MECRUH

139 13 6
                                    

"Ne oldu Ardıç bey?"
"Önemli bir şey değil,Arya hanım beni bilirsiniz sinirli bir adamım."
"Peki."
Taksi hava alanına doğru yol almaya başladı.
"Dava güzel sonuçlandı.Babanız itiraz etmedi.Gerçi kararında pek emindi ama."
"Babamla anlaşma yapmıştık zaten biliyorsunuz,bu beklediğimiz bir şeydi."
"Evet,ama açıkçası da teredettütler yaşıyordum."
"Sonuç başarılı önemli olan bu,bunu kutlayalım.Bir akşam bana yemeğe davetlisiniz.Yaptıklarınız için minnettarım."
Gülümsedim.
"Çok naziksiniz,tamam o zaman siz müsait olduğunuz zaman bana haber verirsiniz."
"Tamamdır."
"Çağın,Ardıç'ı arasak mı?"
"Belki çıkmamıştır.Rahatsız etmeyelim zaten gelecek."
"Tamam."
"Bade ile konuşmaya kesin kararın nedir?"
"Bilmiyorum ama bir denesem mi acaba?"
"Yani,sıkıntılı bir kıza benziyor sen bilirsin minik kuşum."
Elimi tuttu.Berkan sesi kulaklarıma doldu.Çağın'ın omzuna vurdu.
"Günaydın çifte kumrular."
"Günaydın."
"Günaydın."
Berkan'ın gülümsemesine karşılık verdim.
"Berkan sana bir soru soracağım?"
"Tabi."
Gözlerimi ona doğru çevirdim.
"Bade nasıl bir kız?Yani asabi mi?Yoksa sakin mi?"
"Sevdiği sevmediği kişilere göre değişir.Neden soruyorsun?"
"Konuşmak istiyorum onunla böyle bir şeyi sence yapmalı mıyım?Benim aklım karıştı."
"Risk alma derim.Ne olacağı bilinmez.Zaten hem Ardıç 'ın çevresinde dönüyorsa onun kafa denginden biri büyük ihtimal."
Kaşları çatılmış,yüzü asılmıştı.
"Hoşuna gitmeyen bir sorun mu var?"
Çağın'ın yönlendirdiği soruya,kahverengi gözlerini yüzüme bakarak odakladı.
"Yani iyi bir geçmiş anımız olmadı."
"Derken?"
"Aile mevzuları,hiç başınızı ağırtmayayım."
"Saçmalama.Ne zaman anlatmak istersen buradayız."
"Bunu bilmek güzel."
Dolaba doğru gidip,gerekli olan kitapları ve defterlerimi aldım.Ders programına göz atıp,merdivene çıkmaya başladık.
"Bir gün şöyle üçü bir arada toplansak mı ?"
Taktığı lakaba kahkaha atmaya başladık.
"Üçü bir arada ?"
Çağın gülerken çenesinde gamzesi çıkıyordu.
"Bence iyi gitti."
Koridordan geçip sınıfa gireceğim sırada,karşıdaki en son Ardıç'ın durduğu yerde Eray bana doğru bakıyordu.Gülüşüm solan çiçek yaprağı gibi yere dökülmüştü.Derin bir nefes almaya çalışıp,bugün vereceğim kararın kölesi haline gelmeye başlıyordum.Ardıç kabul etmem gerektiğini söylemişti ve ben bu söyleyeceğim kararın nereye götüreceğini bilmiyordum,açıkçası bilmek dahi de istemiyordum.Avucumun içini kaşımaya başladım.Elinde oyuncak kuş maketiyle oynayıp duruyordu.Ardıç'ın anlattığı efsane,erkeksi sesiyle geçmiş zihin defterimin sayfalarını yeniden açıyordu.Aklıma geldikçe,kuşa dönen bedeni,sonumu adımlarını ölüme yaklaştırıyordu.
Eray'ın sözü,aklımı ve kaygımı parçalıyordu,nefesimin kesildiğini hissettim.Göğsüme saplantılı bir acı oturmuştu.
"Sen ne diyorsun Arsen?"
Kulaklarıma dolan kadifemsi erkek sesi kendime getirdi.
"Ne oldu,neye bakıyorsun?"
Berkan'a doğru dönüp,girdiğim duygu geçişini,bedenimden atmaya çalışıyordum.
"Öylesine."
"Yapalım mı üçlü bir şeyler?"
"Olur yaparız bir ara."
Sınıfa doğru gittik.İçeriye Psikoloji Tarihi pröfösör girdi.Elindeki siyah kare çantasını masaya koydu.
"Bu dersimde yazacağım konular,sınav konunuz için en önemli konular olacak,ağırlıklıdır bu konu iyi dinleyin ve not edin."
Tahta kalemi alıp konuyu anlatmaya başladı.Pröfösör'ün yazdıklarını not almaya başladım.Konu zordu ve her cümleyi okuyunca,aklımda tutamayacağımı biliyordum.Derin bir nefes alarak,elimdeki kalemi can sıkıntısıyla döndürmeye başladım.
"Arsen."
İsmim sessizce söylenirken,arkama doğru döndüm.
"Efendim."
"Teneffüste Bade ile konuşacak mısın?'
"Bilmiyorum,o an ki ruh halime bağlı."
"Diyorsun."
Yüzüne gülümseme yayıldı.Önüme doğru döndüm,elimi çenemin altına koydum.Ne yapmam gerektiğine dair hiçbir fikrim yoktu.Ama konuşmasam da içimin rahat etmeyeceğini biliyordum.Bütün bu olanların içinde bir yanımda ailemde de takılıp kalıyordu,babamın öfkeden her yeri kırıp döktüğü aklıma gelince,annemin bir köşede babamla tartışma anılarda tek bir sözcük nefesimi kesilmesine neden oluyordu "Gebertirim."lafı babamın soğuk nefesin deki sesinde,silah doğrultur gibi hedef alıyordu beni.
Katil olmak...
Gözüm sınıfın beyaz tavanına takıldı.
"İlla elindeki mekanik alet olmaz,duyguları öldürmekte bir katilin işidir.Hukuken yargılanmazsın ama ruhun içindeki bedende yargılanırsın."
"Gençler şu konuya çok dikkat edin,önemli gördüğünüz simge işareti koyun.Sorulur."
Gözlerimi tavandan ayırıp,pröfösöre doğru baktım.
Önümdeki beyaz sayfalara dönüp,önemli olanları not aldım.Uzun bir aradan zil çalmıştı.Yerimden kalktım.Etrafa göz gezdirdiğimde,Bade etrafı yokluyordu.Çağın'ın yanına geldi.
"Ardıç nerede?"
"Sana söylemedi mi?"
"Hayır."
O an bilmemesi hoşuma gitmişti,ama bir yanımda bunun kendisini ilgilendiren bir mesele olduğu aklıma düşünce yutkundum.Işıltılı çikolata renginde saçlarını geriye attı.
"Bugün gelmedi mi?"
"Evet.Neden soruyorsun?"
"Yarım kalan mesele varda."
Kahvelerimle vücudunu süzdüm,dediği şeyi nereye doğru çekmem gerektiğini bilmiyordum.
"Ne meselesi?"
"Ona anlatmam gereken önemli şeyler var."
Benim meselemimi mi dile getirmek istiyordu?Yoksa ben kaygımla boğuştuğum için yalnış anlıyordum.
"Bende seninle bir şey konuşmak istiyorum."
Bir anda kaçan cümlelerimi yakalayamamıştım.Bade üzerindeki siyah gömleği düzeltti.
"Ne konusunda?"
"Sorun çıkarmak gibi niyetim yok,baştan söyleyeyim.Bade senin yaptığın dedikodu hiç hoş değil,yani ne konuştunuz bilmiyorum ama ortada yalnış anlaşılma var."
"Kim o zaman o?"
"Bak bu beni ilgilendirir,yalnış anlama."
Vücudum istemeden kasılıyordu,sınıfa tekrar göz attığımda çıkmayan bazı insanlar konuşmamızı dinliyordu ki,şu an normaldi ben olsam bende merak edip dinlerdim.Terleyen avuçlarımı birbirine sürttüm.
"Evet,seni ilgilendirir bizde böyle şeylerin dedikoduları hep olur,okulda ne dönerse dönsün."
"Hoş bir durum değil."
"Bu seni ilgilendirmiyor,ha sen rahatsız oluyorsan bir daha tekrarı olmaz."
"Anlayışın için çok teşekkür ederim."
"Geç şu ayakları."
"Efendim?"
Dediği şeyi anlamaya çalışıyordum.Beni mi tahrik etmeye çalışıyordu?
"Yani,böyle sürekli kibar havaları."
"Kişilik yapım böyle."
Sesim biraz sert çıkmıştı.Ama şu an kendimi kontrol altında tutuyordum.Derin bir nefes aldım.
"Neyse,benim bir sürü işim var."
"Bade,bir daha böyle dedikodular olmasın bizim aleyhimize."
Çağın'ın sesini duyunca,ona doğru baktığımda kahverengi gözleri,canavarı uyandırıyor gibi sertleşmişti.
"Tamam dedim,ne uzatıyorsunuz çocuk gibi?"
"Anladıysan iyi."
Çağın elimi tuttu,koridora çıkıp ilerlemeye başladık.İçimde oluşan öfkeyi bastırmaya çalışıyordum.
"Konuşmanın bu kadar iyiye gittiğini düşünseydim,konuş derdim.Tavrını güzel korudun."
"Kendimi zor tuttum,ama bende şaşırdım."
"Alkışlamak lazım,böyle sakin kalabildin."
Alkışlamaya başladı,yüzümdeki gülümseye engel olamadım.Tokamı sıkıp,saçlarımı daha sıkı yaptım.
"Yukarıdan bağlamak yakışıyor sana,salıkkende güzel ama böyle yüzün daha iyi görünüyor."
"Teşekkürler."
"Ne demek."
Merdivenlerden inip,kantine doğru gitmeye başladık.
"Üniversitede de neden dersler ve teneffüsler çok uzun oluyor?Liseyi bilirsin."
"Üniversite ortamı farklıdır.İşleyişi böyle."
"Yani,aslında güzel ama bazen de sıkıcı olabiliyor."
"Kahve alacağım,ister misin?"
Kantinden içeri girip,yerimize oturmadan Çağın elini pantolonunun cebine atıp,cüzdanını çıkardı.
"Olur."
"Tamam,sen bize masa kap,ben geliyorum."
Kafamı sallayıp,yangın merdivenin çaprazında kalan masaya doğru ilerleyip oturdum.Etrafı süzdüm.
"Al."
Önüme koyulan bardağın sesiyle önüme döndüm.Çağın sandalyesini çekip oturdu.Kahvemden yudum aldım.
"Sigara içiyor musun?"
"En son içiyordum,ama bıraktım."
"Hımm,neden?"
"Franşit oluştu bende,bırakmak zorunda kaldım."
"Acı olmalı."
"Aslında çok bağımlı değildim,bir paketi iki günde bitiriyordum.Sen?"
"Hala devam,bağımlıyım ben."
"Hadi ya,ilk kez kaç yaşında içtin?"
"On altı sen?"
Kahvesinden yudum aldı.
"On beş,arkadaşım Doğanay'la birlikte içmiştim,annemden habersiz ormanlık alanda.Tabi tecrübesizim,Doğanay bir şekilde üstü kapalı biliyordu,bir o çekiyordu içine bir ben,sonra bana veriyordu,bende çekiyorken öksürük krizine giriyordum.Annem üst mahalleye komşulara oturmaya gitmişti baktım ağaçların arasından annem geliyor.Ormanlık alan dediğim böyle yoğun ağaçların olduğu yer değil.Hemen eve koştuk,anahtarla açtık.Ağzımız sigara kokuyor,üst başımız desen öyle,neyse evde korkudan dört dönüyoruz öğrenirseler bizi harcayacaklar o derece, buzdolabından domates alıp yemiştik.Kokuyu bastırsın diye."
Çağın kahkaha atmaya başladı.
"Ciddi olamazsın?"
"Ciddiyim."
Aklıma o hallerim gelince,gülmeye başladım .
"Kızım sen manyaksın."
Hala gülüyordu.
"Sonra ne oldu peki?"
"Annem bana soru sordu,bende cevaplarken yakınındaydım etrafta ses vardı.Anladı sigara içtiğimi,gerisi ."
Elimi sağa sola götürür,vurur gibi yaptım.
"Hadi ya."
"Sen nasıl başladın?"
"Ben lisede,arkadaşlar sayesinde içtim."
"Domates yemek nedir ya?"
"Bende onu şimdiki aklıma düşünüyorum."
Gülmeye devam ettik.
"Muhabbet sarıyor galiba."
Gelen sese baktığımda,Berkan gülümseyerek yanımıza oturdu.
"Ha,evet."
Çağın kahvesini dudaklarına götürdü.
"Yarın,kardeşimin doğum günü var ikinizi görmek isterim."
Kolundaki gümüş saati düzeltti.Çağın'a doğru baktım.Karton bardağı çevirmeye başladım.
"Kaç gibi?"
"Akşam yedi gibi,kafe kapattık.Gelirseniz sevinirim."
"Kafe mi kapattınız?"
Zorla olsa yutkundum.
"Evet."
"O kadar gelen kişinin parasını mı ödediniz?"
Gerçi özel okula şöyle bir göz attığında,çoğunluk maddi durumdan iyiydi.Biz genelde lisede doğum günümüz için arkadaşlar arasında para toplar,sınıfta kutlardık.Berkan'a doğru baktım.
"Evet.Yani kardeşim doğum gününe önem verir."
"İyi."
"Sen doğum gününü nasıl kutlarsın?"
"Yani,lisedeyken arkadaşlar arası para toplar,pastaneye çıkar pasta alıp kutlardık.Ama güzel de olurdu.Sonuçta düşünmeleri önemli."
"Orası öyle,iyiymiş ."
O sırada zil çaldı.Çağın bitirdiği kahvesinin,boş olan karton bardağını bükerek çöpe attı.Bardağımı alıp,çöpe attım.Oturduğum yerden kalktım.
"Geliyor musunuz?"
"Davete icap etmek gerekir."
Çağın bana doğru baktı.
"Peki."
"Tamamdır o zaman.Ben size mekanın konumunu atarım."
"Tamam."
Merdivenlerden çıkıp,koridora doğru ilerleyip sınıfa doğru girdik.İki ders birlikte işleniyordu ve iki ders birlikte işleniyordu toplam beş ders vardı.Ve ders saati gerçekten de çok uzundu.Derse Sosyoloji profesörü girdi.Hazırlıklarını yapıp dersi anlatmaya geçti.Defteri açıp,not almaya başladım.
"İki hafta sonrada da benim vizem var,iyi çalışmalar gençler size."
Vizeler üst üste geliyordu ve gerçekten ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu.Derin bir nefes alarak,kalemi döndürüp dersi dinliyordum.İki ders uzun bir aradan sonra bitmişti.Yerimden kalktım.
"Son derse gireceğiz.Yoksa sıkıntıdan geberecektim."
Berkan'ın söylediği şeye gülmeye başladım.
"Haklısın çok fazla uzun ders saatleri."
"Aynen."
Çağın yanıma geldi.
"Sevgilim gelsene bir,seninle konuşmam lazım."
Çağın 'a doğru baktım.
"Gidiyorum  söyleyeceğin bir şey var mıydı daha?"
"Yok,sen gidebilirsin."
"Tamam."
Sınıftan çıkıp,koridora çıktık.Karşıda duran ara koridora girdik.
"Ardıç'a mesaj attım,gelmiş evde."
"İyi.Dava nasıl geçmiş?"
"Onu cevaplamadı,bakacağız artık."
"Ben sorayım istersen."
"Gerek yok,zaten eve gideceğiz."
"Aynen."
"Eray'dan bir gelişme var mı?"
Sessizce söylemişti.Etrafa göz gezdirdiğimde,koridorda yürüten insanlar arasında yoktu.Derin bir nefes aldım.
"Bugün gelmedi.Ama belli olmuyor onun işi."
"Kabul edeceksin, biliyorsun zaten."
"Biliyorum.Ama yinede tedirginim."
Saçlarımı geriye doğru attım.
"Kasma,yoksa daha fazla hata yaparsın."
"Elimde değil inan ki."
Kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Biri dese ki,hayatınızın içine tanımadığınız biri girip, yaptığınız haltları ödemek zorunda kalacak,inanmazdım.Çok büyük sıkıntı içerisindeyim.Yani böyle olmamalıydı."
"Sadece sizde değil,o akşam bende evimden kaçmamalıydım.Her şey olabilirdi,bu da o ihtimallerden biri.Ama çok değişik yani,evet zor.Ben sinirlendiğimde mantıklı kararlar veremiyorum.Canıma tak etmişti."
Derin bir nefes alıp,duvarları incelemeye başladım.
"Yapacak bir şey yok.Olan oldu başa saramıyoruz."
"Evet."
"Neyse hadi gel kantinde oturalım."
"Bana uyar."
Koridordan çıkıp,merdivenlerden aşağıya ineceğimiz sırada zil çaldı.
"Hay aksi,şansa bak."
Çağın sesi kulaklarıma doldu.Merdivenden çıkıp tekrar geri dönüp,güldüm.
"Hiç sorma,bende o kadar şanslı bir kız değilimdir."
Gülmeye başladık.Sınıfa doğru gittik.İçeri girip,yerime oturdum.Edebiyat dersi pröfösörü girdi.
"Nasılız gençler ?"
Elindeki çantasıyla yürümeye başladı.Sınıftan cevaplar gelince gülümsedi.
"Vizeler başlıyor artık,duymuşsunuzdur ."
Sınıfa göz gezdirdiğimde,birkaç kişi kafasıyla onaylıyordu.
"Derse başlıyorum."
Tahtaya dönüp,derse başladı.Tahta biraz uzak kalıyordu,zar zor okuyup yazıyordum.Bazıları ses kaydı alıyordu ama ben yazarken anca aklımda kalıyordu.Anlatılan her şeyi kısa kısa not alıyordum.Telefonuma o sırada mesaj geldi.
Teklif ne durumda?"
Telefonumu cebimden çıkarıp mesaja baktım.Mesajın üzerine tıklayıp okuduğumda kendime gelmem zaman almıştı.Derim bir nefes alarak,şu an ne yazmam gerektiğini bilmiyordum,kaşınan avuç içlerimi kaşımaya başladım.
Söyleyeceğim"
Ardıç kabul etmem gerektiğini söylemişti.Şu an ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
Umarım,aleyhine değildir kararın.
Ne mümkün?!Beni tehdit edip duruyorsun.
Bu cesaretim nereden geliyordu bilmiyordum.Ama iyiye gitmediği kesindi.
Kurallar benim istediğim gibi olur.Öğrenirsin birlikte çalışırken.
Derken?
Artık bu işte birlikte olursak,patronunu iyi tanıman gerekiyor güzelim.
Bana güzelim deme!
Tamam güzelim:)
Dalgaya alıyordu beni.Sinirden telefonu kapattım.Sinirli bir şekilde göğsüm kalkıp iniyordu.Tırnaklarımı sinirden sıraya vurmaya başladım.Ders dinleyemiyorum,içim hiç rahat değildi kafamı sıraya koyup,uyumaya başladım.
"Minik kuşum uyan,zil çaldı."
Kolum sarsılınca,gözlerimi yavaşça araladım.
"Uykun mu vardı?Uyu dedim sana sabah ben."
Yerimden kalktım.Esneyerek sınıfı süzmeye başladım.Herkes toparlanıp gidiyordu.
"Bir an bastırdı uyku."
Önümdekileri toplayıp,ayaklandım.
"Yüzümde kazağımın izi var mı?"
Çağın suratıma doğru baktı.
"Yok."
Elimdekileri alıp,sınıftan çıktım.Koridordan ilerleyip,aşağıya doğru indik.Elimdekileri dolabıma koymak için dolaba doğru ilerledim.Cebimden anahtarı çıkarıp,dolabı açıp elimdekileri koyup,kapattım.
"Yarın,tatil biliyorsun."
"Hayır.Neden?"
"Bir gün tatil olur.'
"Tamam."
Koridordan ilerleyip,okuldan çıkıp arabaya doğru ilerledik.Arabaya gidip,oturdum.Çağın sürücü koltuğuna geçti.Gaza kökledi.
"Eray mesaj attı."
"Ne dedi?"
"Kararımı sorup duruyor."
"Yapacağını söyledik zaten."
"Evet."
Oturduğum koltukta aynayı indirip,saçlarımı düzelttim.
"Ardıç evdedir şimdi yemek hazırlamıştır."
"Bu yemek aşkın nereden geliyor?"
Gülerek ona doğru baktım.
"Ayrıca fazla kilolu da değilsin,ben yemeğe baksam kilo alıyorum.Yani çok çabuk alıp veririm öyle yapım var."
"Annem,küçükken yemekler kadar mutlu eden bir şey yok derdi.Kendisi yemek yemeği çok severdi.Sofrayı donaltırdı birlikte ne var ne yok yerdik.Bakma böyle olduğuma küçükken kiloluydum.Sonra zayıfladım."
"Hadi canım ciddi olamazsın."
"Ciddiyim."
Arabayı park etti.
"Hadi bir an önce yemek yiyelim."
Arabadan indim.Eve doğru ilerleyip,zili çaldım.Ardıç siyah eşofman,beyaz kısa kollu tişörtle açmıştı kapıyı,bir kolundaki dövmeler daha iyi görünüyordu.
"Oğlum seni görmek güzel."
Birbirine sarıldılar,Ardıç'ı o vaziyette görmeye pek alışık değildim.İçeri geçtim.
"Yemek yapmışsındır umuyorum."
"Seni bilmiyormuşum gibi konuşma."
Kemiksi suratında,gamzesi belli olacak şekilde gülümsedi.
"Beş yıllık geçmiş böyle oluyor."
Bana bakıp göz kırptı.
"Ben lavaboya gidip geliyorum.Siz başlayın yemek yemeye."
Lavaboya çıkıp,odaya girip taytımı,siyah tişörtü kapıp çıktım.Lavaboya girip,aynadan makyajımı temizleyip,işimi halledip çıktım.Elimdekileri makineye atıp,lavabodan çıktım.Merdivenlerden aşağıya inip,mutfağa doğru gittim.Sandalyemi çekip önüme koyulan tabaktaki yemeği yemeye başladım.
"Dava nasıldı oğlum?"
"İyiydi."
Ardıç'a baktığımda çorbasını içiyordu.El lezzeti gerçekten çok güzeldi.
"Ömer amcayla nasıldı ilişkin?"
"Bildiğin gibi."
Mekanik ve ruhsuz bir ifadeyle,Çağın'ın sorularını yanıtlıyordu.
"Bu arada yarın Berkan'ın kardeşinin doğum günü varmış,mekan kapatmışlar bizi davet etti."
"Peki."
Bir şey dememesi şu an,beni şaşırtmıştı.
"İyi misin?'
Sessizce bir şekilde ona doğru baktım.
"Evet."
Mekanik bir sesle konuşuyordu.Ama konuşurken bize bakmıyordu.Önümdeki yemeğimi yiyip kalktım.

İPE ASILAN HAYATLAR (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin