Vay be 41. Bölüme gelmişiz 41 kere maşallah kjsksndksYeni başladığım hikayeye bakmadıysanız bir bakın derim😋
--
"Evet Sevde bu soruyu da sen cevapla bakalım."
Sevde'nin sevinçle tahtaya kalkmasına bir kere daha gözlerimi devirdim.
Okulların tatil olmasına 1 ay kalmış ne dersinden bahsediyorsunuz? Daha sınavları olmamış olabilirdik ama bu beni ilgilendirmez.
Sevde salağı tahtaya çıkıp soruyu çözdü ve hocanın onayını beklemeden yerine oturdu. Çünkü doğru çözdüğünü düşünüyordu.
Yerine geçerken sırasını sert bir şekilde arkaya itmesiyle sırada olan başım yine sıraya çarptı.
Off fena acıdı ama!
Elimi saçlarına götürüp hafifçe(!) çektim.
"Ah!"
Oh olsun sana!
Tam ağzını açıp sınıfta bağıracağı sıra hocamızın "Sevde soruyu yanlış çözmüşsün." Demesiyle sustu.
Sevde ve matematik sorusunu yanlış çözmek...
Kıyamet alametleri bunlar not alın bir yerlere.
"Hocam nasıl olur, doğru çözmüş olmalıyım." Gözleri yaptığı işlemleri hızla tararken bir yerde takılı kaldı.
"Ay 2 üssü 3 yazacağıma 2 yazmışım!" Deyip elini kafasına vurdu.
Ben daha tahtadaki işlemleri anlayamıyorum, bunun yakındığı duruma bak!
Tahtaya çıktı ve çözümündeki yanlışlığı düzeltti.
"Evet Sevde, şimdi sen sınıftan bir arkadaşını seç de tahtadaki diğer soruyu çözsün." Dedi matematikçi.
Sevde kimi kaldırsam diye düşünürken birden göz göze geldik. Yüzündeki sinsi sırıtışıyla hocaya döndü. "Hocam, Nil'i seçiyorum."
Her ne kadar direnmeye çalışsam da sonucumun başarısızlığıyla tahtaya kalktım ve sorunun karşısına geçtim.
Ne kadar karman çorman işlem bu böyle. Bir oradan çizgi çekilmiş bir buradan. Adı neydi bunların? Heh kesir olması lazım.
Ben bunları düşünürken bu mükemmel düşüncelerimi canım matematikçimiz bozdu. "Kızım en kolay işlem sana geldi iki saatten beri düşünüp duruyorsun. Çözsene artık!"
"Bir saniye hocam. Soruyu anlamaya çalışıyorum." Deyince tüm sınıf birden gülmeye başladı. Tabi hocamız güler mi? Bağırarak sınıfı susturdu ve tekrar bana döndü. "Sen de çözeceksen çöz, çözmeyeceksen 0 veriyorum!"
"E hocam baştan söyleseydiniz ben 0'a da razıydım ama." Diye yakına yakına geçtim sırama oturdum.
Madem 0 vereceksin neden baştan söylemiyorsun?!
"Bari şansını deneseydin ya gerizekalı. Bu hoca 0 veriyorum dediyse verir şakası yok bu adamın."
Beril'in dediği cümle bir tokat gibi yüzüme çarpınca sıramın üzerinden zıplayıp koşarak hocanın yanına uçtum.
"Hocam, şey... Ben soruyu çözmek istiyorum."
Hoca kafasını kaldırıp gözlüklerinin üstünden bana bir bakış attı.
Bakışlarından korkmadım desem yalan olur valla...
"Kızım sen benimle dalga mı geçiyorsun? Verin sıfırı ben razıyım çözmem diyen sen değil miydin?"
"Evet hocam ama..."
"Geç yerine sıfırı verdim bile. Birde sınıfta daksili olan var mı diye bağırıp ögrenciden kalem dilenecek adam mıyım ha? Bir bak bakayım?"
Al işte. Matematikçiden ne beklersin ki?
Hocanın daha fazla saçmalamasına fırsat vermeden yerime geçip oturdum ve oflayarak önümde duran -çok amaçlı- defterimi açıp rastgele karalamaya başladım. Bu defter herhangi bir dersin defteri değildi. Her zaman çantamda taşırdım fakat diğer derslerimde de defter tutmazdım. Bende böyle bir öğrenciyim işte ne yapalım?
"Hoca bugün ters tarafından kalktı herhalde?" Dedi Beril kulağıma fısıldayarak. Omuz silkip saçma sapan çizimlerime devam ettim.
"Bugün bir şey var sende?" Dedi bu sefer kolumu oyacak bir şekilde dürterek. "Yok bir şeyim." Deyip kalemi elimden bıraktım.
"Emin miyiz?"
"Hayır."
"O zaman ne olduğunu anlat Nil, kardeşinim ben senin be aşk olsun. Ben sormadan anlatman gerekiyordu oysa." Dedi yüzüne kırılmış bir ifade yerleştirerek. Yine ofladım. "Meriç meselesi işte."
"Sen hala o meselede misin?"
"Ne yapayım Beril ya, kafam çok karıştı. Sevdiğini söylüyor, beni senelerdir tanıdığını söylüyor fakat mesajlaşmaya başladığımızda kendimi sormuştum ve bana, beni ilk defa gördüğünü söylemişti."
"Belki de senin hakkında tanımadığı biriyle konuşmak istemedi. Sonuçta senin bilinmeyen olduğunu bilmiyordu."
Biraz düşündüm de, Beril haklıydı. Meriç benim bilinmeyen olduğumu bilmiyordu o zamanları.
"Haklısın," diye mırıldandım.
"Biliyorum," deyip gülümsedi. Beril yine aynı Beril'di işte. Her durumda kendisiydi.
"Ha bu arada haftaya gezi varmış ve gezi hakkındaki bilgileri bu katın panosuna asmışlar. Teneffüste gel bir bakalım belki hoşumuza gider."
Bölüm biraz saçma bitti ve bu sıraları hikayelerimi boşlamış gibi hissediyorum😑 Bunu telafi etmeye çalışacağım♥
Siz oylayıp yorumlarınızla da destek olakoyun da bugün belki bir bölüm daha atarım😌💗
Sizi seviyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ ❦ Texting ✓
Short Story-Tamamlandı- Bilinmeyen Numara: Ne çok isterdim bir atkı olmayı, üşüdüğünde boynuna sarılmayı... Benimki de hayal işte... Bilinmeyen Numara: Ama vazgeçemiyorum Bilinmeyen Numara: Hayal kurmaktan da, sevmekten de vazgeçemiyorum