•Dünya Otuz İkinci Bölüm•

2.9K 189 18
                                    


OTUZ İKİNCİ BÖLÜM

Ayaz, amcasının kafesinde arka tarafta ki salıncağa oturmuştu. Yavaş hareketlerle uzun bacaklarının yardımıyla bir ileri bir geri sallanıyordu. Dünya, evde eşyaları toparlıyordu. Birazdan gidecek karısı ve kızını alacaktı. Buraya gelirken evinin güvenlik önlemlerini hat safhaya çıkarmıştı. Kapılarının tamamına ve evin birçok noktasına güvenlik kamerası yerleştirmişti.

Evin etrafına sayısız adam yerleştirmişti. Her şey karışı ve kızının güvenliği içindi. Onlara, gelebilecek olası bir zarar ihtimalini dahi yeryüzünden silecekti.

Başını geriye verip derin bir nefes aldığı sırada gökyüzünü seyretti. Sayısız yıldız vardı bu gece. Kayan bir yıldız görmesiyle gözlerini kapattı. Dudaklarında sebepsiz bir tebessüm yer edinirken içinden bir dilek tuttu. Gözlerini açıp kafasını kaldırdı. Tam kapıdan girmek üzereyken gördüğü yüzle yerinde doğruldu.

Aslan Bey, kapıdan girmişti. Geniş omuzları karşısında dim dik dururken Ayaz, o an fark etti. İlk defa gözlerine bakmıştı. Ve baktığı an gözlerinin aynı renk olduğunu fark etti. Simsiyah gözlerine baktığı an tonunun bile aynı olduğunu fark etti. Derin bakışlarıyla onu izlerken gelip yanına kuruldu. Aslan Bey, sırtını salıncağa yaslarken siyah pantolonunun sardığı bacaklarını iki yana açtı.

"Neden öyle bakıyorsun?" Bakışları fark edilmeyecek gibi değildi ki. O, dikkat aralarında somut bir öge gibi duruyordu. "Gözlerimiz, çok benziyor. Hatta neredeyse tıpa tıp aynı."

Aslan Bey, güldü. Gülerek elini oğlunun omzuna koydu. "Biz baba oğuluz evlat. Elbet benzeyeceğiz."

Ayaz'a o an bir şey oldu. Hiç tanımadığı bir sıcaklıkla karşılaştı. Aylardır sorması gereken soru dilinden çıkıverdi. "Neden? Neden bıraktınız beni?"

Aslan Bey'in gülen gözleri doldu. Buraya gelirken böyle bir konuşma yapacaklarını düşünmemişti. Oğlunun, başında sayısız ve hatrı sayılır bir bela vardı. Onunla, ilgili konuşacaklarını düşünmüştü. Ancak, umduğu gibi bir konuşma yapmayacaklarını o an anladı. Uzun zamandır beklediği an gelmişti.

Yılların yüzleşmesi başlayacaktı bu gece.

Ayaz, omzunda duran ele baktı. Gözlerini alamadı. Aynı sahneyi defalarca amcasıyla yaşamıştı. Amcasının yeri ayrıydı. Bambaşkaydı. Baba yarısı değil babanın ta kendisiydi. Şuanda yaşadığı duyguyu ise tarif edecek bir tecrübeye sahip değildi.

"Senin bir kardeşin vardı Ayaz." Adamın sesi titremişti. Ayaz, kaşlarını çattı. "Nasıl yani? Şimdi nerede?"

"Öldü."

O, tek kelime ortaya ateş gibi düşmüştü. Ayaz, derince yutkunmuştu. Adamın, boğazı düğümlenmişti.

"Nasıl öldü?"

"Annen, size hamileydi. İkizdiniz. Annenin adını biliyor musun evlat? Adı Gülçin. Çok çok güzeldi. Ben daha önce o kadar güzel bir şey görmemiştim. Allahım, gördüğüm ilk an vuruldum. Annem, abim, babam kimse istememişti. Çünkü onlara göre Gülçin, gözü havalarda olan hep en tepedekini isteyen biriydi. Ama değildi. Hiçbir zaman öyle olmadı. Size hamile kaldığı zaman deli gibi çalıştım. Kendimi kaybettim. Nerede uyuduğumu, ne yediğimi, ne içtiğimi bilmeden çalıştım. Gülçin, hep şikayet ederdi. Hiç istemezdi bu kadar çalışmamı. Ama siz ikizdiniz. Gülçin vardı. Size yetebilmek adına çok çalışmam gerekiyordu."

Konuştukça aklına karısının gülen yüzü geliyordu. Gerçi gülüşünü görmeyeli uzun zaman olmuştu. Ayaz, ise duyduklarını atlatmaya çalışıyordu.

DÜNYA (AŞKIN PEŞİNDE SERİSİ I) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin