-Gökyüzü 54-

15K 799 92
                                    

SILA;

"Salak topu niye bu tarafa doğru atmıyorsun!"

Oflayarak sahanın dışına çıkan topun peşinden koştum. Topu alıp geri döndüğümde filenin diğer tarafına gönderdim.

Bu soğukta ders boş diye dışarı çıkmıştık. Bir de bu yetmezmiş gibi voleybol oynuyorduk. Salağız, yemin ediyorum salağız.

"Ben oynamıyorum!" Diyerek sahadan çıktım ve kenarda duran su şişemi alıp okul binasına doğru yürümeye başladım.

"Noldu Sıla hanım? Oynayamadığınızı kendinize yediremediniz mi?"

Arkamdan Ece'nin iğneleyici sözlerini duymazdan geldim. Şu an onu takacak kadar işsiz bir insan değildim.

Okula girip ilk önce sağ taraftaki kızlar tuvaletine yöneldim. Elimi yüzümü yıkayacaktım.

Lavaboya girip musluklardan en sağdakini açtım ve elimi yüzümü güzelce yıkadım. Lavaboda benimle birlikte bir kişi daha vardı. Evet, bunu sifon sesini duyduğumda anlamıştım.

Aynaya dönüp  elimle kabarık saçlarımı geriye ittim. Şu an bir öcüden farkım yoktu bence.

O sırada lavabodaki her kimse dışarı çıktı. Kim çıktı diye aynadan baktım. Ne? Çağan?!

"Çağan," dedim şaşırdığımı belli ederek. "Senin ne işin var burada?"

Gözleri kocaman olmuş bir şekilde bakıyordu bana. Lan uzaylı mı var karşında, ne diye öyle bakıyorsun?

Sevdiğim çocukla bahçede karşılaşsam ya da ne bileyim çarşıda parkta sınıfta kantinde... Ama tuvalette karşılaşmak nedir arkadaş?

Ben böyle hayal etmemiştim...

"Asıl senin ne işin var burada?" Dedi lafıma karşılık. Hala bana uzaylı görmüş gibi bakması sinirlerimi bozmuştu.

"Burası kızlar tuvaleti."

"Hayır erkekler tuvaleti."

"Mal mısın olum?" Dedim. Ardından elimle kapıyı işaret ettim. "Git bak bakalım kızlar tuvaleti mi yoksa erkekler tuvaleti mi?"

"Allah'ım ne olur düşündüğüm şey olmasın." Dedi ve kapıya doğru yürümeye başladı. Kapıyı açıp dışarı çıktığında kapının yanındaki küçük tabelaya baktı. 

"Ne? Ama burası erkekler tuvaletiydi." Dedi bana dönerek.

"Hıhı tabi canım, şimdi kızlar tuvaletine dönüştü zaten."

Alay etmeme karşılık gözlerini devirdi. "Bak Sıla, bu yaptığım salaklığı kimse öğrenmeyecek tamam mı?"

Dediklerini asla kimseye söylemezdim fakat karşısında düşünüyormuş gibi yaptım. "Hmm bilmem," dedim gülmemeye çalışarak.

"Ne bilmemi kızım? Kimse öğrenmesin işte."

"Of tamam ya. Bir eğlendirmiyorsunuz insanı." Dedim kollarımı birbirine bağlayarak.

Güldü. "Teşekkür ederim."

Salak salak sırıtırken buldum kendimi. O nasıl gülüştür ya. Neyse kendime gelmem lazım çocuk karşımda.

"Rica ederim." Dedim. Ardından aklıma takılan soru işaretiyle ona döndüm. "Nil'i hala seviyor musun?" Diye sordum.

Sorum karşısında donup kaldı. "Sen nereden biliyorsun?" Diye sordu çıkışarak. Tepkisine şaşırsam da belli etmemeye çalıştım.

"Duymuştum bir yerden," diye mırıldandım. "Söylemek zorunda değilsin."

"Sevmiyorum." Dedi gözlerime uzun uzun bakarak. "Onun sevdiği var, imkansızdı benimkisi ama zor da olsa vazgeçebildim."

"Bir insanı sevmek suç değil ki." Dedim bunları söylerken kendini suçluymuş gibi anlatmasına karşılık.

"Suç demedim ki zaten, sadece imkansızdı dedim. Tüm okul zaten Nil'in Meriç'i sevdiğini biliyor. Meriç de Nil'i seviyor. Bence..." dedi biraz durarak. "Çok da yakışıyorlar birbirlerine."

Gülümsedim. "Bencede."

"Senin şu Ece denen arkadaşın var ya?"

"Artık arkadaşım değil." Dedim sert bir şekilde. Ece ve Sevde'nin adı geçince boşa geçirdiğim onca yılım aklıma geliyordu ve bu da sinirlerimin bozulmasına yetiyordu zaten.

"Gerçekten mi?" Dedi Çağan şaşkınlığını belli ederek. "Siz çok iyi arkadaştınız ama?"

"Eskileri konuşmasak mı artık?" Dedim gülümsemeye çalışarak.

"Olur, nasıl istersen." Deyip gülümsedi.

O hariç her yere bakıyordum neredeyse. Bakınca saçmalıyorum ne yapayım?

"Neyse ben gideyim," dedim. "Hem kantinden karam da alacağım."

"Senin bu aramızdaki olayı söylememene karşılık sana bir karam ısmarlayabilirim." Dedi gülerek. "Tabii istersen."

Karam mı?!

"İstemez olur muyum? Saçmalama." Diyerek güldüm ben de.

Ve ardından birlikte kantine doğru yürümeye başladık.








----

GÖKYÜZÜ ❦ Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin