Cemal'in Tural'ın ailesiyle beraber ülkeni terkedip gittiğini öğrenmesiyle kafası daha da karışmıştı. Tural'ı azçok tanıyordu, aslında fena çocuk değildi, ama öyle ince düşünemezdi. Kesin Aysel istedi diye vermişti parayı. Peki neden gitmişlerdi? Madem gideceklerdi bu neydi? Cemal kendisini Aysel'in yerine koymaya çalıştı, aynı şeyi o da yapardı, ama gitmezdi. Burada kalıp onu son defa görmek isterdi.
'Neler düşünüyorum, o bir kadın, hem de evli. Öyle, evli kadın, ama eski sevgilisinin hayatını kurtarmak için eşinden para almayı göze alan kadın. Evet anladım, galiba....evet, öyle, bunun başka açıklaması olamaz. Aysel bana yardım etme karşılığı gitti ülkeden' Cevabı keşfetmiş gibi düşünmeyi bıraktı.
"Ama yine de gerçeği öğrenmem lazım. Tural Aysel'e kötü davranıyor olabilir. Abartma Cemal, sence Aysel kendini ezdirecek bir kadın mı? Yok canım, Tural da öyle biri değil.....olamaz" dedi ve doğru evlerine sürdü arabayı.
'Babam biliyordur, ona sormam lazım.' diye kendi kendine düşündü ve arabayı park etti, kapılarını kilitledi. Asansörün gelmesini beklerken gülümsüyordu:
'Tilki kürkçü dükkanına geri döndü' diye düşünerek. Ardından;
'her kızdığında ergen gibi kapıyı çarpıp gidersen böyle olur. Bir sor, anlamaya çalış. Ne yapsaydı adamcağız, babanın durumunu bilmiyor musun?' diye kendini suçladı. Evi terk ederken annesinin ona dediği sözleri hatırladı:
'Çocuğun olduğunda anlayacaksın babanı' Onu anlamak için o kadar beklemesi gerekmemişti.
Asansörün kapısı açıldı, oradan çıkan komşularıyla başını sallayarak selamlaşıp kabine girdi ve katlarının numarasını tuşlayıp bekledi....
Çalan zilin sesiyle kapıyı açan Gülnar Hanım kocasının duymasını istemesinden olsa gerek, yüksek sesle;
"hoş geldin oğlum" diyerek, Cemal'i karşıladı. Uzun zamandır görmüyormuş gibi yüzünden gözünden öpdü. Üstünü çıkarmasını beklerken, dolaptan aldığı terlikleri oğlunun ayaklarının önüne bıraktı, ceketini alıp dolaba astı.
Cemal;
"Babam evde mi?" diye sordu hiçbir şey olmamış gibi. Annesi küslüğün böyle erken bitmesine şaşırsa da tahmininde yanılmadığını gördüğünde dudaklarında mutlu bir gülümseme belirdi.
"Evde, yeni geldi " diye cevap verip oğlunun ardısıra salona geçti.
Afik Bey her zamanki gibi koltuğa yayılmış gazetesini okumakla meşguldu. Oğlunu görünce önce elindeki gazeteyi, ardından gözündeki gözlüğü alıp sehpanın üzerine bıraktı. Cemal mahçup bir halde;
"İyi akşamlar, babacığım" deyip koltuğa babasının yanına geçti. Ne söyleyeceğini bilmediğinden, kumandayı alıp Televizyonu açtı. Rastgele kanalları değiştirmeye başladı. İzlemeye değer bir şey yokmuş gibi bir hale bürünerek, kumandayı geri, sehpaya bıraktı. Babası Cemal'in hareketlerinden, bir şey demek istediğini, fakat diyemediğini anlamıştı. Bir süre Cemal'i seyretti, ardından dayanamayıp;
"hadi, ne söyleyeceksen söyle" diye her şeyin farkında olduğunu ifade etti.Cemal duyamamış gibi soracağı soruyu düşünmek için vakit kazanmak adına
"Efendim?" diye sorunca,
"Hadi söyle, ne arıyorsan cevabını televizyonda bulamayacaksın." diye söyleyen babasının onu her halinden anlamasına şaşırmadı. Sevgiyle babasına baktı. Geçen yıla kadar simsiyah olan saçları beyazlamış, bıyıkları kırlaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor Cemal bir sevda hikayesi(TAMAMLANDI)
Tajemnica / ThrillerÖnceleri acılara dayanamadıkları için ağlıyorlardı, şimdi de ağlamadan duramadıkları için. Şimdi sıra geldi "Doktor Cemal'"e Keşfedenlerin dikkatini çeken ve bitirmeden bırakmadığı bir hikaye olduğunu söyleyebilirim. Doktor Cemal iç çatışmalarında...