××
Taksiye binmiş, alelacele adresi söylemiştim. Bir yandan tırnaklarımı kemiriyor, bir yandan ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Neredeydi bu çocuk? Telefonumun bildirim sesini duyunca hızlı bir şekilde çıkarıp ekrandaki kişiye baktım ve telefonumun kilidini açtım.
Berk: Neredesin?
Eylül: Asıl siz neredesiniz? Kaç kere aradım? Boran yok!
Berk: Sakin ol bi, neredesin?
Eylül: Taksideyim, Boran'ın evine gidiyorum.
Berk: Atacağım adrese gel, hastanedeyiz.
Bana destek olmak yerine köstek olan Berk'e teşekkürlerimi sunarak attığı hastanenin adresini taksiciye söyledim.
Hastaneye gelince inmiş, Berk'e de geldiğimi bildirdiğim bir mesaj atmıştım. Bana verdiği cevaptan sonra acil kısmına girip Berk'i bulmuştum. Sadece Berk'i değildi tabii, yanında sevdiğim adamı da...
Harap olmuş, gözlerini bir yere dikmiş öylece karşı duvara bakıyordu. Koşarak yanına gidip karşısına geçtim ve kollarımı sardım. Ne olduğunu bilmiyordum, iyi miydi -ki hiç iyi görünmüyordu- bilmiyordum ve elim ayağıma dolaşmıştı.
Geri çekilip elimi yanağına koydum ve yüzüne baktım."Sevgilim..." dedim yanağını okşarken. "Ne oldu?"
Yüzüme baktı, baktı, baktı. Hiçbir şey söylemedi, belki de söyleyemedi. Kolumu tutup kendine çekti ve sımsıkı sarıldı. Üstelemeden kollarımı sardım bende ve derin bir iç çekmesine izin verdim.
Bir süre öyle durduktan sonra geri çekildi ve kenardaki duvara montelenmiş sandalyelere oturdu.
"Özür dilerim, aramışsın cevap veremedim. Meraklandırdım seni de."
"Evet, korktum. Ama iyisin."
"Değilim."
"Korkutma beni gözünü seveyim... Kim var içeride? Ne oldu böyle sana?"
Ben cevabı Boran'dan beklerken Berkten gelen cevapla sarsılmış, olduğum yere çivilenmiştim.
"Beren içeride, Eylül. Kötüleşti bir anda, bayıldı sanıp getirdik ama daha başka şeyler var. Doktoru bekliyoruz, içeride tetkikleri yapılıyor."
Boran'a döndüm geri ve elimi elinin üstüne koydum. "Neden yıprattın kendini bu kadar? Belki kötü bir şey yoktur... Niye üzüyorsun kendini? Beren böyle görmesin seni-"
"Var. Kötü bir şeyler var. Bir şey saklıyor benden. Bir şey saklıyor ve benim haberim yok. Kötü bir şey var."
Kollarımı sararak göğsüme çektim onu. Beren... Boran'ın hayatta belki de en değer verdiği insandı. Kız kardeşiydi. Ona bir şey olursa yaşayamaz, tekrar kendine getiremezdik belki onu. O kadar değer veriyordu ki...
Dakikalar, belki de saatler geçti. O koridorda üç kişi bekledik dakikalarca çünkü kimsenin bilmesini, sahte teselliler vermelerini istemiyordu Boran, saygı duymuştuk.
Sonunda kapılar iki yana açıldı, genç bir hemşire bize doğru adımladı. Korkuyu hissettim ama hissettirmemeyi becerebilmiş miydim bilmiyordum.
"Beren Savan'ın yakınları siz miydiniz?" diye sorduğunda Boran anında ayağa kalkıp, "Ben abisiyim." dedi.
Hemşire hafif bir tebessümle konuştu: "Beren Hanım şu an iyi. Halâ baygın ama serum verdik. Doktor Bey birazdan sizinle konuşacak."
Ben de ayağa kalkınca Boran'ın eli elimi buldu. Kapılar tekrar kayarak iki yana açıldı ve orta yaşlı bir adam çıktı içeriden.
"Boran Bey, sizinle biraz konuşabilir miyiz?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım. Sadece bayılmamış mıydı? Özel bir şey mi vardı?
Boran, "Burada konuşabiliriz." dediğinde gülümseyesim gelmişti ama gülümsersem onun yaşlı yüzüne ve acıyan kalbine ihanet edermişim gibi hissediyordum.
"Beren'in durumu şimdilik iyi. Birazdan uyanır diye düşünüyorum. Onun dışında konuşmak istediğim konu, Beren'in sağlığıyla ilgili. Bayılmasının nedeni hastalığı bü-"
"Neyi neyi? Hastalığı mı?"
"Bilmiyor musunuz?"
Elini sıktım Boran'ın, yanındayım dercesine.
"Hayır. Ne hastalığı?"
"Boran Bey, Beren'de kalp kapak yetersizliği var. Yani kalp kapakçıkları doğru çalışmıyor, bu yüzden de kalbin yükü artıyor ve yoruluyor doğal olarak. Ve ilerlerse kalp yetersizliğini de doğurabilir beraberinde. Beren'in kendine dikkat etmesi, tedavilerini aksatmaması gerekiyor ve sizin bu durumu bilmemeniz oldukça kötü-"
"Beren bunu biliyor mu? Ne zaman öğrendi?"
"Bir ay önce kontrol için gelmişti diye hatırlıyorum. O zaman öğrendi."
"Peki... İlaç tedavisi?"
"Var ama bazen yeterli olamayabiliyor..."
Devamını dinlemedim, dinleyemedim. Boran'ın küçük kardeşinin yaşadığı acıyı, kalbimde hissettim. Ona söylemeyişine üzüldüm, yaşadıklarına üzüldüm, rahat rahat açıklayamadığı bir aileye sahip olamadığına üzüldüm. En çok da Boran'ın şu an için yaşadığı bin bir türlü duyguya üzüldüm.
Doktor ve Boran konuştu, yeterli bilgi alışverişini yaptılar ve ben o an sadece boşluğa baktım. Orta yaşlı adam geçmiş olsun dileklerini iletti ve Boran elimi bıraktı.
Onu algılayan kapılar iki yana kayarak açıldı ve Boran içeri girdi. Her ne kadar özellerine girmek istemesem de onu o halde bırakmaya içim el vermiyordu. Camın arkasına geçtim ve Beren'i izleyen Berk'in yanında durarak onlara bakmaya başladım.
Beren halâ uyuyordu. Boran, Beren'in yanına oturdu ve elini ellerinin arasına aldı. Boran'ın ellerine göre küçük olan ellerini öptü ve gözünden akan bir damla yaşı sildi.Daha fazla dayanamayacağımı anlayıp uzaklaşacağım sırada içimi daha da harabeye çeviren o görüntüye şahit oldum.
Boran alnını Berenle birleştirdiği ellerine yasladı. Omuzları titriyordu, ağladığını biliyordum.
Boran, dudaklarını kardeşinin ellerinin üstüne bastırınca Beren gözlerini açtı ve serumlu olan elini kaldırarak Boran'ın saçlarına koydu.Ben şu an burada, aynı evde yaşayıp, aynı sevgiyle birbirlerine bağlı olan ama bir o kadar da uzak düşen iki kardeş görüyordum. Ve Boran'ı bu halde görmek... kesinlikle çok kötüydü.
Gözümden akan bir damla yaşı sildim, Berk kolunu omzuma koyarak beni sakinleştirmeye çalıştığında, Beren bizi fark etti. Bakışlarını bana çevirdi, gözünden bir damla yaş aktı ve buruk bir tebessüm yolladı bana camın arkasından.
Bugün, Boran'ı görüşümün on ikinci ayıydı ve birlikte geçirmek istediğimiz bu güzel günde, kötü şeyler öğrenmiş, biraz daha yıpranmıştık ama biz birlikteydik. Ve bu durumdan asla şikayetçi değildim.
Yeter ki o mutlu olsundu, bu bana yeterdi.××
22.3.19
Birazcık üzgün bir bölüm oldu ama umarım beğenmişsinizdir.
Yorumlarını belirtmeyi, yıldızımızı parlatmayı unutmayın.Sevgilerle, öpüldünüz××
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFAYI YEMİŞSİN •texting•
Teen FictionSevdiceem: sama bi şwy söyliyim ni Kafayı Yemiş: Söyle Sevdiceem: sni sebiyom Kafayı Yemiş: Ne? Kafayı Yemiş: Kafan güzel o yüzden öyle diyorsun Kafayı Yemiş: Boran? (Görüldü: 02.18) (Kısaltmalar ve yanlış yazılan kelimeler bilinçli olarak yazılmış...