"Nereye gidiyor Çağın ?"
Çağın,Ardıç'ın koştuğu yere doğru baktı.
"Hiçbir fikrim yok güzellik."
"Ne yapacağız?Gitsek mi peşinden?"
"Hayır gittiyse vardır bir nedeni,biz okula girelim.Gir koluma."
Kolunu bana uzattı.Koluna girdim.Üniversite gerçekten de hayalimden bile öteydi.İçerinin geniş alanı,göz bebeklerimi büyütüyordu.İçeriden girdiğimizde insanlar ,hemen karşımda duran merdivenlerden çıkıyorlardı.Çağın kolumdan çıkıp,elimi tuttu.
"Bana ayak uydur tamam mı ?"
"Tamam."
Merdivene doğru ilerledik.Çağın karşımızda duran koyu kahverengi saçları ,yeşil gözleri vardı,suratı kemiksi ve çene yapısı genişti.
"Bakar mısın?Müdürün odası nerededir koçum?"
Çocuk gözleri vücudumu süzdü,sonra birbirine geçmiş ellerimize bakıp,Çağın'a göz bebeklerini kenetledi.
"Bir kat daha çıkın,düz yürüyün hemen solda."
"Teşekkürler koç."
Elini omzuna vurdu.Bir kat daha çıktık,düz ilerleyip hemen solda kalan müdür yazan yazıyı görünce,kapıya tıklayıp içeri girdik.Karşımızda duran gri uzun saçları olan adam,lacivert takım elbisesi,siyah gözlüğüyle çok şıktı.İçerisi siyah ve beyaz hakimiydi.Çağın kırmızı sandalyenin birisine oturdu.Ben de onu taklit ederek diğer kırmızı sandalyeye oturdum.
"Sizi dinliyorum gençler.Sınıfınızı mı öğrenmek istiyorsunuz?Giriş katında ki panoda isim listeleri vardı.Baktınız mı?"
Adam ilk önce bana,sonra Çağın'a baktı.
"Göremedik.Sizden ricam söyler misiniz?'
"Tabi.İki dakika bekleyin."
Bilgisayara eğilip,iki dakika sessizlik oldu.
"Hangi fakülte gençler ?"
"Psikoloji bölümü,Fen ve Edebiyat fakültesi."
"Aferin.Geleceğin psikologları."
Adam kırışık olan suratında gülümsemesi yayıldı.
"Birinci sınıf ikinci grup."
"Teşekkürler efendim."
Çağın yerinden kalktı,bende kalktım.Kapıdan çıktık.Çağın tekrar elimi tuttu.Çağın adamın dediği yeri buldu,sınıftan içeri girince,herkes bize bakıyordu.Çağın uzun kahverengi masaya yerleşti.Ben de bir arkasına geçtim.Herkes tekli oturuyordu.Etrafı süzdüğümde Ardıç hemen çarprazımızda oturuyordu.Ardıç'ın mavi gözleri kahvelerimdeydi.Sınıfa giren yaşlı,üç numara saçı olan,göbekli adam girdi.Beyaz gömleğinin üzerine kırmızı yelek giymişti.Altında siyah kumaş pantolonu vardı.Elinde küçük siyah bilgisayar çantası.Profösör masaya yerleşti.Gerçekten şu an çok garip hissediyordum.Ortama ayak uydurmam sendelememe neden olacaktı.Elini ağzına götürüp,boğazını temizledi.
"Evet gençler, tatiliniz bitti,artık üniversiteliyiz.Şu an size kendimden biraz bahsedip,dersime geçeceğim.Adım Kemal,elli sekiz yaşındayım.Psikolojiye giriş derslerimizde birlikte olacağız.Ders programlarınız çıkışa kadar kapının arkasında asılı olacaktır.Lütfen unutmayınız.Fotoğrafını çekin.Peki klasik soruyla başlayalım psikoloji nedir.?"
Elini açık kahverengindeki masaya koydu.Sınıfa baktı.Bir çocuk söze girdi.
"Kişinin o an ki ruhsal durumu değil midir hocam?"
"Yani.Ama eksik kalır bu tanım.Psikoloji, zihinsel süreçleri ve davranışları inceleyen bir bilim dalıdır. Psikologların amacı, biyolojik, bilişsel, gruplararası, kişilerarası gibi birçok perspektiften davranışın temelini anlamaktır. Bunu yapabilmek amacıyla psikologlar, insan gelişiminden, kişilerlerarası ilişkilere, davranış bozukluklarından, gruplar içerisinde sosyalleşme sürecine kadar etkili durum.Bu tanımı tahtaya yazacağım.Bu önemli."
Beyaz uzun tahtaya arkasını dönüp yazmaya başladı.Arkamda bir el omzuma dokundu.
"Biraz sağa kayabilir misin? Göremiyorum."
Kulaklarıma değen yoğun tok erkek sesiyle arkamı döndüm.Kahverengi saçları,kahverengi gözleri,buğday renginde teni vardı.Siyah gömlek giymişti Boğazında gümüş kolyesi vardı.
"Tamam.Özür dilerim farketmedim."
"Önemli değil."
Sağa kaydım.
"Şimdi görebiliyor musun?"
"Evet."
Tahtadan ayrılıp,bize doğru döndü.
"Kariyer olanaklarından bahsedelim psikolog adayları,eğitim kurumlarında, endüstride,insan kaynakları departmanlarında,danışma merkezlerinde ve psikoloji hizmeti veren özel veya kamu kuruluşlarında çalışabilmektedirler.
O sırada zil çaldı.
"Evet,diğer derslerde görüşmek dileğiyle."
Bilgisayar çantasını alıp çıktı.Çağın kalkıp,önümde durdu.
"Bir ton şey sıraladı.Uykumu getirdi gavat."
"Bence açıklayıcı anlattı."
Çağın elini bana uzattı.
"Hadi minik kelebeğim."
Kalkıp elimi tuttu.Çağın'ın telefonu çaldı.Pantolonunun cebinden telefonunu çıkarıp kulağına götürdü.
"Efendim oğlum."
"Okulun bahçesindeki bankların karşısına geliyoruz tamamdır."
"Kim?"
"Ardıç,yanına gelmemizi istiyor."
Kafamı salladım,elimi tutup,merdivenlerden inip Çağın'ı takip ettim.Bankların karşısında oturan Ardıç'a baktım.Sigarasını dudaklarından ayırıp,son külünün boyunu yere bastırdı.
"Geldik oğlum."
Çağın yere doğru oturdu.Çağın'ın yanına oturdum.Ardıç beni süzdü.
"Sınıfı bulabildiniz değil mi?"
"Evet."
"Güzel.Şimdi iyi bir dinleyici olun.Sorgulamadan dinleyeceksiniz !"
"Tamamdır alıcım sende."
"Siz sevgilisiniz ben en yakın arkadaşınız.Bunu zaten söyledim."
Ardıç cebinden küçük cep boyu fotoğraflar çıkardı.
İlkini Çağın'a gösterdi.
"Bu İren.Bu kızla yakın arkadaş olmanı istiyorum.Bu kız Ural'ın kuzeni.Çok önemli bizim için,attığın adımlara dikkat edeceksin.Her yapılan davranış,sözden haberim olacak."
Çağın resmi inceledi.
"Bu kız nerede ?"
" Bu kız üçüncü sınıf,hemen bizim bir üst katımızdaki sınıfta."
"Peki.Bakalım neler olacak ?"
Diğer resmi bana uzattı.
"Bu çocuk Berkan.Babamın ortağının oğlu.Aydıner araba kiralama şirketinde gözü olan piç.Babamla ilişkisini öğreneceksin.Ama sen de arkadaş olacaksın. Senin attığın adımdan da haberim olacak.Özellikle de senin."
"Bir dakika bu okulu neden şimdi,beni dinlemeyip para verdiğini anladım."
"Parayla mı okuyoruz?"
İkisine de baktım.
"Konu benim meselem,ayrıca Çağın anlamana sevindim."
"Ben bunu gördüm.Bizim sınıftaydı."
"Öyle zaten."
"Bu da."
Diğer resmi gösterdi.
"Bade, onunla sevgili olmaya bakacağım.Ural'ın eski sevgilisi.Onu ortada bırakan kız.On beş yaşından beri beni seviyor ama ben ondan nefret ediyorum."
"Bu o mu?"
"Evet.!"
Ağzım açık kalmıştı.
"Ne ?"
"Oğlum kız sana istediğini vermezse."
"Verecek.Gerekirse istediğini ne varsa yapacağım. "
Söylediği cümleleri sindirmeye çalışıyordu aklım.
"Oyunlar böyle oynanır minik,hep bir kuralı vardır."
İşaret parmağını kaldırıp,elindeki kola şişesini kafasına dikti.
"Oyun mu?"
"Hiç oyun oynadın mı?Tabi ki hepimiz oynadık,bak ben oynamayı bırakamadım şu an bile."
"Biz gidelim Arsen,sen de biraz kafa dağıt."
Ardıç,uzun kumral saçlarını geriye doğru attı.İlerleyip uzaklaştı.
"Lütfen bana soru sorma olur mu?Onu anlayamıyorum."
"Bende onu anlayamıyorum Çağın."
"Boşver."
Çağın elini uzattı.Elini tutup ilerlemeye başladık.Sınıfa doğru geçtik.Arkama baktığımda gördüğüm çocuk,ve hedefim bana bakıp gülümsedi.Bende hafif gülümsedim.
"Merak etme,göremiyorum demeyeceğim."
"Eğer rahatsızlık veriyorsam,söyleyebilirsin.Engel olmak istemem."
"Peki,bu kibar hareketinizi geri çevirmek,kabalık olur."
"Bu arada isminiz nedir?Göremesem isminizle hitap etmem daha iyi olur."
"Arsen."
"Peki.Bende Berkan Arsen memnun oldum."
Elini uzattığı elini sıktım.
"Memnun oldum."
"Bende."
İçeriye giren sarı saçlı,kahverengi gözlü,suratı kırışık olan kadın girdi.Üzerindeki siyah diz kapağını kapatan etek,beyaz gömlek,eteğine takım olan siyah ceketi vardı.Hafif topuklu sesi yankı yapıyordu içeride.Masaya doğru ilerledi.Siyah kareli gözlüğünü,eliyle göz hizasına yapıştırdı.Derin bir nefes alarak,etrafı süzdü.
"Ben Ayşen,Psikoloji tarihi derslerinde dönem boyunca birlikte olacağız.Artık okulunuz bitince meslek sahipleri olan birer genç nesil olacaksınız.İşinizi hakkıyla yapmanızı her öğrencilerime söylerim.İlk başta psikoloji tarihine bir değinelim.Nedir?Nereden gelmiştir öyle değil mi?"
Herkes başını sallıyordu.
"Psikolojiyi felsefeden ayırarak bir bilim haline getiren nedir sizce?"
"Bunları bilmemiz şart mı pröfösör ?"
Arkamdaki çocuk,erkeksi sesiyle profösöre soru yöneltmişti.
"Tabi ki mesleğinin ne olduğunu bilmeyen bir genç hem işinde,hemde hastalarına yeterli olmaz."
Hafifçe gülümsedi.Zil tekrar kulaklarımıza doldu.Çağın yanıma gelmişti,aynı zamanda adını öğrendiğim Berkan da yanındaydı.
"Hadi,dışarı çıkalım."
"Erkek arkadaşın mı ?"
Berkan meraklı gözlerle Çağın'ı süzüyordu.
"Evet."
"Olsun,ne yapalım o zaman arkadaş mıyız ?"
Hedefim bana benden önce adım atıyordu,bu tuhaftı.
"Tabiki."
Gülümsedim.
"Güzel o zaman.Ben Berkan bu arada dostum senin adın?"
"Çağın."
Elini sıktı.
"Hadi gidelim minik."
"Sende istersen bize katılabilirsin Berkan."
"Yok,ben kahve içeceğim.İsterseniz bana eşlik edebilirsiniz."
"Sağol koçum.Başka zamana."
Çağın elini,Berkan'ın omzuna vurdu.Elimi tutup,ilerlemeye başladık.
"Hedefim, benden önce,bana geliyor."
"Farkettim."
"Bu iyi mi?Kötü mü?"
"Şu an iyi gibi görünüyor.Ama bilemeyiz değil mi?"
"Evet."
"Sen İrenle ne zaman tanışacaksın ?"
"Yarın."
"Tamam."
"Ardıç nerede?Pek ortalıkta görünmüyor."
"Badenin dibinde bitiyordur."
İçime oturan lavları sakinleşmesini sağladım.Güçlü bir kol kolumu sıkıca kavradı.Arkamı döndüğümde bir çift mavi gözlerle karşılaştım.
"Eve gideceğiz,yürüyün."
"Daha ikinci ders bitmişti."
"Bunu mu dert etmene gerek yok !"
"Nasıl yok ? Devamsızlık sıkıntı olur."
"O iş ben yönetiyorum,sen benim adıma karar verme !"
"Bağırmana gerek yok.Duyabileceğim kadar yakınımdasın !"
Kolumu bıraktı,Mercedes'e doğru yol aldık.
"Oğlum,bize anlatsan ona göre hareket etsek olmuyor mu ?"
"Ben ayrıntıları evde anlatacağım.O yüzden gidiyoruz !"
Dikiz aynasından mavi gözleri,kahvelerimi kesti.
Kafamı cama yasladım.Sıkıntıyla derin bir nefes verdim.Eve geldiğimizde arabadan indim.Kapıyı kapatıp,içeri girdik.Ardıç siyah deri koltuğa oturdu.Çağın yanına ben ise tekli koltuğa oturdum.Ardıç ellerini dizinin üstünde birleştirdi.
"Şu Ural'ı köşeye sıkıştıracak kanıtlar istiyorum.Ayrıyetten şu Berkan denen piçin bizimle alıp veremediği?Ural'ın annesinin kızı İren hep şüphe defterimin baş listesindeydi.Özellikle de İren olayı daha da önemli."
"Peki şu gizli gelen mesajlara ne yapacaksın ?"
"Gizli gelen mesajlar mı var ?"
Ardıç kaşlarını çatıp Çağın'a bakıyordu.
"Niye ağzından kaçırdın ?"
"Unuttum bir an."
"Nasıl unuttum?!"
"Olayların zaten içinde.Neden saklıyorsun ki?"
"Sana mı hesabını vereyim !"
"Tamam.Bağırmayın."
"Kes sesini !"
"Bunu duymamış sayacağım."
"Sen kimi kandırıyorsun ?"
Kaşını havaya kaldırdı.
"Tamam,Ardıç uzatmayalım.Olayları inceleyip göreceğiz.Biz o esnada senin söylediklerini yaparız."
Kafasını geriye doğru attı.
"Güzel."
"Aç olan var mı?Yemek yapacağım."
Koltuktan kalkan Ardıç'a baktım.
"Olur."
"Sen minik."
"Olabilir."
Mutfağa doğru ilerledi.
"Çağın ne tür mesaj bu ?"
Sadece onun duyması için,sessizce konuşuyordum.
"Boşver güzellik."
"Ona söylemem."
"Sana bahsetmek isterdim ama onu ilgilendiren şeye karışamam."
Kafasını yatırdığı yerden kaldırıp,bana baktı.
"Tamam."
Gülümsedi.Yanağımdan makas aldı.
"Hadi,gelin."
Ardıç'ın sesi kulaklarıma doldu.Mutfağa doğru ilerleyip,ahşap yemek masasına oturduk.Bir erkek olmasına rağmen,gerçekten iyi yemek yapıyordu.Masada önüme koyulan çorbamı içtim.
"Gerçekten yemek konusunda iyisin Ardıç."
Kaşığımdan kafamı kaldırıp Ardıç'a baktım.
"Sadece yemek konusunda yetenekli değilim.Birçok alanda yetenekliyim."
"Öyle mi hiç bahsetmedin?Neler mesela?"
"Giyinme konusunda,kavga konusunda,birde."
En sonunda dediği şey de göz kırptı.
"İğrenç."
"Gerçekten bunu iğrenç mi buluyorsun?İki tenin birbirini arzulamasını?"
"Bilmiyorum."
Diyerek geçiştirdim.
"Oğlum,alınma ama bu çorban öteki yaptıklarından daha iyi olmuş."
Ardıç ensesine tokat attı.
"Çok iyisen hünerlerini sergile."
"Sadece fikrimi söyledim.Sinirleniyorsun hemen."
"Tamam,sana bu sefer bir iyilik yapıp,bugün daha hiç laf sokmayacağım."
Çağın kaşığını tabağına koyup,alkışlamaya başladı.
"Minik kuşum duydun,bugün dokunulmaz bir herifim."
Bu halleriyle çok komiktiler.Çağın masadan kalktı.
"Ben eve geçiyorum.İhtiyacın olursa ararsın."
Ardıç'ın omzuna vurdu.
"Görüşürüz minik kuşum."
Tekrardan makas aldı.
"Eşlik edeyim mi?"
"Yok sağolasın."
"Tamam."
Ardıç sandalyede kollarını birleştirdi.
"Anlat bakalım,Berkanla tanıştın mı ?"
"Evet,sempatik biri."
"Sempatik ?"
Sanki ilk defa duyuyormuş gibi kaşını havaya kaldırdı.
"Evet."
Ardıç kemiksi suratına,gamzeleri çıkacak şekilde gülümsedi.
"Keşke senin kadar masum duyguları olabilseydi."
"Masum olduğumu hiçbir zaman söylemedim."
"Neden böyle düşünüyorsun?"
"Hayat bir şekilde ruhuma dokundu merak etme."
"Neden?"
"Berkan hakkında neden ön yargılısın?"
"Adi herifin teki !"
"O zaman benim niye adi herifle arkadaş olmamı istiyorsun ?"
"Benim için kolay mı ?"
"O zaman yapmayayım !"
"Yapmak zorundasın !"
"Hadi ya,başka emrin !"
"Yok !"
"Neden ben ?"
"Neden sen olmayasın ?"
"Bu açıklayıcı bir cümle değil ne yazık ki !"
Elini masaya vurdu.
"Nasıl,hangi durumda olmanı istersem öyle olacak anladın mı ?"
"Anlamadım !"
"Anlayacaksın !"
"Bağırıp durma bana !"
Ardıç mutfaktan hışımla çıktı.Derin bir nefes alarak,masadaki tabakları toplamaya başladım.Bulaşık makinesini açıp yerleştirdim.İçeri geçtim.Ardıç siyah koltukta elindeki dosyayı sessiz bir şekilde inceliyordu.Tekli siyah koltuğa oturdum.Çaresizlik içinde attığım her randomda iliklerime işleyen geçmişimle kafa kafayaydım,Korkarken aldığım her nefes,daha da çok yok ediyordu.Almış olduğum nefes,beni hayata bağışlamıyordu,azap çektiriyordu.Ne kadar nefes alırsam o kadar tadacaktım bütün kötü anıları,akabinde oluşan her sanrı,zihnimin içinde yeni bir ben oluşturup,elimdekilerle yetinirken acımasızca alıyordu.Korku,Nefret,Özlem bunlar hepsi bir araya geldiğinde kalpsiz yapabilirdi,ya da ruhsuz,ama ne olursa olsun onlar birer duygu parçalarıydı,ne kadar hissetmediğini düşünsekte,acıyan tarafımız kaçınılmaz bir boşluğun girdabında yuvarlandığımızı hatırlatıyordu.Ardıç'a doğru baktığımda,büyük bedeninin arkasına saklanan küçük erkek çocuğu yardım istiyor gibi elini uzatıyordu.Sanki o erkek çocuğu hep bir zihin köşemin içinde varmış gibi tuhaf hissettiriyordu.Elinde ki dosyayı incelerken,kaşları ezber yaptığı reaksiyon gibi aniden çatılmıştı.Hafif çıkmaya başladığı sakallarını kaşıyordu.İlk kez biraz uzadığına şahit oluyordum.Genelde siyahı saklardı,beyaz teninin içinde,o güzel kıvrımlı olan kirpiklerine,dolgun pembe renginde ki yüzüne ne kadar yakışacağını gözüm sahneliyordu.Acaba benim düşündüğüm gibi onun da geçimiyordu zihninin bir köşelerine ?Her tarafa dağılan soru yığınlarını karıştırmak zamanı kaybettirecekti belkide.Ellerini bir an uzun kumral olan saçlarına daldırdı,nefesi bütün sıkıntılarını ele verecek gibiydi.Çözmeye çalışılan her bir duygu zerresi onu ne kadar tanımama fırsat verecekti.?Ya da kendisini ne kadar bilmem için sınır koyacaktı?Neden böyleydim?Neden böyle karmaşanın içinde çırpınmak istiyordum ?Oysa vücuda inen her darbe ardından kan izlerini bırakmaz mıydı?O kanın akmayacağını düşünememek aptalcaydı değil mi?Ardıç'ın mavi gözleri kahvelerimi okyonusunda boğmak ister gibi,çırpınan bedenime alta doğru daha fazla basınç uyguluyordu.Kurtulmam mı istiyordu?Yoksa ölmemi mi?Karaya değen bedenim ilk soruyu kanıtlar gibiydi.
"Neden bakıyorsun ?"
"Öylece sessizsin.Dosyayı inceliyordun işini yarıda bırakmak istemedim."
"Öyle mi?"
Kaşını havaya kaldırdı.
"Öyle.Kahve ister misin? kendime yapacağım."
Bir an bileğimden kavradı.Yüzü dünyanın güneşe yakın olması gibi,her şeyi alt üst ediyordu.Gözleri artık beden dili gibiydi,çoktan alışmıştı içinde ki tuhaf duyguları.
"Beni niye bu kadar düşünüyorsun?"
Benim bile asla aklıma düşmeyecek sorusu karşısında afalladım.Sanki ağır yaralı kurban gibi,duvardan destek alarak yürümemi sağlıyordum.
"Cevabını bekliyorum."
"Ben,herkesi düşünürüm Ardıç ,yapım öyle."
Bu dediğimi kendime inanmam için çocuk yaşta olmamı söylüyordu aklım.
"Öyle mi?Demek yapın öyle.O zaman beni
"Ardıç,yaptığın benim açımdan ne kadar büyük bir teşekkür ve minnet olduğunu bilemezsin,ama böyle şeylerde iyi olamam.Ardıç anlıyorum,hiç kolay değil yaşadıkların ama sen de anlamalısın."
"Senden sadece yardım istiyorum,senin peşinde silahlı adamlardan kurtaracak benim gibi birini.Benimde yardıma ihtiyacım var,bana borçlusun. "
"Bak hiç iyi olamam,sana yardım etmek isterim ama rol kesmek bana uymuyor.Bir gün anlarlarsa ne olacak?"
"İyi oyna o zaman."
Cümlesini yarım bıraktı.
İki dakika öylece susmuştuk.
"Neden yaşayamayacağımız mutluluk için nefes tüketiyoruz ki ?"
Ardıç'ın sorduğu cümle,bütün evrene meydan okuyacak gibiydi.
"Mutluluk, içine çektiğin bir dal sigara dumanı kadar,daha fazla istiyorsan daha fazla tüketeceksin."
"O zaman pakete ihtiyacım olacak."
Diyerek cebinden çıkardığı sigara paketini buruk bir gülümsemeyle gösterdi.İçinden bir dal sigara alıp,dudaklarına götürdü.
"Bende içmek istiyorum.Banada bir dal verir misin?"
"Hayır !"
"Neden ?"
"Şu an içmeni istemiyorum !"
"Sadece bir kere."
"Bir kere içince,daha fazlasını istemeyecekmisin sanıyorsun ?"
"Yorgunum uykuya ihtiyacım var."
"Tamam."
Yerden kalkıp, merdivenlerden yukarı çıkıp,odaya girdik.
"Ben biraz,suyun altında duracağım."
"Neden ?"
"İyi geliyor."
"Peki."
Banyoya doğru yol aldı usul usul ayaklarım.Odama göreceğim sırada,yerde çökmüş bana bakıp kahkaha atıyordu,İlk defa gülüşlerinin sesini kulaklarım şahit oluyordu.
"Gülüyorsun."
"Herkesin yapmış olduğu bir eylem.!"
"Söz konusu sensin farkında mısın ?"
"Oradan bakılınca,gülümseyemeyen mi adamım ?"
"Hayır yani benim yanımda ilk defa."
"Göremediğin başka yönlerimde var."
Ellerini yüzüne götürüp kalktı.
"Neden burada oturuyorsun?"
"Uyku tutmadı bir türlü."
"Neden?"
"Nedeni yok."
Odasının kapısını açıp içeri girdi.
Dedikleri kulağımdan yankı yapıyordu.Benden odama girip,yatağıma uzandım.Gözlerime uyku ağırlığı çökünce karanlığa gömüldüm.
"Hadi kalk minik ! Hep geç kalkıyorsun !"
"Biraz daha ."
"Kalk !"
Bacaklarımdan tutup kaldırdı.
"Küvete sokup yıkamamı mı istiyorsun ?"
"Hayır."
"O zaman doğru hemen giyin !"
Ayaklarım yere değince,uykulu gözlerimi ovuşturdum.Yüzümü yıkayıp çıktım.Odaya gidip giyindim.
"Çağın Neden Bade burada ?"
"Dinle beni bir "
Duyduğum sesle kaşlarımı çattım.Bu Ardıç'ın etkileyeceği,hatta yatacağı kızdı.Neden içim öfke patlaması yaşıyordu.Ardıç bir an önümde belirdi.
"Sakın aşağıya inme.Ses çıkarma !"
Ardından merdivenlerden indi.
"Sana bir şey sormak için geldim.Önemli."
Ardıç gerilmişti.Karakterler bölümünde yeni karakterlerimiz bizi bekliyorlar can kuşlar❤️İsteyen şöyle karakterlere göz atabilir.😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İPE ASILAN HAYATLAR (DÜZENLENİYOR)
Novela JuvenilHayattaki herkesin,belki sahip olduğu yada sahip olmak için imrendiği birileri vardır.Herkesin silmek istediği bir geçmişi yada öldürmek için cesaret bulamadığı gerçekleri vardır.Gözünüzü kapattığınızda hatırladığınız iyi veya kötü giden her şeyi ka...