BADİRE

302 36 3
                                    

Hayattaki gömülü olan varlığım aslında dünyayı hiç tanımamıştı.Yeni doğan bebek gibi,acı daha yeni başlıyordu.Her şey anlamsızlığın içindeydi.Acım çoktan kör bir şekilde hayata küsmüş,bütün güzellikleri görme hakkını kaybetmişti.Her şeyin üstüme binme yükü,yeterince güçsüzleştirmişti beni.Aklımın köşesinden geçen neşter gibi keskin düşüncelerim,dokunulmasın da badire taşıyordu.Yüzmeyi öğretmem gereken benliğime,boğulmayı öğretmiştim.Denizin içinde ki mücadelenin verdiği tecrübe,karayı görmemi sağlayabilirdi.Nefes almak için kıymetli olan dakikalar,sustuklarım da boğulurken denizin içinde duyulmayan sesim gibi kayıptı.Kimsenin anlayamacağı türden.Bütün ölü duygular tek kişiliktir herkesin sınanmak için hissettiği duyguları.Babam hışımla ayağı kalktı oturduğu yemek masasından bileğimi kavradı.

   ''Biliyor musun Arsen mümkünse bir daha görüşmeyelim!Odanda kendine ait dünya kurabilirsin,çok fazla canımı sıkıyorsun!''

   ''Öyle mi?Sen hep bunu istiyorsun susmamı!Sinirlenince hedefin ben oluyorum.Öfke torban mıyım baba her istediğinde kalıcı darbeler indiriyorsun?.''
yüzüme inen tokat beni kendime
yeterince getirmişti.
Koltuk hiç rahat değildi.Aklıma gelen kötü anıyı kapı dışarı yapmıştım.Ardıça doğru kafamı çevirdiğimde kısa kollu siyah tişörtündeki  sağ dövmeli eli yerdeydi.Bir eli koltuğun üzerindeydi.Saçları kusursuz bir biçimde yüzüne dökülmüştü.Batteniyemi bacaklarımla aşağıya indirdim.Üzerime bol gelen eşofman altıyla yürümek için yukarı kaldırdım.Pencereye doğru ilerledim.Perdeyi aralayarak,yağan yağmurun ağaçlara yağışını seyrediyordum.Küçük cama hapsolmuş gökyüzünü seyrediyordum.Ona ait olan yıldızları kıskanırdım hep.Ona ait olan ve gecesini terk etmeyen bir sürü yıldıza sahipti.Ayı avucumun içindeymiş gibi elimi cama yasladım.Durgunluğum gözyaşlarımı tetikliyordu.Derin bir nefes aldım.Çalınan kapının sesi düşüncelerimi kürtajla aldırmıştı.Çok şiddetli vuruyordu.Gözlerimi büyüttüm.Kapıyı açmak istemesem de açmak zorundaydım.Kestane rengindeki omuzlarıma kadar gelen saçımı kulağımın arkasına aldım.Dudaklarımı ıslattım.Oturduğum yerden kalkıp kapıyı açtım.Kapıda duran uzun boylu,siyah uzun saçlı,burnunda septümü ve keskin kahverengi gözleriyle bana bakan kişiden gözlerimi alamıyordum.Üzerine giydiği bol kapşonlu siyah tişörtü ve altı dar üstü bol eşofman altıyla çok iyi görünüyordu.Sol eli cebindeydi.

  ''Girebilir miyim?''

kalın tok sesi süzmemi bölünce kafamı sallayarak sağa doğru kaydım.Kapıyı kapattım.Uzun boylu çocuk ilerleyip oturma odasına geçti.Ardıç uyku sersemi şekilde kalkmış şakağını ovuyordu.

  ''Kaçırdınız uykumu,bir rahat vermediniz!"

saçlarını geri attı.

  "Uyumayı her zaman yaparsın, gelmeyecektim ama çok köşeye sıkıştım''

ben olduğum yerden sadece ikisini dinliyordum.

  ''Olum idare et dedin de bu sefer kolay olmayacak,gebereceğiz söyleyeyim.''

  ''Bir şey olmayacak çok ödleksin !''

yere doğru eğilerek,tek harekette  viski şişesini kaptı.

  "Zannetmiyorum,bu sefer yerin dibindeyiz ."

Uzun boylu çocuk kafasını geriye attı.

   "Ne olurdu sanki borçlarını babandan ödeseydin.Boşver yeseydin parasını buna hakkın var.Sana borçlu,gururu kenara bırak al parayı,sonra görüşme yine."

İPE ASILAN HAYATLAR (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin