"Evet!"
Ardıç'a doğru baktım.
"Nasılsın Aydıner ?"
"Konuya gel !"
Şoför dikiz aynasından bize bakıyordu.Gözlerim adama ilişince yola doğru baktı.
"Ardıç sana davayı geri çek dedim,Annemi parayla çıkartmama engel oldun.Sana borç belalarını kapatman için para teklif ettim kabul etmedin.Bu sefer babanda benimle aynı fikirde ne diyorsun bu duruma ?"
" Ural ikinizde umrumda değilsiniz ne yazık ki !"
Arayan kişinin Ural olduğunu anlamam çok uzun sürmedi.Ardıç telefonu kapatıp numara tuşladı.
"Çağın hallettin mi araba işini.Uçağa binince bana davanın dosyasının içindeki belgeyi at !"
Telefon kapanmıştı.Taksi otogara girince durdu.Ardıç cebinden para uzattı.İnip kapıdan çıktı.Taksiden inince karşımda duran mercedes'e doğru yürümeye başladım.Koltuğa oturdum.Ardıç uzun kumral saçlarını geriye doğru itip,derin nefes aldı.Eliyle arabayı vitese alıp gaza kökledi.
"Arabayı ne yapacaksın ?"
"Çağın getirecek."
"Biz niye uçakla gidiyoruz ?"
"Bana bu soruyu sor diye!İşine bak."
Bağırınca sustum.Kafamı cama doğru yasladım.İçime düşen her illet duygu,düşüncelerimin kıyıya vurmuş terk edilen geminin parçalanması gibiydi.Nefes almak için kaçış yolu aradığım her sokak aklımı köşe bucak ediyordu.
" Birazdan uçak kalkacak,hızlı olursan sevinirim."
Ardıç kapıyı çarpıp çıktığında üzerindeki siyah tişörtü,kapşonu vardı.Benim üzerimdeki cekete ihtiyacı varmış gibiydi.Ellerini birbirine sürtüp,dar olan siyah pantolonuna koymuştu. Arabadan indim.Otogarı terk edip büyük havalimanına giriş yapınca,etrafı süzdüm.Arkamı dönüp alışmadığım sokakların görselini duygusal olan hafızamın içine yerleştiriyordu.İçime düşen cemre bedenimi kavuruyordu.Bavullarıyla gezen insanlar,oturmuş uçak kalkış saatlerini bekliyorlardı.Ardıç görevlilerle konuşuyordu.Karşımda duran kahve makinasından en sevdiğim kahve olarak,sütlü kahveyi doldurdum.Bardağın sıcaklığı kanımı alıcıya geçirirken,kuruyan dudaklarıma ödül verdim.Ardıç sağa sola bakınırken ,bana doğru bakıp kaşlarını çattı.
"Bana kahve almadın?"
Kahveyi tekrar dudaklarıma götürüp içtim.
"Aklıma gelmedi."
"Senin aklına ne gelir ki zaten?"
"Hatırlıyor musun?Beni yarı yolda bıraktığında kahveyi bu şekilde yudumluyordun."
Ardıç elini sıktı.Elimdeki kahveyi bir an aldı.
"Sana kahve içmek yaramıyor minik.!"
"Sana da o gün yaramadı herhalde Ben de mi elinden bardağı o şekilde almalıydım ?"
Ardıç kaşlarını çattı.
"O bardağı elimden alamazdın."
Bileğimi tutup,önüne doğru itti.Uçağa doğru ilerleyip merdivenlerinden çıkıp,Ardıçı takip ettim.Orta sıralarda duran üçlü koltuğun cam tarafına geçtim,Ardıç yanıma oturdu.Karşıdan gelen beyaz saçlı,şık takım elbiseli yaşlı bir adam Ardıç'ın yanına oturdu.Bütün yolcular koltuklarına oturmuşlardı.Ardıç telefonunu çıkarıp ekrana baktı.
T.C
CEZA GENEL KURULU
K.19.04.1983
T.20.05.2016
AĞIR TAHRİK SONUCU ÖLDÜRME (Maktülün sanığı uzun süredir rahatsız eden davranışlarda bulunması,ve olay öncesinde tehdit etme)
ÖZET:Sanıkla maktül arasında kavga bulunmaktadır.Bu nedenle maktül erkek arkadaşını korumak için hakaret etmiştir.Bunun üzerine silah çeken sanığın,Uzun süredir şiddet,tehdit eden olayların baskı altında kalıp,haksız yere öldürüldüğü için maktülü öldürdüğü anlaşıldığından hakkında ağır hükümler uygulanmalıdır.
DAVA:Adam öldürmek suçundan sanık B.Y'nın sayılı gereğince ağır hapis, maddeleri uyarınca hapis, ağır para cezası,ile cezalandırılmasına ilişkin,Ağır ceza mahkemesine verilen karardır.
KARAR:Adam öldürmek,ölümle biten tehditle beraber,ağır hapis cezasına karar verilmiştir .
Kaşlarını çatmış,dökülen saçlarını kulağının arkasına alıyordu.Ekrana doğru gözlerim ilişince beyaz bir sayfada küçük yazılar vardı.Ne yazdığını merak ediyordum.Gerçi bu beni ilgilendirmemesi çok can sıkıcıydı.Hostes karşımızda durdu.
"Eskişehir yolcularının dikkatine,uçağınız havalanmak üzeredir.Bayanlar baylar lütfen önünüzdeki koltukların,ceplerinde bulunan güvenlik kartı ile takip ediniz."
Hostes tek tek gelip kemerleri kontrol ediyordu.
"Sen neden telefonuma doğru bakıyorsun ?"
Kaşını hafif kaldırdı.
"Gözüm kaydı."
Kahkaha attınca yandaki şık giyimli adam bize baktı.
"Ardıç,biraz sessiz olmalısın."
"Bana doğru yanlışı öğretme olur mu?Çok canımı sıkar."
"Sen nasıl bir adamsın?"
Mırıltısı dökülmüştü dudaklarımdan.
"Ne dedin !"
"Yok bir şey."
"Çok kabasın.Yanlışlarını duymak istemiyorsun."
"Doğrular bazen de can yakabilir."
"Konuya göre değişir,her doğru can yakmaz.Bazı yalanlarda çok can yakabilir."
Kulağıma eğildi.
"Seninle karşılaştığım o ilk günkü aciz kız nerde,bu kadar cesur olman beni çok şaşırtıyor minik."
Dudakları kulağımın içinde kelimeleriyle dans ederken,kalbime inen heyacanın saçmalığını kovmak istedim.Sıcak lavlar dökülen kulağım sanki,yakıyordu bedenimi.Bu duyguyu anlamak için beynimi sorguya çektim.
"Korkak değilim ben."
"Öyleydin kabul et."
"Peşimde silahlı adamlar varken,sana bakıp ne güzel kurşuna dizecekler beni diye oynasa mıydım?"
"Fena olmazdı."
Gülümseyip,yanımdan uzaklaşıp,kollarını göğsünde birleştirdi.Böyleyken kaslı olan kollarından damarları daha iyi görünüyordu.Gözlerimi ondan ayırıp yanımıza yemek tepsisiyle gelen adama baktım.Kahverengi saçları,Kahverengi gözleri ve kirli sakalları vardı.Boyunun uzunluğu kemiksi yüz hatlarını daha mükemmel gösteriyordu.Bana doğru gelip tepsiyi önüme koydu.
"Siparişiniz."
Güldü.
"Ben daha siparişimi vermedim.Başkasının olmalı."
"Hayır efendim burası.Erkek arkadaşınız siparişi çoktan verdi."
"Erkek arkadaşım değil.Ne ara verdin?"
Neden bu açıklamayı yaptığımı bilmiyordum.
Çocuk tebessümü iyice suratına yayılmıştı.
"Sen hala bizi arkadaş olarak mı görüyorsun bebeğim?"
Bebeğim dediği zaman,bardağımdaki koladan alınca öksürdüm.
Şu an beni yalancı konumuna düşürmüştü.Kaşlarımı çatıp söyleneceğim sırada Ardıç kaşlarını çatıp,cehennem ateşi gözleriyle yakıyordu gözlerimi.
"Pardon özür dilerim."
"Teşekkürler."
Adamın elindeki tepsiyi aldım.
"Sende gerçekten miatomi hastalığı var.Ben senin kız arkadaşın değilim.Hemde hiçbir şeyin unuttun galiba ?"
"Çocuk sana yiyecek gibi bakıyordu.Safsın.Bana güven."
"Sana mı?"
Gülmüştüm.
Sesi yüksek çıkmıştı.
"Yemeğini yer misin?"
"Bu çok fazla,bunun hepsini yiyemem."
"Yemek zorundasın,çünkü etten kemikten duruyorsun bu halin ne böyle?Hiç mi beslenmedin anlamıyorum."
Gözleriyle tepsiyi işaret etti.
Önümde duran börek,meyve kokteyli ve keki görünce yavaş yavaş yemeye başladım.Ardıç gözlerini kapatmıştı.Uyuyor muydu?Kirpiklerinin ne kadar kıvrık olduğunu fark ettim.Dudakları pembenin en canlı rengiydi.Teninin beyazlığı masumluğu öldürebilirdi.
"Anne ben kek istiyorum."
"Kızım,şu an değil ben sana alacağım sonra."
"Söz vermiştin."
Saçları iki yandan örülü siyah saçlı kız çocuğu,annesinin yanında ağlıyordu.Üzerine giydiği beyaz elbise çok iyi uyum sağlamıştı esmer olan tenine.
"Şişt küçük kız,benim karnım çok ağrıyor bunu yiyebilecek misin ?"
Elimdeki keki ona uzattım.Kız koltuktan kalkıp yanıma geldi,Elimdeki keki kıza uzatınca sol kolum,ardıçın yüzüne değiyordu.
"Teşekkürler abla."
Ağzına atıp yerine oturdu.
"Ne yapıyorsun minik ?"
Ardıç etrafı kırmızı olan gözleriyle kahverengi gözlerime baktı.
"Kıza kekimi verdim."
"Yemeklerini başkasına mı veriyorsun?Bana açım diyerek gelme !"
"Yemeğimi yedim.Kızın canı kek istedi.Annesi alamayınca dayanamayıp verdim.Biz buna karşılık beklemeden yapılan hoşgörü diyoruz."
"Senin dilinin boyu kaç cm uzadı ?"
Kıza doğru baktığımda gülüp el sallayınca bende gülüp el salladım.
"Kime el sallıyorsun? !"
"Karşımda duran siyah saçlı,kirli sakallı,bal rengi gözleriyle bana bakan çocuğa,kime sallayacağım keki verdiğim kıza.Hem istediğime el sallayabilirim değil mi?Benim kararım."
"O eli alıp götüne sokarım !"
"Dediklerine dikkat et."
"Sinirimi bozup durma o zaman."
Cebinden telefonu çıkardı.Kulağına koydu.
"Oğlum halletin mi ev işini?"
"Hallettim.Ev eşyalarıyla hazır sahibinin gelip ödeceğini söyledim.İşlemleri yaparsın.Yolculuk nasıl geçiyor ?"
"Bildiğin gibi.Durumlardan gelişme var mı?"
"Sadece Ural buradan gittiğini biliyor.Birde dün kavga çıkardığın mekanda beş ağır yaralı var.Babanla konuştun mu?"
"Hayır konuşacağım."
"Tamam."
Telefonu kapatıp,Başka numarayı tuşladı.Gergin gibiydi.Parmaklarıyla elinin içini batırıyordu.
"Alo baba.İşi fazla uzatmayacağım o kadını çıkarırsan o cehennemden,oğlunu artık unut."
"Oğlum,zaten pek görüşmüyoruz.En az bir kere yüz yüze gelirsek davayı düşüneceğim."
"Ne değişecek baba ?Sana olan öfkemi öldürebilecek misin ?"
"En azından söyleyeceklerimi söylemiş olacağım."
"İnanmazsam ne değişir ?"
"Davayı ertelerim."
"Peki çok kısa olacak şekilde,sonra daha seninle görüşmem için tehdit etmeyeceksin anlaştık mı?"
"Peki oğlum sen nasıl istersen.Nasılsın peki ?"
"On dokuz yaşımdan beri nasıl hissediyorsam öyleyim."
"Bana bunu yapma evlat.Anlıyorum ama yapma.Dinle öyle karar ver."
"Her gece yalnışlarını mı tartışacağız gerçekten?Ya da bana neler yaşattıklarını?"
Bağırarak söyleyince,insanların anlamsız bakışları bize dönmüştü.
"Ardıç insanlar rahatsız oluyor sessiz konuşmalısın."
"İşime karışma olur mu?!"
Telefonu kapatıp bana doğru baktı.
"İşin yok mu senin?Camı izleyebilirsin !"
Yandaki adam Ardıça doğru eğildi.
"Oğlum geldiğinden beri kıza bağırıyorsun ne suçu var?"
"Amca sen işine bak olur mu?"
"Neyse bu konuşmayı bitirelim.Bu telefon numarası bana ait değil,o yüzden boşuna oğlum diye kaydetme."
Sesi biraz daha ince çıkmıştı.Adam önüne döndü.Telefonu kapattı.
"Kız çocuklarını seviyorsun anlaşılan kızım"
Kafamı gömdüğüm koltuktan ona baktım.
"Evet.Erkek çocukları da severim ama kız çocukları favorim."
"Sen sever misin oğlum peki?"
Adam düzgün tıraş edilmiş beyaz sakalını okşadı.
"Çocuk sevmem.Evlilikte saçma !"
"Bence aile olabiliyorsan çok güzel.Bak ben hayat arkadaşımı buldum.Şu yaşıma kadar boşuna yalnız kalmışım."
Yanında kısa sarı saçlı,gayet sevimli olan ablaya baktım.Gülümseyince gülümsedim.
Ardıç yüzünü ekşitti.
"Hadi oradan."
"Sen neyi seviyorsun ki gülmüyorsun bile.Ağzından güzel kelime de duymadım hiç."
"Beni eğlendiren şeyler yok.Ayrıca benim de bir zamanlar romantik tarafım vardı."
Söylediği cümleyle sertçe yutkundum.Konu uzamaması için, elimi yüzüne götürüp elimle yüzüne gülümse yerleştirdim.
"İşte böyle bence yüzünle gayet iyi uyum sağlıyor."
Ardıç ellerimi çekti.
"Karakter değişmez bilirsin."
"Biliyorum,denesen olmaz mı?"
Sırtını bana doğru döndü.
"Biliyor musun?Sen çok şanslısın."
Kafamı geriye yaslayıp ona baktım.
"Neden?"
"Etrafında sayılı olsa da insanlar var."
"Sende yalnız değilsin."
Yüzüme bakınca,keskin mavi gözleri gözlerimi yakaladı.
"Yalnızım. "
Gözümü kapatıp,dudağımı ısırdım.
"Değilsin,benimlesin işte."
Esneyerek söyleyince duyduğum kelimeleri idrak etmeye çalıştım.
"Sayın yolcularımız uçağımız yirmi dakika sonra varacağı istikamete varacaktır.İyi uçuşlar dileriz."
"Artık bu cehenneme dönmeyeceğiz."
Yanımdaki adam bana doğru eğilip,bir şey söyleyecekken karşımda biri durdu.Bu kitabı iki ciltli yapacağım.Hikayenin sonunda sürprizler bizleri bekliyor olacak.Sizleri sevdiğimi unutmayın.❤️
![](https://img.wattpad.com/cover/177552364-288-k79c9e7.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İPE ASILAN HAYATLAR (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionHayattaki herkesin,belki sahip olduğu yada sahip olmak için imrendiği birileri vardır.Herkesin silmek istediği bir geçmişi yada öldürmek için cesaret bulamadığı gerçekleri vardır.Gözünüzü kapattığınızda hatırladığınız iyi veya kötü giden her şeyi ka...