İNSAN SEVDİĞİNİ BIRAKMAZ, SEVMEK BIRAKIR İNSANI

140 13 43
                                    

İnsanlar hayat için birtakım planlar yaparken, kader de bir köşede insanlar için planlar yapar ve bu planlar genellikle insanlarınkiyle aynı olmaz. Daha düne kadar Bilal Ecem'le evlenme planları yaparken, bambaşka bir ülkede Sahara da Ebubekir'le evlenmek üzereydi. Ama kader bunu istemiyordu. İşte şimdi Bilal, kaderin istediği şeyi babasının ağzından dinliyordu;

"Sahra ile evleneceksin."

Bilal bu zamana kadar babasına hiçbir konuda karşı gelememişti. Babası şirketin başına geçmesini istediği için uluslar arası ilişkiler okumuş, yurt dışında okumak istediği halde yine babası istediği için Türkiye'deki bir devlet üniversitesinde okumuştu ve şimdi hayatının bundan çok çok daha önemli bir kararını onun adına yine babası veriyordu.

"Baba sen ne söylediğinin farkında mısın?"

Münir bey soğukkanlılığını koruyordu.

"Evet farkındayım. Annenle oturup bir karar verdik. Hepimizin selameti için Sahra ile evlenmen gerek."

Bilal tekli koltukta oturan, gözleri dolu dolu olmuş annesine baktı. Annesi onu babasına karşı hep savunmuştu ama şimdi hiçbir şey söylemiyordu.

"Baba, bunu yapamazsın. Bu zamana kadar benimle ilgili kararları hep sen verdin. Bırak da kiminle evleneceğime de ben karar vereyim."

Münir bey sinirlenmişti.

"Oğlum sen şu olanların farkında değil misin? Kafan basmıyor mu? O kız senin yüzünden nikah masasında terk edildi, senin yüzünden namussuz yaftası yedi, senin yüzünden öldüresiye dövüldü, hastanelik oldu. SENİN YÜZÜNDEN!"

Bilal içten içe kendini suçlasa da bunu kabul etmek istemiyordu. Bu çok saçmaydı.

"Hayır benim yüzümden değil. İki tane saçma fotoğraf yüzünden olayları bu hale getiren onlar. Ben sadece o kıza insanlık yaptım."

"İş artık namus meselesine döndü Bilal. Bu işin peşini bırakacaklarını mı sanıyorsun? O kızın canını almadan bırakmayacaklar. Hatta senin bile."

"Tamam gelsinler. Biz yine bugün yaptığımız gibi gerekeni yaparız baba. Evlenmek mi çözüm yani? Hadi beni geç, o kızı tanımadığı bir adamla evlenmeye nasıl mecbur bırakırsın?"

Münir bey artık iyice sinirlenmişti. Bilal'in yakasını tuttu ve öyle konuştu;

"O adamın söylediklerini anlamadın sen ama ben sana söyleyeyim. Siz kim oluyorsunuz da Sahra'yı bize karşı savunuyorsunuz dedi. Size ne dedi."

Oğlunun yakasını bırakıp sakinleşmeye çalışırken devam etti Münir bey;

"Sahra ile evleneceksin. O kız senin karın, bizim de gelinimiz olacak ve bundan sonra hiç kimse bize siz kim oluyorsunuz diyemeyecek. O kızın namusunu temizleyeceksin."

Bunlar Münir beyin son sözleri olmuştu. Bilal çok sinirliydi ve babasına hiçbir karşılık veremedi. Hızla merdivenlerden çıkıp odasına girdi ve kapıyı çarptı. Ebubekir'i dövmüş, ondan sinirini bu şeklide çıkartmıştı ama söz konusu babası olunca ona karşı sinirini ancak kapıyı çarparak gösterebiliyordu.

***

Doktor Sahara'ya gecesinin nasıl geçtiğini, bulantısının olup olmadığını, hafıza kaybı yaşayıp yaşamadığını anlamak için de "adın ne, kaç yaşındasın" gibi sorular sordu. Her şeyin yolunda olduğuna kanaat getirdikten sonra taburcu edilmesine karar verdi. Oysa Sahara ne çok isterdi hafızasını kaybetmiş olmayı. Üç saniyelik hafızası var denilen balıkları kıskanır olmuştu şimdi. Kim olduğunu bile bilmemeyi o kadar çok isterdi ki şu anda. Vücudundaki yaralar hala acıyordu ama bundan da önemlisi ruhundaki yaralar acıyordu Sahara'nın. Sevdiğinin asıl kanattığı vücudu değil ruhuydu. İki sene önce kalbinin ritmini değiştiren güç, şimdi kalbini paramparça edip geçmişti.

BAD-I SABAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin