Ardıç'a doğru baktım.Koyu kahverengi deri koltuğun üzerinde duran kıyafetlere şöminede ki ateş aydınlatıyordu odayı.İlerledim koltuğun üzerindeki kıyafetleri aldım.Üzerimden kazağımı çıkardım siyah atletlimle kalakalmıştım.Verdiği büyük erkek tişörtünü inceledim.Üstüme geçireceğim sırada erkeksi ses kulaklarıma doldu.
Yüzümü ona doğru çevirdim.O sırada yattığı yerden bana doğru bakıyordu.Bir an göz göze gelince çığlık attım.
"Hani bakmayacaktın? Yalancı, kapat gözlerini !"
Sesim bütün odayı doldurmuştu.
"Tamam kapattım.Ne bileyim kızım ses gelmeyince giyindin sandım ne ses var be!"
Kapalı olan gözleriyle kulaklarını küçük parmağıyla temizledi.
Hızlıca üzerime altını geçirdim.Battaniyenin altına girdim.Kaşlarımı çattım.
"Ne var minik sanki,sadece atletini gördüm uyku sersemiydim, uykumu kaçırdın."
dişlerini birbirine bastırdı.
"Sadece atlet mi?Bu çok büyük bir sorun."
"Uyuyalım mı artık?"
"Tamam."
Kaşını havaya kaldırdı
"Ben odama çıkıyorum, bir problem olursa kapıma tıkla duyarım."
Koltuğa doğru yatıp arkamı döndüm.
"Tamam,her şey için teşekkür ederim. "
Kaşları çatıldı,göz bebekleri ateş ediyordu.Yüzünü incelemeyi bırakıp arkamı dönüp uyuma başladım.
Merdivenden ayak seslerini duydum,odasına çıkıyordu.Masanın altında duran votka şişeleri gözüme çarpmiştı,sert içkilerdi.Amcamda içerdi,okulumun yaz tatillerinde,onlarda kalırdım.Teyzemin çocuğu yoktu,ve annemden daha fazla severdim çok iyi anlaşırdık.Gözlerim çoktan uykuya teslim olmuştu.
Odamda ki pencere ışığı görmeyen geceye karanlığı seçmeye çalışan gözlerim yön tutuyordu.Sadece rüzgarın bütün nefesini odamda ki perdelere üflüyor,tenime korku alev parçaları vücuduma esiyordu.Kafamı kaçmak için avuttuğum yastığın altına soktum.Bunları zihnimin oyunu diye düşündüm.Kapıdan duyulan Alginin sesi tüm siyahın ışık noktasıydı.
"Ne olur izin verin ona sahip çıkayım,Lütfen Ömer amca, onsuz yaşayamam."
"Oğlumu yanında tutmak istemen öte de dursun Algin ,onun olduğu hiçbir sokağa ,yere adımını atayım deme!"
Bağıran ses beni yeterince diriltmişti.Kafamı avuttuğum dünyamdan ayırdım.Saçlarımı geriye atıp ,yataktan çıktım.Gözlerimi ovuşturarak gözlerimde ki uykuyu silmek istedim.Keşke uyku gibi her şey kenara çekilseydi.Odamdan çıkıp merdivenlerin beş basamağını indim.Acıyan saç köklerimi ovuşturdum.Kafamı hafif eğip salona doğru mavi gözlerimi kenetledim.
"Senin anlaman yok mu kızım?"
Takım elbisenin kravatını gevşetti yere fırlattı.
"Anlamak istemiyorsunuz değil mi? Siz ne anlarsınız sevmekten, sahip çıkmaktan?"
Alnından akan kanlar yüzünün morluklarıyla bütünleşmişti.Elindeki kanlı ve yırtılan derisi apaçık ortadaydı.Gözlerimi dürbün gibi Algine odakladım.Algin babamı ittirip merdivenlere doğru ilerledi.Annem tam önümde onun karşısında duruyordu.Üzerindeki bordo rengi geceliği ve sarı saçları yukarıdan toplanmıştı.
"Üzgünüm kızım, çok fazla yaşadın değil mi?"
Kahkaha attı.Sağ kolunu kaldırdı ve silahı alnına dayadı.Tam engelleyecekken annem, çelme takıp merdivenlerden yuvarlanmaya başladım.Ev silahın ölüm marşını çalıyordu.Çığlıklarım ve gözyaşlarım onu bana bağışlamayacaktı.
"Algin"
Babam sevdiğim kadının,kanını ellerine bulaştırırken,annem nasıl olurdu da babama yardım etmişti?Hayretler içerisinde onlara bakıyordum.Acı,sonsuzluğun içinde kaybolan derin bir yankıydı.Tıpkı cansız olsa bile,içinde o korkuya ve çaresizliğe karşı,içinde çığlık çığlığa bir feryat vardı.Çünkü sevdiklerinden,sonsuza kadar hiç bilmediği bir yere doğru yol alıyordu ruhu.
Bağırma sesiyle aniden kalktım.Seste asla uyuyamazdım.
"Algin ,Anne !"
Yattığım yerden doğruldum.Neden bağırıyordu?Ya da kime? yanına doğru gitmek için,battaniyeyi usulca kavrayıp,masanın üzerinde duran telefonunu alıp,ışığı açıp merdivenlere doğru nasıl bir şekilde ilerlediğimi anlamadan yukarı çıktım.Lamba yanmıyordu,zar zor kestirdiğim odalara bakıyordum.Hangisi onun odasıydı ki?Sesin geldiği odaya girdim.Yatakta yüz üstü yatmış,sayıklıyordu.Elimi terli alnına götürünce ateşi olduğunu fark ettim.Neden ateşi çıkmıştı ki?Bir rahatsızlığı mı vardı?Ne yapacağımı düşünmeye başladım.Aslında buna hakkım yoktu,ama o şekilde de bırakırsam,içim rahatsız olurdu.Çünkü o da bana yardım etmişti.Bu halde de bırakırsam vicdanıma ters düşerdi.
"Şeyy, kalk hadi ateşin var."
Sağa sola dönmeye başladı.Elimle hafif tokatlar atıyordum.
"Duş almak iyi gelebilir."
Gözlerini usulca açtı,ama kısıktı. Uyanamıyordu belli ki.
"Hadi kalk banyoya gidelim."
"Ben sahip çıkabilirdim biliyorsun!"
"Anlıyorum."
Ne dediğini anlamadan geçiştirdim.Kolundan tutup kaldırdım.Bir elimi beline attım.Kız ismi dudaklarından döküldüğünde,kim olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu ama,hayatının evresine dahil etmiş olduğu kişiydi belli ki,sürekli adını söylemesinden.Sürekli ağlamaklı bir sesle konuşuyordu.Canı çok fazla yanmıştı belli ki.Onun bu haline karşı ağlama isteğimi bastırdım.Acı çektiği halinden belli oluyordu.Ne yaparsak yapalım acı bir yerde baş kaldırıyordu.En azından ona sahip çıkan bir ailesi olduğunu düşündüm.Sevdiği kadın ismiydi belki ya da ailesinden birinin,belki de arkadaşı.Anladığım tek bir şey vardı ki o da yaşadığı şeyin etkisi onda iz bırakmış olmasıydı.Acaba ne görmüştü?Her gece böyle tekrarlıyor muydu?Tek mi kalıyordu?Ailesi neredeydi?Sağ mıydılar?Bir an kalbimin hissettiği acı beni kendime getirdi.Ağır bedenini,uyku sersemi bana yaslayınca,düşecek gibi olacakken bir yandan elimle duvardan destek alarak yürümeye başladım.Odasının yanında olduğunu söylediği lavobayo doğru gittim.Kapının kolunu açıp Ardıçın tekrar kolunun altına girip bileğini tuttum.Lüks döşenen banyodan içeri girdiğimde küvetin içine oturtup musluğunu açıp ılık suyun dolmasını bekledim.Üstündeki tişörtü çıkaracağım sırada ayağa kalktı beni duvara doğru yapıştırıp boğazımı sıkınca
"Senden nefret ediyorum anladın mı?"
Nefesimin kesildiğini anlayınca verdiğim oksijenin boşa gittiğini fark ettim.Ellerim kaslı,güçlü kolları engellemeye çalışması imkansızdı.Sadece o an ki insafiyetine kalmıştı çaresizliğim.
"Kabus gördün ben,ben Arsen"
"Bana bir daha dokunmayacaksın anladın mı ?"
"Tamam,sakin ol .Yardım etmek istedim sadece gerçekten."
Elleri gevşeyince kendi küvete girdi.
"Rahat bırak beni, ihtiyacım yok sana!"
"Tamam.Özür dilerim."
Banyodan çıkıp ağlama isteğimi bastırdım.
Boğazım alev alev yanıp, acıyordu kafamın içindeki damar atıyor,kalbim soluk soluk ritim veriyordu.Duvara yaslanarak ilerlemeye başladım.Salona geçtim,saate baktığımda gün ağırıyordu.Ölümün ucundaki alev topları yumru yumru olup yakıyordu kelime haznemi.Söyleyemediklerim için geç teşhiş konmuş sayılı günlere devir etmişti benliğim.Gözlerimi açıp tavana gözümü diktim.Belli bir süre,hareket etmeden Tavanın kirliliğine beyazı ortak edişini izledim.Dudağımda kan kokan gülümsememi çoktan soyutlamıştım.Evin her köşesi sanki onun içiydi.Sanki beni kurduğu dünyasına ortak ediyor gibi hissetmiştim.İlk defa böyle tuhaf hissediyorumdum.Hem bir yanım huzurlu,hem de tedirgindi.İçinde ki birikenler intikam almak için ölüm meleğini sevdiriyordu düşüncelerime.Ben sadece geri kalanları süpürmekle meşguldüm.Kanayan,yanan yaralarım umrumda değilmiş gibi öldürüyordu.Hayatımda olmayan şeylere binlerce kez küfretmek beni terbiyesiz yapıyordu.Acılarımı çoktan unutmuşlardı.İnsanlar ırkımı soyutlar gibi bakan gözleri ait olduğu acıların yoluna sürüklemek istedim.Yorgunluğum damardan alınan doz gibi bağımlı yapıyordu ruhuma.Kaybetmemin şuursuzluğu yatıyordu benliğimde.Böyledir hep anılar, yaşanmışlıkların yerini dev alır,o şekilde ilerlerdi.Unutturması gereken onca yara varken bu acımasızca basma kalıp kelimeler kimin umrundaydı?
O sırada yanıma oturun bedene baktım.Elindeki küçük koyu kahverengi çantayı açtı.İçinden saf alkol,bez,yara bandı çıkardı belli ki pansuman yapacaktı.Kazağımı kıvırdı.Kanamaktan kuruyan yaramı pamuğu suya batırıp temizleyince yarama değen acıyla inledim.Gözlerim susup onu izliyordu.En son sargı beziyle sardı.
"Çok derin değil ,iyi!"
Cevap vermedim. Ne diyebilirdim ki?nemli ve yoğun şampuan kokan saçlarını geriye yatırdı.Kaşlarını çattı.
"Niye konuşmuyorsun?"
Yine cevap vermedim.Kolumu sıkınca gözlerimi kenetledim.
"Tepki verirsin diye korkuyorum."
İsmini yeni öğrendiğim anda ismiyle hitap etmiştim.
"Ne alaka?Ne saçmalıyorsun?"
"Sadece sana yardım etmek istedim,bana saldırdın."
Çok sinirliydim,Ardıç kaşlarını çattı,gözleri boğazıma kaydı dokunacağı sırada boynumu geri çektim.
"Ben mi yaptım ?"
"Hobi olarak kendimi boğazlarım da ben."
"Özür dilerim bak gerçekten ben özür dileyen bir adam değilim,kadınlara değer veririm,kolunu sıktığım için de özür dilerim."
Gözlerimi devirdi.Yerdeki votka şişesini kaptı.Karşıdaki siyah tekli koltuğa oturup,mavi gözlerini kahvelerime kenetledi.
"Jack Daniels duydun mu hiç?"
"Ne bileyim .Ne alaka şimdi bu?"
"Viski.Acıyı dindirir ister misin?Yaşın tutuyor muydu senin?"
Kahkaha patlattı.
"On dokuz ama ben tadını sevemedim.Senin ki tutuyor sanki?"
"Yirmi iki.Abin sayılırım.Içtin demek."
Göz kırptı.Kafasını geriye yatırdı.
"Yani arkadaş ortamında,ısmarladılar o zaman."
Çocuk güldü.
"Söylesene abin var mıydı?"
Viskiyi bardağına doldurup kafaya dikti.
"Yok.Tek çocuğum.Ne yapacaksın hem beni?Zaten yarın gideceğim."
"Doğru.Benim de ablam senin gibi güzel.Almanyada doktora eğitimini tamamlıyor."
Ağzım açık kalmıştı.
"Sen hangi üniversiteye gidiyorsun?"
Kadehinden bir yudum aldı.
"Psikoloji bölümü okuyorum.Durdurdum bazı sebeplerden dolayı bu sene devam edeceğim.Sen peki?"
"Liseyi anca bitirdim.Üniversite sınavına girdim,ama iki yıllık kazandım.Dört yıllık istediğim için tekrar hazırlanıyordum."
Kahkaha patlattı.
"Başına bela almaktan ders çalışamamışsındır."
"Komik olduğunu mu düşünüyorsun?"
Kırmıştım,sürekli beni sorunlu olarak görüyordu.
"Evet."
Yan bakış attım.İçime oturmuştu söylediği o an.
"Bu arada boğazın yarına iyileşir merak etme."
Gözlerimi büyütüp baktım.
"Öyle diyorsan öyledir."
Koltuğa uzanıp arkamı döndüm.Gözlerim çoktan uykuya teslim olmuştu.
"Çağın,sen bana bir telefon ayarla.Nedenini sorma ne zaman gelirsen getir."
Kaba tok sesi kulaklarıma doldu.Çağın kimdi?Arkadaşı olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İPE ASILAN HAYATLAR (DÜZENLENİYOR)
Roman pour AdolescentsHayattaki herkesin,belki sahip olduğu yada sahip olmak için imrendiği birileri vardır.Herkesin silmek istediği bir geçmişi yada öldürmek için cesaret bulamadığı gerçekleri vardır.Gözünüzü kapattığınızda hatırladığınız iyi veya kötü giden her şeyi ka...