-GEZİ GÜNÜ-"Kız kalk artık geç kalacaksın!"
"Tamam anne!" Deyip kafamın altındaki yastığı sol elimle çekip aldım ve kafama bastırdım.
Tam o sırada annem odama daldı. "Nil ben sana kalk demedim mi? Saat olmuş 8 sen hala yat zıbar. Aferin!"
"Ne?! 8 mi? Ne sekizi?" Diyerek üzerimdeki yastığı bir kenara fırlattım. Ardından koşar adım çıktım odamdan.
Lavabodaki işlerimi hallettikten sonra odama geri döndüm. Bugün gezimiz vardı. Allah'tan valizimi dün akşamdan ayarlamıştım. Yoksa sabah sabah hiç onunla uğraşamazdım doğrusu.
Giyeceğim kıyafetlerimi yatağımın üzerine fırlatırken gözüm duvardaki saate takıldı.
06.58
"Annee!" Diye bağırdım ağlar gibi sesler çıkararak. O sırada annem de koşup odama gelmişti.
"Ya anne bu bana yapılır mı ya? Ya saat daha 7 olmamış neden uyandırdın beni?"
"Erken kalkan yol alır Nil, hadi hadi bugün gezin var senin de. Çabuk giyin de güzelce kahvaltını yap. Bekliyorum seni." Deyip çıktı odadan.
Oflayarak üzerime kazağımı geçirdim. En azından gezi için erken kalkmıştım. Okul için değildi yani. Hem ben okul için niye erken kalkayım?
Kendimi bu şekilde avutarak giyinme faslını da bitirmiş oldum. Saçımı da saçma sapan şekillere soktuktan sonra ayağıma terliklerimi geçirip koşarak odadan çıktım.
"Geldim annem." Deyip mutfağa girdim. Vakit kaybetmeden masadaki yerimi alıp ağzıma bir zeytin attım. Tam bir tane daha alıp ağzıma atacağım sırada annem elime vurarak buna engel oldu.
"Elini yıkamadan ne diye oturuyorsun masaya kızım? Çabuk yıka ellerini de öyle gel."
Oflayarak kalktım masadan. Ardından mutfak musluğunu açıp ellerimi yıkadım.
Geri masaya oturup 10 dakika içinde kibar bir şekilde(!) önümdekileri bitirdim.
"Yemek konusunda bana çekmişsin," dedi annem gülerek.
Aynı şekilde ben de güldüm. "Eh bi' zahmet, kimin kızıyız?" Deyip yanaklarını sıktım. Ardından, arkamdan gelecek olan füze terliğe yem olmamak için odama kaçtım.
Annem yanaklarının sıkılmasından nefret ederdi ama o tontiş yanakları da tam sıkmalık ki, ne yapayım?
Çok geç olmadan tüm işlerimi halledip geri odama döndüm.
08.04
Valizimi kaptığım gibi sırt çantamı da sırtıma takıp girişe koştum.
"Anne! Ben kaçıyorum." Diye seslendim ayakkabılarımı giyerken. Çok geçmeden annem mutfaktan çıkıp 2 3 tane ceviz tıktı ağzıma.
Tam ağzımı açıp konuşacağım sıra annem girdi araya. "Sus konuşma bakayım hadi öptüm seni de. Dikkat et kendine üşütme oralarda."
Gülerek -ağzımdaki cevizlerle bu ne kadar mümkün olabilirse- başımı salladım ve kapıyı arkamdan kapatıp asansörü çağırdım.
İşte başlıyoruz...
---
"Gençler, herkes otobüsteki koltuk arkadaşını belirlesin. Ha bu arada gideceğimiz yere varınca oda arkadaşınızı bildireceksiniz bize."
Herkes onayladığını belirten sesler çıkardığında ben çoktan Beril'in koluna yapışmıştım bile.
"Hemen sattın mı beni Nil hanım? Aşk olsun." Dedi Meriç kollarını birbirine bağlayarak.
Senin o tribini yerim ya.
"Sana söz verdiğimi hatırlamıyorum Meriç efendi."
"Aa bir de söz mü verecekti? Kaç yıllık arkadaşınım ben kızım. Bırak o da Akın ile otursun." Dedi Beril araya girerek.
Meriç kulağıma eğildi. "Bunlar yine tartıştı galiba."
Omzumu silktim. Beril'e soracaktım bunu bir ara."Hadi bakalım herkes otobüse!"
---
---
Ya şu 1 aydır üzerimde bir ağırlık var nedenini ben de bilmiyorum :'( Canım hiçbir şey yapmak istemiyordu okula sürünerek gidip geliyorum zaten.
Onun için bu ponçik kalpli yazarınızı affedeceğinizi umuyorum. Haftaya her gün sınavlarım olmasına rağmen size kısa da olsa bir bölüm atayım dedim. Baya boşlamışım hikayeyi onu farkettim :/
Bundan sonraki bölüm ne zaman gelir inanın ben de bilmiyorum. Ama 1 hafta olmadan atacağım inşallah. Zaten final yapmama az kaldı. Bu hikayeden sonra texting olmayan ama çok güzel kurgusu olduğunu düşündüğüm hikayeme devam edeceğim :)
Anlayışınız için çook teşekkür ediyorum efenim. Çok seviyorum sizleri♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ ❦ Texting ✓
Short Story-Tamamlandı- Bilinmeyen Numara: Ne çok isterdim bir atkı olmayı, üşüdüğünde boynuna sarılmayı... Benimki de hayal işte... Bilinmeyen Numara: Ama vazgeçemiyorum Bilinmeyen Numara: Hayal kurmaktan da, sevmekten de vazgeçemiyorum