Cemal Baş Hekim'in odasından üzgün ayrıldı. Hekim istifasını kabul etmemiş, yanındaca yırtıp atmıştı.
"Kaçıyor musun? İlk fırsatta kaçıyor musun? diye sormuştu. Okkalı bir fırça yimişti Baş Hekim'den. Cemal hızlı adımlarla odasına girdi, kapıyı kapatıp sandalyeye oturdu. Gözlerini kapadı, olanları düşünmeye çalıştı. Doktoru ilk kez idi ki böyle görüyordu, çok kızmıştı:
"Askerleri bilir misin, yaraları iyileşmeden savaş alanına geri dönen askerleri? Kaçını kendim tedavi ettim. Yarası kaysak tutmamış görevlerine geri dönmüşlerdi. Üstelik canları tehlikedeyken....Afik Şahbazov'un oğluna yakışır mı bu? Kaç kez yaralandı biliyor musun? İznini bile kullanmamıştı 'görevimi nasıl bırakırım' diye. Sen ne yapıyorsun peki? İyileşmene rağmen 'yapamam' deyip kaçıyorsun. Cepheden kaçan firarilerden ne farkın var senin?"
"Yapmayın hocam, beni yerin dibine soktunuz. Benimkisi öyle bir şey değil."
"Nasıl bir şeydir, söyle, ikna et beni, yapamayacağına ikna et"
"Korktuğumu söylüyorsunuz, evet, korkuyorum, ama kendim için değil hastalarım için. Siz de biliyorsunuz, ben ellerimle çalışıyorum. En ufak titreme bile hastalarımın hayatına malolabilir."
"Bilirim tabii, bilmez miyim, ama bu halin seninle bir ilgisi yok, iyileştin sen. Anlaman lazım, kabuletmen lazım. Sen sadece kendine güvenemiyorsun....Hadi, şimdi git, ne ben bu sohbeti duymuş olayım, ne de sen yapmış ol" dedi ve sustu. Cemal ne diyeceğini bilmeden bir süre doktora baktı, hiçbir şey söylemdiğini görünce gitmek için ayağa kalktı. Ayaklarını sürüye sürüye kapıya sarı gitti. Doktor ardından
"Depresyondandır deseydin bari, belki o zaman affederdim. Zaman isteseydin. Ama bu şekilde olmaz, bu şekilde olmaz oğlum" dedi ve ona sohbeti devamettirme şansı tanımayarak kapıyı işaret etti.
Anonsun sesi ile kendine geldi. Kulak kesildi. Kardiyolog Prof. Dr. Yusuf Aliyev'in doktor Cemal Şahbazov'u acil odasına istediği anons geçiliyordu. Cemal kapıyı tıklatıp doktorun cevabını beklemeden içeri girdi. Elinde tuttuğu bir hasta dosyasını incelemekle meşgul olan Yusuf Bey dosyayı masaya bırakıp sandalyeyi işaret etti.
"Hoş geldin. Otur"
"Hoş bulduk. Hayırdır?"
"Hayır hayır" dedi ve dosyayı masadan alıp Cemal'e uzattı.
"Bak bakalım, sen ne diyorsun. Cemal dosyayı alıp muayene verilerini ve tetkik raporlarını inceldi.
"Ameliyat şart, sonra geç olabilir"
" Evet ben de o kanıdayım, geç kalmadan ameliyatı yapmanı istiyorum."
"Biliyorsunuz ben daha iyileşmedim"
" İyileştin, sadece kendine güvenmiyorsun. Sence senin iyileştiğine inanmasam hastanın hayatını tehlikeye atar mıyım? İyileştin sen, farkında değilsin"
Yusuf Bey'in Halis Hocayla sözleşmişler gibi konuşması sinirine dokundusa da belli etmedi.Cemal istemsizce elini açtı, bir kaç saniye eline baktı. Diğer eliyle sağ elini kavradı.
"Yapmayın Yusuf Bey, yapamam. Neredeyse bir yıldır elime neşter almıyorum."
"Bir şey olmaz, ben sana güveniyorum. Hadi şimdi git hazırlan."
"Hocam, yapamam, kusura bakmayın ."
"Tamam o zaman, düşünmen için sana süre veriyorum, ama bu gün kararını vermen lazım fazla zamanı yok hastanın, biliyorsun."
"Ali Bey neden yapmıyor? Neden ben?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor Cemal bir sevda hikayesi(TAMAMLANDI)
Tajemnica / ThrillerÖnceleri acılara dayanamadıkları için ağlıyorlardı, şimdi de ağlamadan duramadıkları için. Şimdi sıra geldi "Doktor Cemal'"e Keşfedenlerin dikkatini çeken ve bitirmeden bırakmadığı bir hikaye olduğunu söyleyebilirim. Doktor Cemal iç çatışmalarında...