Bölüm şarkısı: İki Kalp🎶
***
"Ya benim canım çok sıkıldı."
Yanımda öfleyip püfleyen Meriç'i duymamazlıktan gelip başımı cama yasladım. Yolculuk kaç saat sürecekti hiçbir fikrim yoktu. Meriç'in de zaten yola çıktığımızdan beri çenesi bir türlü kapanmamıştı.
"Bu yollaaar nerelere gidiyor bilmiyorum eyvah.."
Başımı camdan geri çekip elimle o kapanmayan ağzını ben kapattım. "Olum mal mısın? Uslu uslu dursana sen." Dedim bir çocuğu azarlar gibi bir ses tonu kullanarak. Meriç bey de sadece elimi ısırdı ve şarkısına devam etti.
"Gözler üstümde bu sözler dilimde sevdam gönlümde tüterken gözümde vedalaaar!"
Kaşlarımı çatmış bir şekilde ona bakarken "Şarkı mı la bu?" Diye sordum. Gözlerini devirdi. "Yok kız düz yazıyı şarkı gibi söylüyorum."
"Ciddi misin?"
"Mal mısın?" Dedi gülerek. "Rap bu rap. Tabi sen anlamazsın."
Kollarımı birbirine bağlayıp yüzümü geri cama döndüm. Hah! Anlayamazmışım. Sensin o anlayamaz be. Bir de bana gerizekalı demeye çalışıyor alttan alttan. Çakmadık sanki köfteyi.
"Sen bana mı trip atıyorsun şimdi?" Diyerek başını arkadan omzuma koydu ve yanağıma ufak bir öpücük bıraktı.
Allah'ım, sana geliyorum.
Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken "Hıhı." Diye mırıldandım.
Koluma vurdu hafifçe. "Bir de kabul ediyorsun yani?" Dedi sırıtarak.
"Kim kabul etmiş?" Dedim saf saf yüzüne bakarken.
"E sen dedin ya az önce 'hıhı' diye."
"Ne zaman?"
"Of Nil off. Şimdi de unutkan kesildin başımıza." Dedi elini alnına vurarak. Bu davranışına göz devirmekten başka bir şey yapmadım.
"Ben uyuyacağım tamam mı? Şu çeneni de iki dakika kapatıver." Deyip gözlerimi kapattım.
"Gençler geleceğimiz yere vardık. Herkes eşyalarını toplasın arabada bir şeyiniz kalmasın!"
"Ya Meriç of ya senin yüzünden yolculuk boyunca uyuyamadım!" Deyip koluna bir tane geçirdim.
"Uf acıdı ama." Dedi yüzünü buruşturup vurduğum yeri eliyle tutarken. Hemen kolunu tuttum. "Ya çok mu acıdı? Dur bi' bakayım morarmış mı? Hii! Şurada azıcık morluk var. Ya özür dilerim valla isteyerek olma-"
"Tamam güzelim geçti geçti." Dedi gülerek. "Hadi çantanı al da inelim aşağıya. Daha bagajdan bavulları da alacağız."
Önde Meriç, arkasından da ben indik otobüsten. Ardından bavullarımızı da aldık ve Berillerin gelmesini beklemeye başladık.
Çok geçmeden onlar da yanımıza gelince bulunduğumuz ortama şöyle bir göz attım. Yemyeşil, daha çok orman gibi bir yerdi burası. Şu an bulunduğumuz yerin 10-15 metre ilerisinde ağaç ev vardı. Daha da ileride kalcağımız küçük evler... Evlerin ortasında ise kocaman bir park. Yan taraftan akan ırmak ise manzarayı tamamlıyordu resmen.
"Allah'ımm! Burası efsane!" Diye çığlık attı Ece.
Şu kız ile aynı fikirde olmak midemi bulandırıyor ya.
"Arkadaşlar bir yanlışlık olmuş maalesef odalar 2 kişilik değil 3 kişilikmiş. Yanınıza alacağınız son kişiyi de seçin anahtarları teslim edelim size. " dedi rehberlikçi Tuğba hocamız. Okulda en sevdiğim hocadır kendileri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ ❦ Texting ✓
Short Story-Tamamlandı- Bilinmeyen Numara: Ne çok isterdim bir atkı olmayı, üşüdüğünde boynuna sarılmayı... Benimki de hayal işte... Bilinmeyen Numara: Ama vazgeçemiyorum Bilinmeyen Numara: Hayal kurmaktan da, sevmekten de vazgeçemiyorum