KIRK DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Kırılmışlık hissi Ayaz'ın hislerinin yanında az kalırdı. Lakin kırılmış olması bile umrunda değildi. Onun için en önemli olan şey karısıydı. Sanki vücudunda kalan son parça gücüyle çığlık çığlığa bağırıyordu sevdiği kadın onu istemediğini.
Yaraların en büyüğünü alıyordu.
Bir dağın tepesinden atılmıştı. Hem de karışı tarafından. Görmezden gelecekti. O tatlı dudakları arasından dökülen sözleri görmezden gelecekti. Ona, hiç olmadığı kaba davranarak bu eve getirmişti. Sırf yanında olsun diye sonsuz diretmelerde bulunmuştu.
Dünya, bu sözleriyle karanlık bir odaya hapsetmişti sevdiği adamı. Üzerine de kapıyı kapatıp kilitlemişti. Anahtarı cebindeydi.
Ya o kapıyı sonsuza dek kapalı tutacaktı
Ya da kapıyı açıp sevdiği adamı sonsuza kadar özgür bırakacaktı.
Ayaz, ondan gelecek her şeye hazırlıklıydı. Kırgınlığını, kızgınlığını göz ardı ederek yaşayabilirdi. Neydi Ayaz? Çaresiz mi? Aciz mi? Sahi Dünya'ya bu denli bağlı olması bir hastalık mıydı? Eğer Ayaz, hasta ise bütün hücreleri karısı tarafından ele geçirilmişti.
Gökyüzünün mavisi gözlerinde saklı olan kadın, güneşi gülüşünde sır gibi saklayan kadın, bir sözüyle o yıkılmaz adamı yıkan kadın. Gerçek gücün sahibi Dünya'ydı. Katil olmuş bu adamı kendine köle edecek güçlü bir kadındı.
Peki ya şimdi gerçekten istemiyor muydu? Ya da Ayaz, onu şimdi bırakacak mıydı? Karşısında bütün hırçınlığıyla konuşan kadına baktı. Sadece hırsından deli gibi inip kalkan göğsüne, kinin bulmadığı mavi gözlerine Ayaz, bu kadar öfkeyi hak edip etmediğini sorgulamayacak kadar aşıktı. Hırçın karısı, bu inadından vazgeçecek miydi?
Az önce sarf ettiği sözlerden geri dönecek miydi bilmiyordu. Şuan kendisi için hayati önem taşıyan konuda buydu. Kendisinden bu derece tiksiniyorsa onu yanında tutacak güce sahip miydi?
"Sana daha öncede söyledim. Sen gidebilirsin kızım burada kalır."
Siyah takımının içinde omuzları dik bir vaziyette oradan uzaklaşmak için adımlarını eve doğru yönlendirdi. Kalbi bir sürü cam parçasıyla doluydu. Fakat dışarıdan görünüşü son derece ürkütücüydü. Sanki siyah olan gözleri daha da siyaha bulanmıştı. Arkasını dönüp giderken karısının feryadını duydu.
"Çünkü başkası var değil mi? Başkası var ve beni yıldırmaya çalışıyorsun."
Ayaz, durup omuzunun üstünden karısına baktı. Her zaman en büyük sorunları paranoyaları olmuştu. Şimdi kaldıkları yerden başlamışlardı. Bunu nasıl unuturdu ki? En büyük kavgalarının sebebini her zaman böyle olmuştu. Dünya, kendince bir şeyler kurar ve Aslı astarı olmayan sebeplerden kavgaya tutuşurlardı. Uzun zamandır böyle bir sorunları olmazken kendini sorguladı. Kendi yaptıkları yüzünden karısı başa geri dönmüştü.
Yeniden içinde şüphe tohumları filizlenmeye başlamıştı. Oysa ki aklında, kalbinde Dünya'dan başka kimse yoktu. Olamazdı da. O derece düşük kalite de bir adam olmamıştı. Her şey bir yana duyduğu aşk bütün benliğini kaplamışken böylesi bir durum söz konusu dahi olamazdı.
"Başkası falan yok. Hiçbir zaman olmadı. Olmayacakta. Güzel aklını bunlarla meşgul etmeyi bırak. Gitmek isteyen, bizi bitirmek isteyen senken sorguladığın şey bu olmasın dünya güzeli."
Erkeksi sesi bahçeyi doldurduğunda sayede yutkunma hakkı vardı. Aşık olduğu siyah gözleri üzerini tararken kitlenmiş bir vaziyette kapının önünde duran heybetli adamı seyrediyordu. Farkında değildi ama yüzünde kuruyan gözyaşları vardı. Kendisi de o gözyaşları gibi kurumaya yüz tutmuştu artık. Yukarı çıkmak istedikçe daha da dine çöküyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/156653218-288-k5115.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜNYA (AŞKIN PEŞİNDE SERİSİ I) TAMAMLANDI
Dragoste"Sen, Dünya'yı hak etmeyecek kadar korkak bir adamsın." Ayaz, aniden geriye dönüp Şahin'e bir kafa attı. O yere düşmüş burnunu tutup acılar içinde kıvranırken aniden Acar'ın elinde ki silahı aldı. Şahin'in bacağına bir kurşun sıktı. Adam'ın acı için...