İZ

144 15 4
                                    

Nefesim zehirli tarafı bıçakla kesilip,kanın boşalması gibi,kalbimin sesleri kulağımın içinde büyük bir patlamanın sesiydi.Göz bebeklerimin felaketi yeni bir yıkımı kaldıramayacak türdendi.Mavi gözler şu an da trafiğe açık yolda son sürat hız yapması kadar tehlikeliydi.Kaşları alın çizgisinden nefret ediyor gibi çatılmış,kıvrık olan kirpikleri sivri uçlu ok gibi dikleştiğini hissettim.Kasılan çenesinin soğukluğu rüzgarı tenime üflüyor gibiydi.

  "Bu ne demek biliyor musun pepuk?''

Ardıç'ın çaresizliği arayan, bir beden gibi kıvranan sesi,kaygımı yeterince dört duvar arasına almış,korkan kalp ritimlerimi ise bütün evren duyacak gibiydi.Kolumu sıkan güçlü bedeni,yeni bir yara acısı tattırmıyordu,zaten vücuduma bu tepkiyi alıştırmıştı.Kahverengi gözlerim söylediği cümleleri anlamlandırmaya çalışıyorken,öylece gözlerinin lanetinin altına girmiştim.

  "Ne demek oluyor?''

bir yandan telefonu,gözlerime odaklıyken arkama doğru sakladım,çok fazla sırıtmayacak türde ayarladım,yutkunma sesim kulaklarımda yankı yaptı.

  ''Artık İzmir'e dönmek istersen tabutunla dönersin.Bir gece kurtuluşa inanan aptal kız çocuğum,şimdi tehlikenin gölgesi oluyor.''

Suratına yerleşen müzip gülümseme,istemeden sinirimi bozmaya yetiyordu.Elimi kulağımın arkasından düşen saçımı,kulağımın arkasına yerleştirdim.

  ''Bana iş bulmamda fırsat tanısaydın senin saçma sapan işlerine bulaşmış olmayacaktım.Tamam mı!'

Sesim isyan kelimesini bastıracak kadar yüksek çıkmıştı,içime yerleşen vücut sıcaklığım öfkemi alıcıya geçiriyordu.

   ''Saçma sapan öyle mi?''

   "Evet!''

Kaşlarım çatılırken,sinirden dolan gözlerime tokatı yapıştırmak istedim.Öfkem direnmem için şaha kaldırıyordu.Kolumun daha fazla acı oranını artırıp,koltuğa doğru düştüm.Üzerime ağır bedeni baskı yapınca iteklemek istedim.

" Ne yapıyorsun?''

Gözlerinin rengi artık maviliğini yitirmiş,akabinde gece rengini Ardıçtan öğrenmiş gibiydi.Vücudu öfkeyle bütünleşip daha fazla baskı yapınca,vücudum kasılıyordu.

   ''Ne zannettin güzelim?Masallarda ki prenses olacağını mı?Burası kainat ve gerçekler de acıdır.Yaşanması gerekeni yaşıyorsun.''

Kelimeleri çoktan beni soyutlamak ister gibiydi.Gerçek cümleler hafızamın içine en acı şekilde otururken,şu anda ki konumumuz bile bu kadar dikkat çekmiyordu.

   ''Masal dinleyen de,hayal kuran da bir kız olmadım.Ve sen Ardıç masalda kızı kurtaran vefalı ve aşikar bir kurtarıcı bile olamazsın!''

Kelimelerim istemsiz bir şekilde canımı yakıyorken,onda ki etki tepkisini ölçmek istedim.Alayla kemiksi suratında yerleşen gülümsemesi,umursamazlığın beden hali gibiydi.

  ''Belki de sende o masalda ki iyi yürekli masum kız değilsindir?''

  "Ben masum olduğumu hiçbir zaman söylemedim.Masumluk sadece bedenini vermemekten ibaret değil ne yazık ki.Büyürken çocukluğumun masumluğumdan zaten soyutlandım."

Kaşını havaya kaldırdı,söylediği cümlelerinin seçici tarafı neyi ima etmek istediğini anlayamıyordu.Kaşlarımı çatıp,göğsünden ittirdim,öfkesi izin vermiyordu.

" Ne ima ediyorsun?''

Bir elim hala güçlü olan bedenini itmek istemem her seferinde çabamı başarısız yapıyordu.

İPE ASILAN HAYATLAR (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin