Sahara var gücüyle koşuyordu. Tepesinde uçan ve geçtiği yerlere bombalar bırakan F16'lara aldırmadan annesini, babasını ve kardeşlerini arıyordu. O koştukça etrafında bombalar patlamaya devam ediyordu. Koştu, koştu, koştu... Artık koşacak takati kalmadı ama ailesini bulmak zorundaydı. Yanıbaşındaki enkaz yığını haline gelmiş evin köşesinden döndü ve o anda donakaldı. Karşısında bir İsrail askeri elindeki silahı ona doğrultmuş bekliyordu. O anda kendisini değil, ailesini düşündü. Onları kurtaramayacak olmanın üzüntüsünü yaşadı. Askerin eli yavaş yavaş tetiğe gitti. Sahara artık yolun sonuna geldiğini anladı ve Kelime-i Şehadet getirdi.
"Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü"
Ve İsrail askeri tetiğe bastı.
Sahara uyandığında kan ter içinde kalmıştı. Vurulmanın acısını iliklerine kadar hissetti. Yavaşça yatağından doğruldu. Etrafına tuhaf tuhaf bakmaya başladı. Kabusun etkisinden çıkmaya ve nerede olduğunu idrak etmeye çalışıyordu. Biraz sonra Münir beylerin evinde olduğunu anladı. Odada tek başınaydı. Annesi ve kardeşlerinin nerde olduğunu düşünürken bir taraftan da hala o kabusun etkisinden kurtulmaya çalışıyordu. O patlamadan sonra hemen hemen her gün bu tarz kabuslar görüyordu ve hemen hemen her gün uykusundan sıçrayarak uyanıyordu. Zaten yarım yamalak olan uykularını bir de bu kabuslar bölüyordu. Kapının tıklatıldığını fark etti. Şimdi hiç kimseyle konuşacak durumda değildi. O yüzden hiç sesini çıkarmadı ama kapı bir daha tıklatıldı, bir daha ve bir daha... Kapıdaki her kimse gitmeye niyeti yoktu. Sahara yine sesini çıkarmadı. Kapı yavaş yavaş açıldı. Kapı aralığından Bilal'in yüzü gözüktü. Şu, eve geldiğinden beri kendisini şaşkın şaşkın izleyen adam. Şimdi neden gelmişti? Ne istiyordu bu adam kendisinden?
-Kusura bakma. Kapının önünden geçiyordum. Sesini duydum. Galiba kabus görüyordun. İyi misin?
İyi olup olmadığını merak etmişti. Onu kapıda beklettiği için ve içten içe ona kızdığı için biraz utandı Sahara. Evet anlamında başını salladı. Bilal yavaş yavaş adımlarla Sahara'nın yanına geldi. Sahara gözlerini ondan kaçırıyordu. Biraz rahatsız olmuştu. Alışkın değildi bu kadar yakınında babasından ve Ebubekir'den başka bir erkeğe. Bilal yatağın yanındaki komidinin üzerinde duran suyu aldı ve Sahara'ya verdi. Sahara sudan bir yudum aldı ama çok çekingendi. Bilal Sahara'nın rahatsız olduğunu anladı ve ordan gitmek istedi;
-Ben aşağı iniyorum. Sen de kendini iyi hissettiğinde gelirsin.
Sahara yine evet anlamında başını salladı. Bilal kapıyı kapatarak odadan çıktı. Merdivenlere doğru yöneldi ve o sırada telefonu çaldı. Arayan Ecem'di. O anda Bilal'in aklına geldi. Dün Ecem'i arayacaktı ama unutmuştu. Şimdi bu telefonu açmak zorundaydı.
-Alo Ecem?
-Bilal, napıyorsun nasılsın?
-Ben iyiyim sen nasılsın? Dün seni arayacaktım ama unuttum. Özür dilerim.
-Bilal evde her şey yolunda mı?
-Evet Ecem her şey yolunda. Çok yorgundum uyudum.
Sahara yatağından kalktı. Yatağın hemen yanındaki lavabonun kapısını usulca açtı. Hala kabusun etkisindeki sararmış yüzünü güzelce yıkadı ve aşağıya inmek için odanın kapısını açtı. Başını koridorun sonuna çevirir çevirmez Bilal'i gördü. Merdivenlerin başında telefonla konuşuyordu. Hemen içeri girip kapıyı kapattı. Bilal'in telefon konuşmasını bitirip aşağı inmesini beklemek istedi. Tekrar onunla karşılaşmak istemedi. Yaklaşık beş dakika kadar bekledikten sonra dışarı çıktığında Bilal orada değildi. Odanın kapısını usulca kapatıp koridorda ilerlemeye başladı. Ne kadar da çok oda vardı bu evde. Kendisi ve ailesi savaşın içine doğmuştu. Ama bu insanlar onların bizzat yaşadıkları bu hayatı televizyonlardan izledikleri kadar, haberlerden okudukları kadar biliyorlardı. Tıpkı kendilerinin de, Münir bey ve ailesinin yaşadıkları bu hayatı televizyonlardan izledikleri kadarıyla, çevreden duydukları kadarıyla bildikleri gibi. Ama Sahara 20 yaşında olmasına rağmen bu yaşadıklarına sabredebilecek olgunluktaydı. Onun yaşadığı coğrafyada çocuklar hiçbir zaman çocuk olamazdı. Biran önce büyümek zorundaydılar. Sahara da öyle yapmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAD-I SABA
General Fiction"Girebildiğin gönül, memleketindir..." 🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀 Basit bir yaşam hikayesi olmayan Sahara'nın Bilal tarafından yeniden yazılan hikayesine tanık olmaya var mısınız? Bad-ı Saba : Doğudan esen hafif ve hoş rüzgar, seher yeli. Divan edebiyat...