•Dünya Yirmi Dokuzuncu Bölüm•

3.3K 191 9
                                    

•Bölüm sonundaki sorulara bakmayı unutmayınn
Instagram hesabı "quen.oflove"

YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM

Açılan kapıdan içeri giren kişi Faruk Kıvanç'tı. Ayaz, lacivert ceketini astığı deri koltukta oturuyordu. Aslan Bey, ayağa kalkıp gelen misafirini içeri buyur etti. Faruk Kıvanç, uzun boylu heybetli bir adamdı. Ancak kızıyla olan son konuşmasından sonra omuzları çökmüş, kilo vermişti. Ayaz, onu görür görmez değişikliğin farkına varmıştı. Karşısına oturan adamı çatık kaşlarla izliyordu.

"Hoş geldin." Dedi sadece kuru bir sesle. "Hoşbulduk Ayaz." Ceketinin iç cebindeki sigarayı çıkartıp masanın üstüne koydu. Aslan Bey'e bakarak "İçebiliyor muyuz?" Diye sordu. Halbuki önünde ağzına kadar dolu bir küllük vardı.

"Tabii rahatına bak lütfen. Bir şey içer misin?"

"Kahve içebilirim." Aslan Bey, başını salladıktan sonra masanın üzerinde duran telefonu aldı. "Ayfer Hanım, bize üç tane kahve lütfen. Sonrasında çıkabilirsiniz."

Saat epey geç oluyordu. Ancak saatlerdir ne Ayaz ne Aslan Bey, buradan çıkmamıştı. Yaşadıkları tehdit herkesin hayatını derinden etkiliyordu ve herkesin söz hakkı vardı. Her ne kadar işler onun yüzünden buraya gelmiş olsa da Aslan Bey, özellikle bir baba olarak Faruk Kıvanç'ın da burada bulunmasını istemişti. Her şeyi bilmek kesinlikle hakkıydı.

"Birazdan Dünya'yı, Hayal'i ve Ayaz'ı takip eden ekiplerimin başları gelecek. Gün içinde ilgi çeken ya da yolunda gitmeyen her şey hakkında bilgi verecekler. Bizde ona göre bir yol çizeceğiz."

"Adamlarının fark edilmediğini nereden biliyoruz?" Sorusu Faruk Kıvanç'tan gelmişti. Ayaz, kaşlarını çatmış iki yaşlı kurdu izliyordu. Aslan Bey, masanın başına oturmuştu. Öğlen saatlerinde geldiğinde üzerinde olan siyah kravatını zaman geçtikçe çıkarmış bir kenara atmıştı. Beyaz gömleğinin kollarını kıvırmıştı. Kollarını, masaya yaslamış ellerini birbirine kenetlemişti. Büyük sakinlikle Faruk'u dinliyordu.

Faruk ise sigarasından bir nefes daha çekip dumanı serbes bırakırken üzerinde ki siyah ceketi çıkararak koltuğa astı. Boynunda takılı olan kravatı gevşetti ama çıkarmadı. Onu, ilk kez böyle dağılmış görüyordu. Faruk Kıvanç'ın her zaman bir duruşu, çizgisi olmuştu. O, dışına çıkmadığı çizgisi zaman zaman sinir bozucu olmuştu. Şimdi o çizginin çok dışında bir adam vardı karşısında. Sancılı, tükenmek üzere olan bir adam.

"Adamlarımın hepsi özel eğitimli. Elbette ki böylesi önemli bir konuda sokaktan bulduğum insanları çocukların peşine takmadım. Onların, canını asla tehlikeye atmam. Hele de karşımda ki adamın ne kadar aşağılık olduğunu biliyorken."

"O yüzden Hayal'i de, takip ettiriyorsun."

"Evet, elbette ki işimi şansa bırakmam."

Ayaz, uzun bir süre konuşmadı. Karşısında ki adamları dinledi. İkisi de babalıktan sınıfta kalmış insanlardı. Yine aynı insanlar evlatlarına zarar gelmesin diye uğraşan insanlardı.

Hayal...

Ayaz, onun için gözü kapalı hiç yapmam dediği şeyleri yapardı. Faruk, kızını almasın diye onu annesinden koparmıştı. Amcasının hayatı tehlike de diye karısını terk etmişti. Ömrü boyunca sevdiği insanlarla vurulmaya mahkum olarak görürdü kendini. Buna izin vermeyecekti. Bu kısır döngü daha fazla devam etmeyecekti. Karısının ve kızının hayatının tehlikede olma durumu söz konusu bile olamazdı. Fark etmeden sıktığı yumruğunu açtı.

DÜNYA (AŞKIN PEŞİNDE SERİSİ I) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin