ARZU

154 12 0
                                    

ARDIÇ'IN KABUS İLLETLERİ
Tabutun içinde sessizlik vardı,Tabutun içinde bir yıkım vardı.Tabutun içinde bir "Anne "vardı.Küçük odamda ki pencereden bir ışık sızdı.Etraf karanlıktı ama,yıllardır bunu bekliyormuş gibiydi yaralı gözlerim.
"Ben mi yaptım?Bunu sana ben mi yaptım?"
Diyen annemin ruhsuz nefesi,kan kokuyordu.Gözleri açıktı ama,sanki göremiyormuş gibiydi.Dudakları solmuş,etrafa dağılan cam kırıkları gibiydi.Parmaklarım,soğuk cama değince alev aldı.İçimde ki son arzu cehennemimde yaşamasını istememdi.
"Bana cevap ver oğlum,bunlar benim eserim mi?"
Camın arkasında ki sesleri,net bir şekilde duyuyordum tuhaftı.Dudaklarımı araladığımda,kelimeler tıkandı,cümleler boğazımda sıralandı.
"Bunlar,kaderin izleri,ve sen oğlum cennette lanetlendin."
Göz yaşları,tesir değildi karanlık hücreden çıkan etrafa hasret kalan zanlı gibiydi.Tırnaklarının üstünde ateş kıvılcımları vardı.Konuşmaya çalıştıkça hiçbir kelime dudaklarımdan çıkmasına izin vermiyordu.
"Günahkâr elin,suça meyilli oğlum.Cenneti göremeyeceksin."
Sesi,nahoş gibi her an tetikte bekleyen avcı gibiydi.Işık her söylediği cümleyle güçleniyor,daha da büyüyordu.
"Belki de tek bir şey,seni cennete bahşedecek."
Gözleri,benden ayrıldı,Oysa şu an buna çok ihtiyacım vardı.Arkası dönük bir kızdı,saçları komple kuş kanadıydı.Üzerinde beyaz bir elbise vardı.Omuzları açıktı.Annemin eli kızın omzuna değip,önünü çevirdi.Gözlerim temas edince,Arsenin kumral teni,beyaza dönüktü.Saçlarında ki kanatlar,saçının boyutunu kısa gösteriyordu.
"Tek bir şans oğlum,her şeyi kazanabilirsin.Belki beni bile."
Kurduğu cümleler kulaklarımın içinde hapis oluyordu.Yapabildiğim tek şey zifiri karanlık olan odanın içinde,parmaklarım hüküm veriyordu geceye.Dudaklarım kilitliydi.Söylemek istenilen her şey dış kapıydı.
"Unutma,Cehennemde yanmadan,Cennet'e giremezsin."
İlerleyip,gidiyordu,adımları yalnızlığımı her seferinde yüzüme tokat gibi indiriyordu.Ölüyordum,ama toprak beni kabul etmiyordu.
"Ve sen oğlum,doğarken cehennemin kollarındaydın."
Gitmesine izin mi vermeliydim?Yoksa söylediklerini,zihin sineme çekip sorgulamalımıydım?
"Kim arayan minik?"
Bir şekilde, bunu söyleyemeliydim.Zaten biliyordu.Derin bir nefes alarak,karşımda duran ateş kırmızı gözlerinin içine baktığımda nefes alamıyordum her seferinde.
"Ural."
Kelimelerim bana ihanet etmiş gibi,dökülmüştü dudaklarımdan.Ardıç,bardağı geriye doğru itekledi ve derin bir nefes aldı.
"Sinirlenmeden soracağım,yoksa bana düzgün cevap vermeyeceğini biliyorum.Ya da itiraz edeceğini ne sikime aramış?"
Sesi,söylediği gibi çok naif çıkıyordu.Gözlerindeki zemin olduğumuz yerin laminatını sarsıyor gibiydi.
"Buraya geliyormuş, bilmiyorum neden geleceğini."
"Neden olacak?O sikik aklıyla güya seni aklayacak!"
"Farkındayım."
Ona nazaran,ortamı yumuşatmaya çalışıyordu ses tonum.Ellerini yumruk yaptı,kafasını geriye doğru yatırdı.
"Bir bitmiyor gavat."
"Sakin ol oğlum,olmazsa Arsenle birlikte gideriz."
Kafasını yatırdığı yerden,Çağın'a doğru baktı.Ellerini göğsünde birleştirdi.
"Zaten,seninle gidecek veya benimle.Benimle gitmesi pek uygun olmaz.Sinirli adamım.Söylediği her kelime kanımı alıcıya geçiriyor."
"Aynen,en doğru olanı da bu."
"Yaz bakalım,nereye geliyormuş?!"
Öylece durup,titreyen ellerimle telefonumu kaptım.Açarken elim baya titriyordu.
"İyi misin minik kuşum?"
Çağın'ın sesi,kulak veznimde yol almaya başladı.Rehbere girip,numaranın mesaj kısmına bastım.
"Yani,iyi olmaya çalışıyorum."Mesaj attım.
"Puga Coffee'de buluşacakmış.''

İPE ASILAN HAYATLAR (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin