti. Afik Bey, Gülnar Hanım, günde kaç kez annesini, babasını, babaannesini sorup duran çocuğa ne cevap vereceklerini bilmiyorlardı. Tüm günü Sahil'i oyalamakta zorlanan Gülnar Hanım, bu durumu kocasıyla konuşmaktan başka çare bulamadı.
"Küçücük çocuk merak ediyor, üzülüyor. Ne yapsam olmuyor, önceleri oyalaması kolaydı, artık kuşkulanıyor. Belki annesine götürürsek, annesi için de iyi olur iyileşir, açar gözünü. Hisseder oğlunun kokusunu. Ona da moral olur he, sen ne dersin?"
"Bana göre de doğrusu o. Ama yine de Cemal'e sormamız lazım."
"Evet sor, psikolog'a mı danışır ne yapar, bu işe bir çözüm bulmamız lazım."
"Tamam, dur bir soralım." deyip oğlunu arayıp durumu anlattı. Cemal
"Çocuk daha kötü olmasın?" diye soruya soruyla cevap verince;
"valla bilemedim şimdi, önünde sonunda öğrenecek. Olacak olmuş, sonra öğrenirse daha kötü olur, kabullenmesi zor olur. Annesini görsün hiç değilse. Sekiz yaşında çocuk küçük sayılmaz, her şeyi anlıyor. En kötüsü de o ki anne babasının onu terk ettiğini düşünüyor. Biliyorsun, kazayla ilgili hiçbir şey hatırlamıyorsa da, o uyurken bir şey olduğunu hatta saçma olsa da buna kendi neden olduğunu düşünüyor."
"Tamam baba, ben bir psikologa danışayım sonra ne yapacağımıza birlikte karar veririz."
Cemal hastane psikologlarından Seymur Beyle görüşüp meseleyi anlattı:
"Kaza o uyurken olmuş, babannesinin, annesinin babasının onu terkettiğini, bırakıp gititiğini düşünüyor, ne yapacağımı bilmiyorum. Her üç ebeveyninin aynı anda ortadan kaybolması onu çok etkilemiş. Ağlamak dışında neredeyse hiç konuşmuyor, yiyip içmiyor. Hep ağlıyor."
Cemal'in hastane psikoloğuna anlattıklarından sonra Seymur Bey Sahil'in annesinin yanına götürlmesinin, yalnız çocuk için değil, annesi için de doğru olacağını söyledi. Ona göre dedesiyle bile görüştürülebilinirdi.
Pskologla konuşmanın ardından bir sabah Afik Bey ve Gülnar Hanım, Sahil'i annesini görmek için hastaneye getirdiler. Cemal Sahil'e hiç bir şey anlatmamalarını, her şeyi kendisi söyleyeceğini tenbihlemiş olduğundan ilk önce onu Cemal'in odasına götürdüler. Çocuğu orada bırakıp işleri olduğunu söyleyip gittler. Bu kısacık zamanda Cemal'e iyice alışan çocuk bu durumdan hiç de rahatsız olmadı. Cemal Sahil'e biraz işi olduğunu bir şey isteyip istemediğini sordu. Sahil hiçbir şey istemediğini, sadece buraya neden getirildiğini merak ettiğini söyledi. Cemal;
"azbir az bekle işlerimi bitireyim. Kendin göreceksin." diye onu daha da merakta bırakınca Sahil huzursuzca Cemal'in işlerini biitirmesini bekleyerek, ne göreceğini merak ededurdu. Zaman geçtikçe de sıkıldığını belli etmek için yerinde kurcalandı, durdu. Ayağa kalktı, dolaptaki dosyaları karıştırdı. Cemal, hareketlerinden ve tavırlarından çocuğun sıkıldığını anlayıp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor Cemal bir sevda hikayesi(TAMAMLANDI)
Gizem / GerilimÖnceleri acılara dayanamadıkları için ağlıyorlardı, şimdi de ağlamadan duramadıkları için. Şimdi sıra geldi "Doktor Cemal'"e Keşfedenlerin dikkatini çeken ve bitirmeden bırakmadığı bir hikaye olduğunu söyleyebilirim. Doktor Cemal iç çatışmalarında...